Yine bir Kurban Bayramı daha geliyor.
Çocukluğundan beri nasıl bir kurban bayramı yaşamışsa insan, aynı duygular -belki bazılarında- farklı boyutlarda yeniden canlanır, tazelenir ruhu.
Kurban kesemeyecek durumda olanların kurban kesecek duruma yükselmesi ile geçmişte kurbanın en iyisini kesmek için çaba harcayıp şimdi kurban eti gözleyen insanlar biliriz.
Milyonlarca balığı, hamsiyi, tavuğu iştahla tüketirken, yılbaşında onca hindiyi dolma yaparken sosyal bir varlık olan bazıları, nedense kurbanlıklara acıma duygusu ile gözümüzü yaşartırlar Kurban Bayramlarında…
Kurban, her dinde, her toplumda farklı şekillerde olsa da bilinir.
Fransa’da (Montereau-77130) görev yaptığım yıllarda din görevlisi arkadaşım Osman Nuri Çekim’e sordum:
-Gayrı Müslim komşuya kurbanlıktan pay verilir mi?... Rahmetli:
-Verilmez mi?... Peygamber Efendimiz verdiğine göre… dedi…
Bu konuda ne yapabileceğimizi konuşup şöyle bir yol belirledik:
“Konunun takibi için duyarlı vatandaşlarımızla önceden birebir görüşülecek. Bir nabız yoklaması yapacağız. Sonra ben, sınıfta öğrencilerimle konuyu görüşüp görevlendirmeler yapacağım. O, camide konuyla ilgili vaaz verecek. Sonuçları gözleyeceğiz. Duruma göre gelecek yıllarda uygulamayı çevre yerleşim yerlerindeki vatandaşlarımız arasında da yaygınlaştıracağız…”
İlk başta bir şaşkınlık oldu. “Dinen caiz olup olmadığı” yönünde endişeler vardı. Bazılarının tepkisi biraz sertti…
Hocamız konuyu hem özel sohbetlerde hem camideki vaazında Peygamberimiz devrinden örnekler verip din ayırımı olmaksızın komşuluk ilişkilerinin dinimizdeki önemini, komşu haklarını, Kurbanın, dinimizin yüceliğini en güzel anlatacak bir vesile olduğuna dikkat çekerek çok güzel açıkladı.
Komşularına kurbanından pay ayıran epey vatandaşımız oldu. Allah onlardan razı olsun.
Neyse, kurban bayramı geçince kendisine kurban hissesi verilenlerden edindiğimiz şu üç geri dönüş, yaptığımız sosyal davranışın özetidir:
Birisi şunu söylüyor:
-Hayatımda yediğim en lezzetli et bu idi. Teşekkür ederim.
Bir başka komşu:
-Kurban etini dolaba koydum ama domuz etini anında dolaptan çıkardım. İkisinin aynı anda dolapta bir arada olmasına gönlüm razı gelmedi…
Ya şu inceliğe ne dersiniz:
-Verdiğiniz et bitene kadar ağzıma alkol sürmedim…
Kurban etinin o kadar lezzetli hissedilmesi, domuz etiyle aynı anda dolapta bulundurulmaması, kurban eti bitene kadar alkol içilmemesi ikramın “özel” oluşu kadar o komşuların insani değerlerinin kalitesini göstermiyor mu?
Bu kişilerin aldıkları eğitimle edindikleri değer yargıları ne kadar insanca, gördünüz mü?
Müslüman ana-babadan olup kurban etiyle likör içeceğini söyleyenlere rastladık bu ülkede.
Kurbanlıklar, kurban pazarları, kurban kesenlerle sosyal çatışma içerisinde olan akıl sahipleri biliriz.
Kurban Bayramı’nda kesilen hayvanların etleri, ihtiyaç sahipleri kadar komşuluk, dostluk bekleyen insanlarla da kaynaşmayı, dayanışmayı sağlamıyor mu sizce?
Hayvan yetiştiricilerinin emeğinin karşılığını almasının neresi kötüdür?
Kurban’ın ikramı, et’tir, doğru ama kurban sadece et değildir.
Kurban’ı yücelten samimiyET, iyi niyET, insaniyET, insanlardaki fazilET’tir.
Kurban Bayramını gereği gibi kutlayanlar hangi dini inanıştan olursa olsun insanlar arasında sosyal bir dayanışma, kaynaşma ortamı oluştururlar.
Bir de kurban kesme işini boşalmış ve kaderine terk edilmiş köylerinde yapanlar yok mu? Alkışı hak edenlerden bir kısmı onlardır bence.