Kültürel Miras Söyleşisi Kimleri, Neyi, Nerede ve Neden Bir Araya Getirdi?
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Bilim İletişim Ofisi tarafından organize edilen “Kültürel Mirasın İzinde” başlıklı söyleşi programı, üniversitenin Çiğli Ana Yerleşkesi’nde gerçekleştirildi. Söyleşide, Rektör Prof. Dr. Saffet Köse “Türk Kültürü ve Özellikleri” konulu konuşmasıyla yer alırken, moderatörlüğü Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu üstlendi. Programda, Arş. Gör. Asuman Baş da “Moğolistan’daki Göktürk İzleri” başlıklı sunumuyla katılımcılara hitap etti. Etkinlik, farklı yaş ve eğitim gruplarından öğrencilerin yanı sıra akademik ve idari personelin yoğun katılımıyla gerçekleşti.
Aile Kültürü Toplumun Temelidir
Söyleşide konuşan Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, aile kurumunun toplumsal yapının temel taşı olduğunu vurguladı. Ailenin, bireyin hem psikolojik gelişimi hem de kültürel değerlerle donanması açısından en önemli yapı olduğunu belirten Köse, “Aile küçük bir devlettir, devlet de büyük bir ailedir. Ortak tarih, değer ve kültürümüzü taşıyan aile yapısını korumak, millet olarak ayakta kalmanın anahtarıdır,” dedi.
Modern çağda bireysellik ve özgürlük söylemleriyle aile bağlarının zayıflatıldığını savunan Köse, popüler kültür ve sosyal medyanın etkisiyle gençlerin kimlik bunalımı yaşadığını belirtti. Bu sarmaldan çıkışın ise aile içi sevgi, saygı ve güven ortamıyla mümkün olacağını ifade etti.
Aileye Yönelik Tehditler Bilinçle Aşılabilir
Rektör Köse, aile değerlerinin hedef alınmasının sadece bireysel değil toplumsal bir sorun olduğunu söyledi: “Sevgi, güven ve bağlanma yaratılışsal bir ihtiyaçtır. Bunu ailede bulamayan çocuklar, dış etkilere açık hale gelir. Sağlıklı aile ortamı, bireyleri hem ruhsal hem sosyal olarak güçlü kılar.” Araştırmaların da sevgi dolu ailelerde büyüyen çocukların daha başarılı, özgüvenli ve mutlu bireyler olduğunu gösterdiğini dile getirdi.
Moğolistan Türk Tarihinin Başlangıç Noktası
Söyleşide sunum yapan Arş. Gör. Asuman Baş, 7 yıldır İKÇÜ bünyesinde Moğolistan’da sürdürülen Türk tarihi araştırmalarına katıldığını belirtti. Göktürkler başta olmak üzere İslamiyet öncesi Türk tarihine dair önemli bulguların izini sürdüklerini anlatan Baş, “Bu eserleri sadece akademik veri olarak değil, bir vatandaşlık sorumluluğuyla sahipleniyoruz,” dedi.
Moğolistan’daki kazılarda sadece yazıtlar değil; müzik, sanat ve şehircilik izlerinin de gün yüzüne çıktığını aktaran Baş, bu yönüyle Türklerin sadece savaşçı değil, sanatçı bir toplum olduğunu vurguladı.
Türk Eserleri Şartlara Göre Değerlendirilmeli
Sunumunda sosyal medyada Türk eserlerine yönelik yapılan haksız eleştirilere de değinen Baş, Roma ve Bizans eserleriyle yapılan karşılaştırmalara itiraz etti. “Moğolistan coğrafyasında malzeme yok, iklim sert. Orada bir taşı bile işleyebilmek büyük ustalık istiyor. Bu nedenle ortaya konan her eser çok kıymetlidir,” diye konuştu.
Gençlerin Kültüre Katılımı Şart
Gençlerin bilim, kültür, sanat ve spor gibi alanlara yönlendirilmesinin önemine vurgu yapan Baş, ilgi alanlarına göre gelişim fırsatlarının oluşturulmasının kültürel yozlaşmayı önleyeceğini söyledi. “İlgiyle büyüyen, kendini tanıyan çocuklar geleceği inşa eder,” diyen Baş, söyleşinin genç kuşaklara ilham vermesini umduklarını kaydetti.
Haber Kaynağı: Kapsamhaber