İnsan olarak, her türlü istek, arzû, dilek, heves, heyecan, korku, sevinç, merâm ve meraklarımızı sözle ifade ederiz.
Harften heceye, heceden kelimeye ve kelimeden de cümleye merhale merhale, düşünce ufkumuzu sözle derinleştirir ve geliştiririz.
Sözün olmadığı yerde, insan yoktur.
Söz söylemede iki unsur vardır: Ne söylemeli? Nasıl söylemeli?
Yâni: Biri, doğruluk; dîğeri de, güzellikle alâkalıdır.
Doğruluğun zıddı yalandır ki, dünyânın dengesini bozan tek şer odur. Çirkinlikse; onun peşinden giden bir âdî sürüngenden ibârettir.
Yûsuf Has Hâcib'in Kutadgu Bilig adlı eseri, Türk kültürünün şaheserlerinden ve sözün, başucu kitaplarındandır.
Bizim kültür ve medeniyetimizde 'söz'e verilen önemi, şüphesiz ki, ilk olarak, İslâmî-Türk Edebiyâtı'nın başlangıç eseri olması bakımından Kutadgu Bilig''de aramamız gerekir.
Mâdemki İslâmî-Türk Edebiyâtı diyoruz, o hâlde, Yûsuf Has Hâcib'in esas aldığı kaynaklara yâni Kur'ân-ı Kerîm ve hadîs-i şerîflere bakarak yürümek zorundayız.
Şüphesiz ki, bu hususta çok âyet ve hadîs mevcuttur. Bunlardaki temel mizaç, "doğruluk" ve "güzellik" üzerinedir. Şöyle ki: "Ey îmân edenler! Allah'tan korkun ve sözün doğrusunu söyleyin." (Ahzâb, 70); "Sözleri dinleyip de en güzeline tâbi olan kullarıma müjdele." (Mülk, 13); "İnsanlara güzellikle söyleyiniz." (Bakara, 83), bu âyetlerden sâdece birkaçıdır.
Bu mevzûdaki hadîs-i şerîflerden bâzıları da şunlardır: "Aman aman! Fâhiş, açık ve çirkin sözlerden kaçının."; "En sevdiğim söz, doğru sözdür."
"Söz söylemekte, kısa ve vecîz söylemekle emrolundum. Zîrâ, sözlerin hayırlısı kısa ve mânâlı olanıdır."
Bu nasihat veyâ emirlerin ışığında, Yûsuf Has Hâcib de, söz ile ilgili olarak Kutadgu Bilig'de şu görüşlere yer verir:
- Çok sözden fazla fayda görmedim; ammâ söylemek de faydasız değildir.
- Sözü çok söyleme, sırasında ve az söyle; binlerce söz düğümünü bu bir sözde çöz.
- İnsan söz ile yükseldi ve sultan oldu; çok söz başı, gölge gibi, yere serdi.
- Mâdemki böyledir, sen fasîh dil kullan; dil fasîh olursa, insanı yükseltir.
- Her sözü saklamağı da anlayış hoş görmez; insan lüzûmlu olan sözü söyler, gizlemez.
- Hangi çağda olursa olsun, bugüne kadar daha yüksek er dâimâ bilgiliye kısmet olmuştur.
- Bu sözümü bilgili için söyledim; bilgisizin dilini ben de bilmiyorum.
- Sözü bilerek söyleyen çok kimse var; benim için sözü anlayan adam azizdir.
- Söz kara yere mâvi gökten indi; insan kendisine sözü ile değer verdirdi.
O hâlde; çok sözde fayda yoktur. Söylemek de tamâmen faydasız değildir. Yerine göre ve az söylemelidir. Her sözü saklamamalı, lüzûmlu olanı söyleme. İnsanı yükselten de alçaltan da sözdür. Bilgi(li) dâimâ yüksektedir. Söz, bilene söylenir. Sözü bilerek söyleyenden, anlayan daha azizdir. İnsan, sözüne göre değer kazanır, diyebiliriz.
Bu ifadelerden, müşterek bir netîceye varmamız mümkündür ki, söz; doğru, güzel ve vecîz olmalıdır. Kötü yâni yalan söz söyleyen hakkında da, Yûsuf Has Hâcib, Kutadgu Bilig'de şöyle diyor:
"Tili yalgan er-nin cefâ kılkı ol
Cefâ kimde erse uş ol yılkı ol
Kişi yalganında tileme vefâ
Bu bir söz sınanmış öküş yılkı ol"
"Hayvan" mânâsındaki "yılkı" ile, "yılı" mânâsındaki "yılkı" cinaslı şiir, aynı zamanda bir nasihattir:
"Dili yalancı kimsenin kıldığı (iş) cefâdır.
Cefâ kimde ise o (kimse) hayvandır.
Yalancı kişiden vefâ bekleme.
Bu bir sözdür ki sınanmış nice yıllardan beri." (*)
Bu sebepledir ki, sâdece edebiyâtçıların değil; herkesin bu güzel kaidelere uyması insânî bir vecibe olmalıdır.
Doğru, güzel ve vecîz konuşalım!..Bütün emellerimiz bu istikamet üzerinde olsun!..
(*) Yusuf Has Hâcib, Kutadgu Bilig-ıı, Çeviri: Reşid Rahmeti Arat, Türk Tarih Kurumu yayınları, Ankara, 1974
ÇAĞRI DERGİSİ, ARALIK 2003, SF. 8-9