Meslek hayatımda, sosyal alanda başardığım(ız) pek çok işi sahiplenen, bütün planlama, yönlendirme işlerini kendisi yapmış gibi anlatan pek çok kişiye rastladım.
İçlerinde öyleleri oldu ki, başlangıçta olumsuz fikir bildiren, çalışmalar ilerledikçe sizden fazla konuyu sahiplenen amirlerim oldu. Bunların babaları mutlaka, yürüyen ata binmeyi tercih etmiş olmalı ki atı yürüyecek duruma getirenleri yayan bırakmada hünerli olmuşlardır.
Başardığınız işler yüzünden size kırgınlığı olan amirleriniz bir bakmışsınız ki “Arkadaşlara emrettim yaptılar” diye amirlerine bilgi sunarlar çünkü amir yaptığınız işi tesadüfen görüp beğenmiştir.
Ömrünü derneklerde, siyaset kademelerinde geçirmiş, maddi manevi her şeyini teşkilatlarına vermiş, zamanını esirgememiş insanların emeğine çullanan çok siyasi çakal bilirim.
Konuşurken “ah işte adam gibi adam” diye kalitesini tasdik ettiğiniz niceleri en olmadık yerde öyle bir yara açar ki tedavisi uzun zaman alır.
“Şeytan tüyü var” denilen tiplerdir bunlar…
Evliyalar ikiye ayrılır: Ev sahipleri ve seyyarlar.
Ev sahibi evliyalar sadece işlerini iyi yapan soylu insanlardır. Kimseyle kırgınlıkları olmaz, hangi görevi üstlenseler en iyi şekilde tamamlar bunlar.
Dilleri değil elleri çabuk bu gönül erlerinin makam sevdası, para aşkı yoktur. Övünme bilmezler, övüldüklerinde yüzleri kızarır bu güzel insanların.
Onların evliya olduklarını kimse bilmez, kendileri bu konuda ağzı var dili yok cinsinden aslan parçalarıdır. İşin kötüsü, toplumda en çok cefa çekenler onlardır.
Cenazeleri de yaşadıkları hayat gibi sakin ve vakarlıdır. Bana çok hüzün verir böyle insanların cenazeleri. Bir yerlerim kopmuş gidiyor gibi olur…
Seyyar Evliyalara gelince…
Çok cinstirler. Arsızdırlar, yüzsüzdürler… Dün, ağıza alınmayacak sözlerle hakaret ettikleri insanların yüzüne utanmadan bakabilirler.
Kendilerini aşağılayanlar karşısında hiçbir şey olmamış gibi durabilirler. Bu yüzden her gittikleri yerde yeniden başlamak onlar için çocuk oyuncağıdır.
“Seyyar” denmesinin sebebi çok kapı değiştirmeleridir. Size çok ters gelen bu davranış için mutlaka haklı sebepleri vardır.
Gelirken büyük gürültü koparırlar, giderken cayırtıları yıkar ortalığı.
Gitmedik kapı bırakmazlar, aynı kapıya defalarca çöreklenirler, her gidişlerinde kalaylanır, gelişlerinde alkışlanırlar.
İyi yalan düzerler, o kadar inandırıcı olurlar ki aynı adamı defalarca kandırabilirler.
Herkese yetecek kadar “Mavi Boncukları” vardır. “Bukalemun” benzetmesi onlar için çok hafif kalır…
“Fırıldak” deseniz fırıldakların yüzü kızarır.
Bu Seyyarların en önemli özelliği iyi kazıkçı olmalarıdır. Günlerce aç kalmış fil gibi girdikleri bağı söndürürler. Zarar vermedikleri insan yoktur.
Herkes sözde nefret eder bu Evliya (!?!) lardan….
Bana kalırsa gösterilen itibarın sebebi bunların şerrinden çekinme, karşılaşılırsa daha az yara alma endişesidir...
Beni en çok yaralayan, şaşırtan öldüklerinde cenazelerinin çok kalabalık olmasıdır. Her türlü basın-yayın yoluyla verilen taziye duyurularına ilgi, haklarında söylenmiş övücü sözler karşısında nutkum tutulur.
Bazılarının cenazelerinde bunları düşünmesem keşke…