Her icat bir ihtiyaçtan doğar.
Fransız yazar Bussy-Rabutin (1618– 1693) o çağda tiyatrolarda tuvalet bulunmadığını, ihtiyaçların locaların içinde karşılandığını bildirir.
Ünlü Fransız yazar ve gezginci Dr. A.Brayer “ İstanbul’da Dokuz Yıl” adlı kitabında (1936) şu ibretlik cümleye yer vermiştir:
“Bu gün bir Avrupalı, fakir bir Türk köylüsü kadar temizliğe dikkat etmez. Eski Paris’in ne kadar pis bir şehir olduğu herkesçe bilinir.
Türklerin temizliğine ulaşabilmemiz için daha en az yarım asra ihtiyacımız var” der.
1500’lü yıllarda Avrupa’da senede bir kez banyo yapılırdı.
Her seferinde değişmemek üzere suyla doldurulmuş bir varilin içinde sırayla yıkanılırdı. Önce baba, sonra erkek çocuk, sonra anne, kız çocuk ve en son varsa bebek banyo yapardı.
Aziz Francis adlı bir papaz:
“Yıkanmamış vücut dindarlığın işaretidir.” diyerek yıkanan Hristiyanların dinden çıkacağını söylerdi. Sebep yıkanınca vaftiz suyunun vücuttan akıp gitmesiydi ona göre…
İşte Avrupalıların pisliğinden doğarak günümüze yansıyan icatlar:
LAZIMLIK ve ŞEMSİYE
Avrupa saraylarında bile tuvalet yoktu. İhtiyaç leğenler vasıtasıyla gideriliyordu. Bugünkü lazımlık bu sebepten icat edilmiştir. Sonra bu leğenler hizmetçiler tarafından sarayın penceresinden aşağı boşaltılıyordu. Pislik insanların kafasına düşebiliyordu. Hatta bazı kaynaklarda, şemsiyenin bu sebepten ötürü icat edildiği öne sürülür…
PARFÜM
Günümüzde bile parfüm şişelerinin üzerinde “eau de toilette” yazılıdır. Bu, “Tuvaletten sonra kullanılır” demektir.
Helâda/tuvalette su kullanmadıkları (taharetlenmedikleri) için pis kokuları bastırmak için parfümü icat ettiler.
Saraylarda da helâ olmadığı için pis kokuları gidermek için oda parfümü icat edilmiştir.
Oysa biz asırlardır sabun, misvak, gül suyu kullandık.
KOMİDİN
Dr. Cabanes adlı bir Fransız, Fransa’nın ve Fransızların ne derece korkunç bir pislik içinde yüzdüğünü şöyle anlatıyor:
Ortaçağ sonlarına doğru yalnız evlerde değil, asiller ve zenginlerin saraylarında da hela (tuvalet) yoktu!...
İhtiyaçlarını gidermek isteyenler, altında bir çeşit kova bulunan iskemlelerine oturarak rahatlarlar; bu iskemleyi de odalarının bir bölmesine gizlerlerdi. Sonraları bahsi geçen oturakların pis kokusunun yayılmaması için kapaklı birer kutu içine saklanır, yatağın başucunda kadın ve erkek için iki adet sağlı sollu konulurdu.
Zamanla bu kutuların değişime uğrayıp yatak odası takımlarındaki komidin olarak günümüzde yansıdığını, yatak odalarımızı şereflendirdiğini acaba biliyor muyduk?
GELİNİN ELİNDEKİ ÇİÇEK
Gelinlerin evlenirken sanki damat çok temizmiş gibi ellerinde bir demet çiçek bulunmasının sebebi de damada kötü kokmamak içindir.
Bunlardan başka, evlerdeki pisliklerin kovalarla sokaklara atılması yüzünden paçaları korumak için yukarı kıvırılan pantolon paçalarından esinlenerek duble paça pantolon, yüksek topuklu ayakkabı gibi icatları da sayabiliriz.
İşte modanın merkezinden yansıyanlar…
Her icat bir ihtiyaçtan doğar.