MEB’de 4 yılını tamamlayan 7 bin civarında okul müdürünü keyfi puanlama ile devre dışı bırakan AKP kendi siyasi görüşleri ile uyuşmayan, yandaş sendikaya üye olmayan okul yöneticilerini adeta yönetici soykırımı ile tasfiye etti.
Güç zehirlenmesi yaşayan AKP bir yandan Cumhuriyetin siyasal sistemini değiştirmeye çalışırken diğer yandan da devlette kadrolaşmayı sürdürüyor. Çıkarılan MEB Yasası ve Yönetici Atama Yönetmeliği ile Milli Eğitim Bakanlığı tarihindeki en büyük kadrolaşma, görülmemiş bir kıyım yaşanıyor. AKP 12 yıl boyunca kol kola Türkiye’yi yönettiği “paralel yapı”yı tasfiye bahanesiyle 4 yılını dolduran okul müdürleri, müdür başyardımcıları, müdür yardımcıları, il milli eğitim müdürleri, ilçe milli eğitim müdürleri, il milli eğitim müdür yardımcıları ve MEB’de üst düzey yöneticiler olmak üzere tam tamına 76 bin yöneticinin görevlerine son verdi. MEB’de 4 yılını tamamlayan 7 bin civarında okul müdürünü keyfi puanlama ile devre dışı bırakan AKP kendi siyasi görüşleri ile uyuşmayan, yandaş sendikaya üye olmayan okul yöneticilerini adeta yönetici soykırımı ile tasfiye etti. Eski Bakan Ömer Dinçer döneminde üst düzey bürokratlarla başlayan ve daha sonra 60 İl Milli Eğitim Müdürünün görevden alınmasıyla hız kazanan kıyım bugün 7 bini okul müdürü olmak üzere 70 bine varan okul idarecinin tasfiyesiyle doruğa ulaştı.Çıkardıkları yönetmelikle 4 yılını tamamlayan her okul müdürünü 100 puan üzerinden değerlendirmeye tabi tutan AKP ve yandaş sendikası 7 bin civarındaki okul müdürünün görevine son verdi. Bu puanlama nasıl yapıldı? Yönetmeliğe göre 100 puanın 40’ını okulun en kıdemli ve en kıdemsiz öğretmenleri, öğretmenler kurulunca seçilecek iki öğretmen, Okul Aile Birliği Başkan ve yardımcısı ile öğrenci meclisi başkanı tarafından 60 puanı da İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlükleri tarafından verildi. Puanlamada esas rolü ise AKP ve yandaş sendikası Eğitim Bir Sen üstlendi. Eğitimde son darbeyi Ekim ayında görüşülecek olan torba yasaya koydukları öğretmen rotasyonu ile indirecek olan AKP’nin hiçbir din, iman, vicdan ile bağdaşmayan bu uygulamasına Türkiye’nin dört bir yanından tepkiler yükseldi. Ama kendisine karşı hiçbir yapıyı yaşatmamakta kararlı AKP bu itirazlara kulak bile vermedi. Biz de MHP İstanbul İl Başkanımız Mehmet Bülent Karataş ile birlikte AKP zulmüne maruz kalan bu eğitimcilerimizin sesine kulak vererek haklı eylemlerine destek verdik. Ve Milli Eğitim Müdürlükleri önündeki protestolara katılarak eğitimcilerimizin yanında olmaya çalıştık. İl Teşkilatımızın kurduğu bir komisyon şu anda eğitimcilerimiz için ne yapılabilir noktasında çalışmalarını sürdürüyor. Okullar açıldığında da hayata geçirilecek olan iş bırakma eylemlerinin de yanında olacağız. Bundan sonra bürokraside hiç bir Ülkücü yalnız olmayacak, yalnız kalmayacak... İsminin başında Adalet olan AKP’nin adaletsizliklerini kamuoyuna duyurmaya çalışacağız. Milli Eğitimde yaşanan kıyımla ilgilenirken bir nokta dikkatimizi çekti. Öğrencilere bedava kitap dağıttığını söyleyen AKP’nin öğrencinin en temel ihtiyacı olan kırtasiye ürünlerine koyduğu KDV oranı % 18. Yanlış okumadınız. Mücevheratta en düşük vergiyi alan AKP öğrencilerin en çok para harcadığı kalem olan kırtasiyeden % 18 vergi alıyor. ** Eğitimcilerimizin haklı itirazlarına destek olmaya çalışırken gözümüze çarpan bir hususu da paylaşmak lazım. Cumhuriyet tarihinin en büyük eğitimci kıyımı yaşanırken kendi mensupları da bu kıyımın kurbanı olan bir sendikanın İl Başkanının tatilde olması kabul edilebilir gibi değil. Bilmem kaç yıldır sürdürdüğü başkanlık kendisini öyle rehavete düşürmüş olmalı ki insanların uğradığı haksızlığı duyurmak için çırpındığı bir süreçte bu arkadaşın Trabzon’da olmasını sindirebilmiş değilim. Sendikacılığı profesyonel bir mesleğe dönüştürmüş olan böyle tiplerin sendikal mücadele verebileceğine de inanmıyorum. Müjdat ÖZTÜRK
Güç zehirlenmesi yaşayan AKP bir yandan Cumhuriyetin siyasal sistemini değiştirmeye çalışırken diğer yandan da devlette kadrolaşmayı sürdürüyor. Çıkarılan MEB Yasası ve Yönetici Atama Yönetmeliği ile Milli Eğitim Bakanlığı tarihindeki en büyük kadrolaşma, görülmemiş bir kıyım yaşanıyor. AKP 12 yıl boyunca kol kola Türkiye’yi yönettiği “paralel yapı”yı tasfiye bahanesiyle 4 yılını dolduran okul müdürleri, müdür başyardımcıları, müdür yardımcıları, il milli eğitim müdürleri, ilçe milli eğitim müdürleri, il milli eğitim müdür yardımcıları ve MEB’de üst düzey yöneticiler olmak üzere tam tamına 76 bin yöneticinin görevlerine son verdi. MEB’de 4 yılını tamamlayan 7 bin civarında okul müdürünü keyfi puanlama ile devre dışı bırakan AKP kendi siyasi görüşleri ile uyuşmayan, yandaş sendikaya üye olmayan okul yöneticilerini adeta yönetici soykırımı ile tasfiye etti. Eski Bakan Ömer Dinçer döneminde üst düzey bürokratlarla başlayan ve daha sonra 60 İl Milli Eğitim Müdürünün görevden alınmasıyla hız kazanan kıyım bugün 7 bini okul müdürü olmak üzere 70 bine varan okul idarecinin tasfiyesiyle doruğa ulaştı.Çıkardıkları yönetmelikle 4 yılını tamamlayan her okul müdürünü 100 puan üzerinden değerlendirmeye tabi tutan AKP ve yandaş sendikası 7 bin civarındaki okul müdürünün görevine son verdi. Bu puanlama nasıl yapıldı? Yönetmeliğe göre 100 puanın 40’ını okulun en kıdemli ve en kıdemsiz öğretmenleri, öğretmenler kurulunca seçilecek iki öğretmen, Okul Aile Birliği Başkan ve yardımcısı ile öğrenci meclisi başkanı tarafından 60 puanı da İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlükleri tarafından verildi. Puanlamada esas rolü ise AKP ve yandaş sendikası Eğitim Bir Sen üstlendi. Eğitimde son darbeyi Ekim ayında görüşülecek olan torba yasaya koydukları öğretmen rotasyonu ile indirecek olan AKP’nin hiçbir din, iman, vicdan ile bağdaşmayan bu uygulamasına Türkiye’nin dört bir yanından tepkiler yükseldi. Ama kendisine karşı hiçbir yapıyı yaşatmamakta kararlı AKP bu itirazlara kulak bile vermedi. Biz de MHP İstanbul İl Başkanımız Mehmet Bülent Karataş ile birlikte AKP zulmüne maruz kalan bu eğitimcilerimizin sesine kulak vererek haklı eylemlerine destek verdik. Ve Milli Eğitim Müdürlükleri önündeki protestolara katılarak eğitimcilerimizin yanında olmaya çalıştık. İl Teşkilatımızın kurduğu bir komisyon şu anda eğitimcilerimiz için ne yapılabilir noktasında çalışmalarını sürdürüyor. Okullar açıldığında da hayata geçirilecek olan iş bırakma eylemlerinin de yanında olacağız. Bundan sonra bürokraside hiç bir Ülkücü yalnız olmayacak, yalnız kalmayacak... İsminin başında Adalet olan AKP’nin adaletsizliklerini kamuoyuna duyurmaya çalışacağız. Milli Eğitimde yaşanan kıyımla ilgilenirken bir nokta dikkatimizi çekti. Öğrencilere bedava kitap dağıttığını söyleyen AKP’nin öğrencinin en temel ihtiyacı olan kırtasiye ürünlerine koyduğu KDV oranı % 18. Yanlış okumadınız. Mücevheratta en düşük vergiyi alan AKP öğrencilerin en çok para harcadığı kalem olan kırtasiyeden % 18 vergi alıyor. ** Eğitimcilerimizin haklı itirazlarına destek olmaya çalışırken gözümüze çarpan bir hususu da paylaşmak lazım. Cumhuriyet tarihinin en büyük eğitimci kıyımı yaşanırken kendi mensupları da bu kıyımın kurbanı olan bir sendikanın İl Başkanının tatilde olması kabul edilebilir gibi değil. Bilmem kaç yıldır sürdürdüğü başkanlık kendisini öyle rehavete düşürmüş olmalı ki insanların uğradığı haksızlığı duyurmak için çırpındığı bir süreçte bu arkadaşın Trabzon’da olmasını sindirebilmiş değilim. Sendikacılığı profesyonel bir mesleğe dönüştürmüş olan böyle tiplerin sendikal mücadele verebileceğine de inanmıyorum. Müjdat ÖZTÜRK