Başbakan Erdoğan’ın bugün, gençlerle ve onların temsilcileriyle buluşmasının çok hayati olduğunu düşünüyorum. Gezi Parkı’nda direnen gençler, sadece iktidara değil, muhalefet partileri de dahil topyekûn hepimize çok önemli bir demokrasi dersi veriyorlar. Ve sanırım AKP’nin yetkili kadroları da dahil, herkes bundan ders çıkardı; (şimdilik maalesef Başbakan
Erdoğan hariç)...
AKP’nin en büyük krizi
Aslında Türkiye’de çok önemli bir şey oluyor. Gezi Direnişi, AKP’nin 2002’de iktidara geldiğinden bu yana karşılaştığı en büyük kriz. Aranızda AKP’nin bugüne kadar, parti kapatmadan muhtıralara, orduyu göreve çağırmalara uzanan çok daha büyük krizlerle karşılaştığını ve bunlara karşı ölümüne mücadele verdiğini düşünenler olabilir. Evet, ama o müdahalelerin 1) meşruiyeti yoktu; 2) AKP hazırlıklı, donanımlıydı; zira perşembenin gelişi çarşambadan belliydi...
Bu son örnekte ise meşruiyet var; dahası hükümet hazırlıksız yakalandı. Aslında sadece hükümet değil, herkes hazırlıksız yakalandı. Entelektüellerin ve akademisyenlerin de nedir bu mesele diye olayı ciddi olarak masaya yatırmaları ve üzerinde düşünmeleri lazım. Tabii muhalefet partilerinin de...
‘Mücadeleyi seçti’
Tam bu satırları yazarken bir de baktım ki Başbakan Erdoğan, AKP grup toplantısında yine esip gürlüyor: ”Bize oy vermeyenleri hep anlamaya çalıştık, farklı toplum kesimleriyle inatlaşan bir parti olmadık,” diyor, ama hemen ardından da “Bugüne kadar farklı tezgâhlarla nasıl başettiysek, bununla da evelallah başedeceğiz”
demeye getiriyor.
Yeni Şafak gazetesi Ankara temsilcisi Abdülkadir Selvi’nin de yazdığı gibi Başbakan
Erdoğan, bu olayda maalesef “mücadeleyi” seçti. Korkarım ki bugünkü buluşmada da direnişi başlatanlarla diyalog kurup, onları dinlemeyi-anlamayı değil, kendi görüşlerini empoze etmeyi tercih edecek. Nitekim Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç da önceki akşamki basın açıklamasında bunun ipuçlarını vermiş, “Sayın Başbakanımız, demokratik ve çevreci talepleri olanlarla görüşecek, onları ikna edeceği umudundayız,” mealinde konuşmuştu.
Topçu Kışlası= Erdoğan
Kaldı ki son yıllarda gerek Başbakan Erdoğan, gerekse AKP’li bakanlar, kritik konularda “farklı kesimlerin görüşünü alıyoruz” diyerek değişik STK temsilcileriyle toplantılar yapıyorlar; ama sonuçta kendi bildiklerinden milim şaşmıyorlar. Dostlar alışverişte görsün misali... Daha önceki iktidarlar, göstermelik de olsa bu tür buluşmaları hiç yapmıyorlardı; o da ayrı...
Diyeceğim şu: Sayın Başbakan hâlâ “Her şey tümüyle bizim kontrolümüzde. Benim dediğim olacak” psikolojisinde; Topçu Kışlası’nı da kendisiyle özdeşleştirmiş durumda! Otel, rezidans ve AVM’den vazgeçerek “yeterince taviz” verdiklerini düşünüyor. Bugünkü toplantıda da Gezi Direnişçileri’nin temsilcilerini herhalde bu yönde ikna edeceğini umuyor.
9 ay ertelense...
Oysa 2014 martında belediye seçimleri var. AKP İstanbul Belediye Başkanı adayının vaadlerinin ilk sırasına koyarsınız Topçu Kışlası’nı... Bu kararı 9 ay sonrasına erteleyerek provokasyon isteyenler varsa, onların elinden de o kozu almış olursunuz.
Sayın Başbakan, Gezi Parkı’nda direnen gençler, eski Türkiye’yi hiç bilmiyorlar; bütün topluma her dakika ayar vermeye çalışan bir baba figürüne hiç alışık değiller.
Bu arada Topçu Kışlası için “2011 seçim kampanyamızda bunu seçmenimize vaat ettik, neden o tarihte itiraz eden olmadı” diyorsunuz ya... Size oy vermeyecek olanlardan, seçim vaadlerinizi didik didik incelemelerini bekleyemezsiniz.
Son söz: Sivil topluma yıllarını vermiş bir gazeteci olarak 24 saat içinde bir
mucize bekliyorum.
Milliyet
Milliyet