İsyan etmek üzereydi.
Dört defa kuraya girdiğini ama çıkamadığını haftaya yapılacak 5.kuradan da ümitsiz olduğunu, kuradan çıkan arkadaşlarının da Hakkâri, Şırnak gibi illeri yazmak suretiyle çıktığını söyleyerek ağlamaklı bir sesle “abi sesimizi kim duyacak bize kim yardım edecek diye sordu?”
Uzun süre cevap veremedim.
**
Bu hak ettiği halde kadro alamayanların hali.
Bununla birlikte devlet kadrolarında olan ve AKP’nin her türlü baskı ve zulmüne rağmen Ülkücü kimliğinden vazgeçmeyenler var ki onların hali içler acısı.
Resmen kan ağlıyorlar.
Eziliyor, itilip kakılıyorlar.
**
12 yıllık AKP iktidarının Ülkücü bürokrat, memur, işçiye reva gördüğü muamele;
Tasfiye, kıyım, sürgün, tayin, baskı, zulüm…
Öğretmenler il ve ilçelerde en uzak okullara gönderiliyor, sağlık çalışanları hastane yönetimlerinin baskısına maruz kalıyor, bürokrasidekilere ofis boy muamelesi çekiliyor, genç doktorlarımız Güneydoğu’da PKK’nın insafına terk ediliyor.
Bırakın Genel Müdürlüğü, İl Müdürlüğü AKP’ye oy vermiyor, herhangi bir cemaatten destek almıyorsanız daire başkanı, okul müdürü, hastane müdürü bile olamıyorsunuz.
Müdür olmayı geçtik var olan kadronuzu koruyamıyor bulunduğunuz yerde rahat çalışamıyorsunuz.
Tayin, sürgün…
Ya AKP’ye destek ya ölümlerden ölüm beğen yaklaşımı sergileniyor.
Darbe dönemlerinde bile görülmeyen bir kıyım, bir zulüm dönemi yaşanıyor.
**
Yerel seçimler bitti.
MHP’li milletvekilleri, yöneticiler kafalarını kaldırarak devlet kadrolarında yer alan veya yer almaya hak kazanan insanlarımızın sesine kulak vermeli.
El uzatmalı…
Bürokratlarımız, Öğretmenlerimiz, doktorlarımız, memurlarımız, işçilerimiz kan ağlıyor.
MHP’nin seslerini duymasını bekliyor.
Yalnız olmadıklarını bilmek istiyor.
Lütfen, seslerini duyalım.
Yalnız bırakmayalım.
Onlara kulak verelim.
Harekete geçelim.
Aksi halde biz iktidar olana kadar devlet Ülkücülerden temizlenmiş olacak.
Ülkücü kalmayacak.
Tamam, iktidara istikrarlı ve kararlı adımlarla yürüyoruz ama adımları biraz hızlandırsak çok iyi olacak…
Gazete2023/Müjdat Öztürk