Ben demiyorum, Koca Mehmet Ragıp Paşa diyor. “Şecaat arz eden merd-i kıpti sirkatinden söyler.” Yani “Çingene, yiğitliğini anlatırken hırsızlığını söylermiş.”
Günlerdir, başbakan anlatıp duruyor. Paralel devlet, çete, komplo ve daha bir sürü söz. Çocuklarım bir yolsuzluğa bulaşsın evlatlıktan reddederim. Cümleye başlarken içinden “bundan sonra” diyerek başladığına adım gibi eminim. Eski İçişleri bakanı, “yasal olmayan dinleme yapıldı” diyor. Yakayı böyle ele verdik demek istiyor.
Halk bunun farkında mı? Evet, farkında ve kafası karışık vaziyette ekran karşısında dalıp gidiyor.
Başbakan değil miydi, Türkçe Olimpiyatlarına methiyeler düzen.
Bu başbakan değil miydi, hocamın ellerinden öpüyorum, dualarını bekliyorum diyen.
Bu başbakan değil miydi, yurda dönmesi için ne gerekiyorsa yapmaya hazırız diyen.
Bu başbakan değil miydi, gezdiği cemaat okullarını yerlere konduramayan.
Elbette bu başbakandı. Oğlu ve çevresindekilerin yaptıklarıyla yüzleşmenin ağırlığını kaldıramadı. O tek başına bir devlet, bir hükümetti, ulaşılamaz ve eleştirilemezdi. Hukuk sisteminin uygun ellerde olması ve görevini yapması, zoruna gitti. Beraber yürüdük biz bu yollarda dediği milletvekillerine tuzluk diyebilecek kadar zor duruma düştü.
Rüşvete yeni tanım getirecek kadar şaşkın duruma geldi. Oysa yolsuzluk yapıp halkın rızkına göz diken mücahitten bozma müteahhitler, halkın kutsalına küfür ederken, başbakan halkın saf duygularının arkasına sığınmaya çalıştı.
Hiçbir bünye zararlı maddeyi kabul etmez. Bu hükümet ve bu başbakan artık ülkeye zarar veriyor. Tesis edilmeye çalışan kardeşlik duygularına sekte vuruyor. Gün bugün. Arkasına sığındığı halk, sandıkta bunun cevabını verecektir. Küfür eden küfrün cevabını, iftiracı iftiranın cezasını alacak. Tılsım bozulur bir gün hatta bozuldu.