Yeryüzünde başka milletlere en çok ve gerçekten yardım eden millet Türklerdir. Eğer Amerika’daki ‘sümüklü hain’ bu milletten topladığı paraları yerlerine harcasaydı ve istismar etmeseydi tartışmasız Türkiye’nin itibari daha da yükselecekti. Şimdi elimizde böylesine bir ibret verici yarım asra yaklaşan bir hırsızlık dolandırıcılık ve casuslukla örülü bir vaka varken oturup yeniden düşünmeliyiz. En başta kafalarındaki din zihniyeti sakattı. Bizi de en zayıf yerimizden vurdu. Ülkemizde evine “Zaman” gazetesi girmeyen kaç ev olduğu sorusunu sorarak kendimize yönelik eleştiriyi yapmak zorundayız.
Haindi. Eğer mali gücü olmasaydı bu kadar güçlü bir şekilde bu ülkeye ihanet edemeyecekti. Eğer kafasında ‘vatan, millet, bayrak, Türkiye Merkez Bankası, Türk’ gibi kavramlar olsaydı Türkiye’ye hizmete devam edecekti. Bu da “lâik’ kafa ile oluyor.
İslâm ülkelerinde başıbozuk ve adeta dilencilik gibi icra edilen zekât ve bağış işlemleri gerçekten çok düşündürücüdür. Endonezya deneyimimizde ibret verici vakalar gördük. Endonezya’da yıllık potansiyel cirosu 23 milyar, aktive olanı ise 5 milyar dolar civarındaki bağış, zekat (infak, sedekah, zakat) piyasasında resmi kurum BAZNAS olup zaman zaman yolsuzluk ve istismar haberleri Endonezya gündemini işgal eder.
Biz diyoruzki İslâm ülkelerine örnek olalım. Bu konuyu adı Hans, Corç olanlar bile istismar ediyor. Biliyor musunuz? Onlar da vakıflar kurup zekât topluyorlar. Çünkü paranın ne arayanı ne soranı var. Ver unut.
2013 yılında Singapıur’da bir Japon papazın 2 milyon dolar öğüttüğünü ve ardından tutuklandığını bir Japon arkadaşım söylemişti. Para ile imanın bir araya gelmesi çok zor bir konudur.
Ülkemizde bu konu hassastır ve istismar edildiği de gerçektir. Hükümetten ve TBMM‘den bu konuda beklentimiz vardır.
Milyarlarca dolarlık bir piyasadan söz ediyoruz. 50 milyar dolarlık bir piyasa olduğu söylenmektedir. Vatandaşa baskı yapmadan ve zorlamadan yapılacak yasal düzenlemeler hem bağış maliyesini kontrol eder hem de alanı vereni belli eder. Bizde o kadar milli kafa var.
Biliyorumki bu işe ilk karşı çıkacak olanlar tarikatlar, cemaatler ve benzerleridir. Tarikatlar bildiği yoldan devam etsin mademki hürriyet var, müdahele edilemiyor. Ama bir kontrol mekanizması şarttır. En azından yasal bir zorunluluk olmalıdır. Hükümetin kuracağı bir kurum tüm bağışları kontrol edecek bir yapılanmaya gitmelidir.
Ayrıca Diyanet başta olmak üzere toplanan tüm paralar alanı vereni belli ağ ortamı üzerinden de görülecek şekilde kayıt kuyudata işlenmelidir. Veren kişi kişi ne amaçla verdiğini form üzerinde belirtmeli ve sanal ortamda görmelidir. “Ne ödendiği belli değil nereye harcandığı belli değil” düzensizliği vardır. Bütün iş mali safahatın kontrolü ile ilgilidir. Yasa dışı kişilere ve kurumlara ödeme yapıldığı 40-50 yılda milyarlarca dolar para fakir fukara milletten çocuklardan bile harçlık toplanarak sulu gözlerle ülkeye ihanet edilip Amerika, İngiltere gibi ülkelere transfer edildiği ortadadır. Bu ülkelerde ‘mali ahlâk’ yoktur.“En iyi hırsız en iyi bekçidir”, der atalarımız. İngiliz atasözü de “en iyi sir en iyi hırsızdır” der. Amerikalıların bu konuda yatacak yeri yoktur.
Endonezya’da “Chewron” adlı milyarlarca dolarlık holding yoksul köylüleri 100-150 dolara adam kiralayarak arazilerinde dövmekte evlerini yakmakta ve araziden kaçırmakta böylece bedava araziye konarak palmiye, petrol ve kereste üretimini bedavaya getirmektedir. Ardından New York borsasına girmesine müsaade edilmektedir. Yetmedi bir de Amerikalılar “iyilik” yapıyoruz diye Açe ve Sumatra gibi yoksul köylerde “elektrik üretimi” adı altında USAID programları uygulamaktadırlar.
Satırların sahibini kandıramazsınız.
Söz konusu şirketin sözümona sosyal sorumluluk projeleri de göz boyamaktan başka bir şey değildir.
Ülkemizde “MUN Tarikatı” olarak bilinen Unification Church hareketi yaklaşık 250 bin mensubuyla Japonya’da sorundur. Nedir sorun? Adamlar infak ve bağış yoluyla vergi kaçırmaktadırlar. Ama Japon halkına gerekli bilgilendirme yapılmış ve bu adamlardan bahsedince “saitei, saitei”diyorlar. En alçak demektir. Ardından da “datsuzeisha “diyorlar. O da vergi kaçakçısı demektir. Soıradan Japona sorun şöyle Tooitsu Kyookai ni tusşte doo omotteorımaska? Alacağınız cevap tektir: Saitei.
Halk bilgilendirilmiştir. TV ler bu konuda milli tavır takınmıştır.
Bizde ne oluyor? İnanınızki ülkemizde Türk milletinin mütevazi yardımlarıyla milyarlarca dolar toplanmaktadır.
Yasa çıkarılırsa açıklar aza indirilir. Tamamen yok edilemez Japonya’da olduğu gibi. Ama en azından cirolar açığa çıkar ve kontrol edilmesi yoluna girilir. Milleti, bayrağı, vatanı olan dindaşlarımız ile olmayan da böylece açığa çıkar. Mali kontrol şarttır.
Aksi halde istismar devam edecektir, vesselam.