Masaları süsleyen pahalı vazolar, tavandan sarkan avizeler ve duvarlarda tablolar vardır. Hiç biri çok işimize yaramaz, yemeye içmeye kullanılmaz ama orada dururlar…
Kurum ve kuruluşlar amaçlarına uygun işlerle uğraşırlar. Eğer başlarında ufku açık, niyeti temiz, yarınlarımızla ilgili kaygılarını olumluya çevirecek güçlü önsezisi ve çözüm için mutlaka öngörüleri olan biri varsa, değmeyin keyfine gitsin…
Her kurum, amacına uygun işlerle uğraşmalıdır.
Kanarya sevenler derneğinde at yetiştiriciliği semineri düzenlemek gülünç olmaz mı?
Mimarlar, eczacılar odası futbol altyapısının dertleri için kafa yorsa neye yarar?
Mezunlarla ilgili, köyler, beldeler adına kurulmuş derneklerin, uzay teknolojileriyle ilgili toplu fikir beyanı daha mı az komiktir?
Ancak, çok önemli bir konu şudur:
Aynı dernekte üye olanların yukarıda belirtilen veya farklı konularda mutlaka bir düşüncesi, tecrübesi vardır.
İnsanların birden fazla derneğe (partiler de dernektir) üye olmasının önünde bir engel yoktur.
Herkes, uzmanlık alanına giren konuları, siyasi eğilimine uygun bulduğu bir partiye üye olarak, yönetimine girerek kamuoyuyla paylaşabilir.
Siyaset, memlekete hizmet için siyasi partiler eliyle yapılmalıdır. Siyaset yapmak için kurulan partilere ki dernekler statüsündedirler, herkesin üye olma hakkı vardır.
“Ne kızı verir, ne dünürü küstürür” türü bir siyaset anlayışı, asla sağlıklı değildir.
Her konuda muhalif olma alerjisi taşıyan siyasi yapılardan memleket için hayırlı bir karar çıkmaz.
“Ne yaparım ne yaptırırım”,
“Bu pekmez niye ak değil”,
“Katır niçin yavru yapmıyor, katırlara özgürlük”,
“Tosunların ve atların iğdiş edilmesi demokrasiye aykırıdır” gibi abuk zubuk takıntıları olanlarla işbirliği yapıp vatana hizmet etmek mümkün müdür?
Güvenlik güçlerimizi şehit edenlerin hamilerine sempatiyle bakmanın, hainlerin cenazelerine katılıp taziyede bulunmanın hangi hukukta yeri vardır?
Yargı safhasından başlayarak mahkeme sonrasında ceza alan işbirlikçi ve bölücülerin Tv’lerde savunmasını yapmak aynı suçu işlemek değil midir?
Görülmektedir ki bu tür partiler kendi içlerinde bile tutarlı olamamaktadır. En basiti, kongrelerinde hır çıkmazsa sürpriz sayılan partilerle, TV’lerde bölücü övgüsü yapanlarla nasıl bir ortak yanımız olabilir?.
Bilinen bir gerçek şudur:
Aynı yolda yürüyenlerin, aynı derneğe gidenlerin, aynı safta yan yana namaza duranların niyetleri hep aynı olsa keşke, onların hepsi birbirine dost olsa keşke.
Asıl siyasi deha, her devirde bütün siyasi, sosyal yapıları ülke menfaatleri için kullanabilmektedir.
Söz gelimi, bilirsiniz, hayvan pisliğini gübre olarak kullanmak dinen caizdir.
Hangi tarlaya, hangi mevsimde ne tür gübre ekileceğini, toprağına (vatanına) bağlı, bilinçli çiftçi iyi bilir.
Bir bakmışsın 70’lerde toprak bereketlensin, yoz kalmasın diye farklı yapıdakileri bir arada tutup ülkeye hizmet edersin ama her türlü alçak hücumlara uğrarsın..
Bir bakmışsın, 1999'da olduğu gibi o gübrenin farklı bir versiyonuyla toprak bereketlendirilir, bu sefer başka ağızlar zevzeklik eder.
Şimdi olduğu gibi…
Bütün bunları gerçekleştirecek donanımlı, karakteri kaya gibi sağlam, millî ve dinî konularda hassas, öngörüsü güçlü liderlere ihtiyaç vardır
Bütün gafillere ve hainlere her cepheden saldıranlara karşı ketum, mayası cıvık olanların bırakıp gitmeleri karşısında yılmadan doğru yolda dimdik yürümektir bütün mesele…
Ve, dün yanındaymış gibi yapıp şimdi en arsız saldırganlarla birlik olanlara kulak asmadan…
1970’lerde, 1991 ve 1999’da olduğu gibi.
Özellikle şimdi olduğu gibi…