Son zamanlarda, basında, sık sık rastladığım bir haberi paylaşmak istiyorum. Konu başlığı aynı olduğu için ‘haber’ dedim. Aslında, bu aynı haber oldukça yaygın ve bundan, ben de şimdi haberdâr olup hakkında yazma ihtiyacını duydum.
Önce, birkaç örnek arzedeyim:
*”Öğrenciler İstanbul’un ortasında sebze meyve yetiştiriyor kaz ve hindi besliyor.” (Bahçelievler Emlâkkonut İlkokulu) (www.turkiyegazetesi.com.tr-13.01.2019)
*”Okul bahçesinde organik tarım.”(Başakşehir İBB Akşemseddin Ortaokulu) (www.hurriyet.com.tr-30.05.2018)
*” Okul bahçesi meyve bahçesine dönüştürüldü.”(Mardin-Kızıltepe Yoldere İlkokulu) (www.ogretmenlerhaber.com-24 Eylül 2017)
*”Okulda organik sebze yetiştiriyorlar.”(İzmir Suphi Koyuncuoğlu Anadolu Lisesi) (ww.aa.com.tr-03 06.2019)
*”Minikler okulda sebze yetiştiriyor.” (Sivas Kangal-75. Yıl Ortaokulu) (ww.tarimtv.gov.tr)
*”Antalya’da çiftliği olan sıradışı okul.”(Antalya-Konyaaltı- Özel Has Okulları) (memurlar.net-22 Nisan 2018)
*”Çocuklar, çiftlikte inekten süt sağmayı, kümesteki tavukların yumurtalarını toplamayı, bahçede sebze meyve yetiştirmeyi ve yiyecek atıklarından gübre yapmayı öğreniyor.” (Antalya-Erdemyi-Döşemealtı Anaokulu) (www.erdemlihayat.com-17 Ekim 2018)
Çocuklarımızın bahçede gezinmesi bir yana, sebze meyve yetiştirmeye ve bâzı hayvanlarla muhatap olmaya çalış(ıl)ması/alıştırılması elbette ki arzu edilen çok mükemmel alkışlanacak bir faaliyettir. Fakat, bu haberlerin yanındaki fotoğraflara baktığınız zaman, işin ciddîyetinden ziyâde, görmelik/ göstermelik olduğundan da hiç şüphe etmiyorsunuz.
Bizler, köy çocuğuyuz. Köylerimiz, yeni şehir kanunuyla mahalle olmasına rağmen, onlara artık ne köy diyebiliyoruz ne de mahalle. Çünkü, ikisinin de tavrı, edâsı, manzarası kalmadı. Köyler, mahzûnlaştı, büyüyecek yerde ufaldı.
Bilhassa, bu son cümleme hemen karşı çıkanlar olacaktır. Tabiî ki, köyün ne olduğunu ve nasıl olması gerektiğini bilmez iseniz, karşı çıkmak değil, kükrersiniz bile!..
Köylerde, ne yazık ki, hep benim yaşımda olanlar kaldı. Yetmişbeşi aşıp sekseni devirenler!..Câmilerin çoğu, Cuma namazlarında bile cemaat bulamıyor.
İşin bir başka acı tarafı ve şu anda mevzûm olan “köy okulları”nın durumu ise tam bir fecaât!..Çünkü, bu okullar yokturlar.
Birkaç defa dile getirdim: Millî Eğitim’de reform istiyor iseniz, ilk olarak “Öğretmen Okulları”nı açacaksınız ve bununla eşzamanlı olarak da taşımacı denilen “dolmuşçu sistemi kaldırıp” bütün “köy okulları” nı aslına döndüreceksiniz. Gerisi önemlidir fakat teferruattır!..
Çocuk; tavuğu, koyun- keçiyi, ineği, kaz’ı, hindiyi...babasının ahırında/ağılında/kümesinde görecek...Hangi hayvana hangi yemin verileceğine, yazın, baharın, kışın nasıl bakılacağına, baba ocağında yaşayarak şâhit olacak...Gübre kokusunu, ekin kokusunu, seksen yaşına gelse de, bahçesinden, genzine sinen kokudan hatırlayacak...
Ezân sesine, köyünün câmisindeki müezzinin okuduğu ezânla hasret kalacak! Horoz ötüşünü, at kişnemesini, inek böğürmesini, koyun melemesini...köyünde duyup yaşayacak!..Sabahın karanlığında, bir “dolmuş ile” evinden çıkıp akşam karanlığında evine ulaşan çocuk, yaz tatilinde de, elindeki cep telefonuyla evinin bir odasında kendini oyuna verirse bir yere ulaşmamız mümkün olamaz!..
Okulunun zil sesini, köyünün bahçesinde, köyünün arkadaşlarıyla koşuşturduğu, kıraç da olsa bahçeden hissedecek..
Her yöreye mahsus bitki örtüsünü, sebze ve meyvayı bizzat babasının-annesinin, komşusunun ekip, çapalayıp büyüttüğü ve hasat ettiği tarlasında öğrenecek...Oralarda düşüp kalkacak, eline diken batıp, yalın ayak dolaşıp, toprakla haşir-neşir olup çeşmesindeki oluktan su içecek..Değirmenin, tahılı nasıl öğüttüğünü görüp, unu tanıyacak ve ekmeğin kıymetini o zaman daha iyi kavrayacak!..
İşte o zaman, Sırbistan’dan F)ı)ransa’dan et almayacağız. Samanı bir yerlerden almayıp, bomboş hâle getirilen bahçelerimize paha biçemeyeceğiz. Pamuğumuzu, tütünümüzü, buğdayımızı, fındığımızı...daha iyi değerlendireceğiz.
Ayaküstü dursalar bile, okul bahçelerinin öğrencileri almayacağı darlıktaki betondan yapılmış okul avlularının bir köşesinde (çünkü, hiçbirine bahçe denemez), sebze meyva yetiştirseniz ne olur, koyun, keçi, zürafa, aslan, kaplan, fil... yetiştirseniz ne olur!!!??