Konunun milliyetçilik boyutu hakkında birkaç cümle söylemek gerekiyor.
Evet, gerçekten de milliyetçilik damarlarımız okşanıyordu. En ağdalı ses tonuyla miting alanlarında, Necip Fazıl ve Mehmet Akif şiirleri okunuyordu. Bir gün nasıl olduysa, milliyetçiliğin her türlüsünü ayaklarının altına alacağı tuttu.
Daha önceki yazılarımda da bahsettiğim gibi, cumhurbaşkanlığı yemin metni açık;
'Cumhurbaşkanı sıfatıyla, Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma, Anayasaya, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, ATATÜRK İLKE VE İNKILÂPLARINA ve laik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağıma, milletin huzur ve refahı, milli dayanışma ve adalet anlayışı içerisinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerinden yararlanması ülküsünden ayrılmayacağıma, Türkiye Cumhuriyetinin şan ve şerefini korumak, yüceltmek ve üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma Büyük TÜRK MİLLETİ ve tarih huzurunda, namusum ve şerefim üzerine and içerim'
Milliyetçilik derken, cumhurbaşkanlığı yemin metninde Atatürk İlkelerin bulunduğunu, bu ilkelerden birinin de milliyetçilik olduğunu unutmuş olmalı.
Yıllarca içerisinde bulunduğu “milli görüş” literatüründe millet-ümmet tartışmaları ile yetiştiklerinden bir gün alt benlikte yatanların gün yüzüne çıkması yadırganmamalı.
Ümmet sevdası ile yola çıkanların her zaman, millet kelimesi ile problemi olmuştur. Aksine milliyetçi kesim her zaman ümmetinden saygı ile bahsetmiştir.
Milliyetçilik üzerine söylenecek kitaplar dolusu söz var aslında. Bulunduğumuz asırda hala geçerliliğini sürdüren bir milliyetçilik tarifi Rupert Emerson’un “Sömürgelerin Uluslaşması” adlı kitabında şu şekilde veriliyor. “bir etnik grubun belli bir coğrafyada bağımsız devlet talebi”
Ayaklar altına alınan hangi milliyetçilik bilmiyoruz. Kürt milliyetçiliği ise cevabınızı alırsınız, Türk milliyetçiliği ise cevabınızı da alır cezanızı da bulursunuz.
Bizim gibi İslamiyet’i ve Türklüğü bünyesinde barındıran insanlar için iki ayrı isimden iki ayrı alıntı yapmak istiyorum.
Said Nursi’nin “Şeyh Said ayaklanması” için kendisinden destek bekleyen ayaklanmacılara verdiği cevap manidardır.
“Yaptığınız mücadele kardeşi kardeşe öldürtmektir, neticesizdir. Çünkü Türk Milleti bin yıl millete bayraktarlık etmiş, dini uğrunda yüz binler, milyonlar ile şehit vermiş ve milyonlarla veli yetiştirmiştir. Binaenaleyh kahraman ve fedakâr İslam savunucularının torunlarına yani, Türk Milletine kılıç çekilmez ve ben de çekmem”
Diğer güzel sözün sahibi ise merhum AlparslanTürkeş,
“ Tanrı dağı kadar Türk, Hira dağı kadar Müslüman’ız.”
Bu paragrafta sarf edeceğim cümleleri kesinlikle üstünlük taslamak veya başkasını yermek amacı ile kullanmadığıma yemin ederim.
Mensubu olduğum İslamiyet’in ilk şehidi yine mensubu olduğum Türk milletindendir. Ne güzel rastlantıdır ki adı da Sümeyye’dir.
NOT: Konu ile ilgili kaynak arayacak arkadaşlar için, Belazuri, Ensabu’l Eşraf Birinci cilt sayfa 489 ve 718 (Türkçe çevirisi yok, Arapçadır.) ve Prof. Dr. Muhammed Hamidullah’ın Hz. Peygamberin Savaşları adlı eseri, sayfa 17
Dünya var oldukça Türkler de var olmuştur. Hatta yüce Allah, bu milleti İslamiyet’e ilk şehidi nasip ederek şereflendirmiştir. Ama bunu üstünlük vesikası olarak gündeme getiren bir tane Türk yazar olmamıştır.
Yani, milliyetçiliği ayaklar altına alacaksanız ve adı geçen millet Türk milleti ise biraz daha İslam tarihi okumanız lazım. Annem rahmetli olduğunda ben de aşir okudum ama mümkün mertebe reklam etmeden ve ölü üzerinden menfaat gütmeden.
İslam dini yıllardır olduğundan farklı gösteriliyor, bu hepimizin bildiği bir gerçektir. Ama bu hükümet kadar menfaat amaçlı kullanıldığını zannetmiyorum.
Uhud savaşında peygamberimiz savaşırken, yanında savaşa katılıp hemşirelik hizmeti yapan eşi Hz. Ayşe validemizden, Louis Vuitton marka türbana uzanan yolda, örtünmenin adı ibadet israfın adı saltanat oldu.
Bu hükümetin neresine dokunursanız dokunun eliniz bir batağa bulaşır.
Haklarında yazacak daha sayfalarca konu var.
Bilal’ın gemisi, tanığın gizlisi, ayakkabının kutusu, Uğur’un uykusu, para sayma makinesi, sultanın Ankara’daki malikânesi, Reza’nın yatı, Binali’nin atı, dosyanın dürüleni, polisin sürüleni, bakanın saati, Apo’nun vaadi, Mit’in tırları, Suriye sınırları, açılımın bitişi, Kabataş’ın fetişi, Sümeyye’nin suikastı, konsolosluğu İŞİD bastı, anlayana sivrisinek saz anlamayana Emevi camiinde namaz.