9 yıl geçti...Kapkara Tam 9 yıl.. Sen üç-beş yaşındaydın işte...
Kimseye yaranamasın buralarda evlat…
Gidenler gelenler…
Bir sürü insan geldi geçti buralardan. Kimine ağabeylik, kimine babalık, kimine de dayılık yaptık… Kimine de kabadaylık yaptık ama kabadaylık zordur evlat. Ağabeyliği, kardeşliği, babalığı, dayılığı bilmeyenlerin kabadaylığından korkmalı...
Ancak, parasız ne ağabeylik ne babalık ne de dayılık oluyor cezaevlerinde.
Paran pulun yoksa kul-kölesin. Paspasın, süpürgenin sapı elinde kalır. Paralı insanın her yerde forsu oluyor. paran yoksa süpürgenin paspasın sapına dayanırsın ancak...
Cezaevinde bile paşa gibi yatarsın paran varsa.
Bana bakma sen…
Benim param-pulum yoktu ama büyük şansım vardı. Bize piyangodan bir iş çıktı anlayacağın. Sabrettik. Ne istedilerse verdik. Ne isterlerse onu yaptık. Onların tabiriyle adam olduk yegenim, adam olduk. Buralarda adam olmanın yolu HE demekten geçiyor. He demeyi beceremezsen buralardan çıkış kapısı sadece mezarlığa olur yeğenim.
(Seyfi Dayının Cezaevi idaresiyle arası bir hayli iyiydi. Cezaevinin Kantinde çalışıyordu. İyi kötü yolunu buluyordu. Aç kalmıyor susuz kalmıyordu… Mahkumlar nezdinde de böylece forsu oluyordu.)
Biz de çıkacağız bu karanlık bataklıktan elbette. Biz de çıkacağız Allah nasip ederse bu zindandan… Yakındır çıkmamız; şunun şurasında 11 ay kaldı. Yani anlayacağın ayları saymaya başladık.”
Bir anlık hırs, bir anlık öfke bir anlık kızgınlık veya bir anlık gaflet ne dersen de işte… İnsanın ömrüne bedel oluyor.
Buralarda ne erkeklik ne de yiğitlik söküyor.
Mahkûmların beklentisi bellidir…
Ziyaretçin geldiğinde o gün senin bayramındır. İki satırlık okunmalık mektubun geldiğinde gözlerin ışır.. . Tahliye sayılı gün demektir… Af büyük sürpriz ve hayatının en güzel anıdır.
Dikkat et kendine…
Düşme sakın buralara yeğen