Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet BAHÇELİ bugün Belediye Başkanları Toplantısında yaptığı konuşmada PKK ve açılım ve AKP arasındaki diyaloğu eleştirdi.
Bahçeli'nin basın toplantısında Türkiye'nin güvenliğini ve geleceğini yakından etkileyen ve Türkiye gündemini sarmış olan açılım ve PKK ile AKP arasında varlığını devam ettiren ilişkiyi sert dille eleştirdi.
Bahçeli'nin konuşmasında ilgili bölüm şöyle:
AKP ise güvenlik tedbirlerini arttırmak, görünüşte polisin ve askerin elini güçlendirmek için yasal hazırlık içindeyken eşzamanlı olarak teröristlerle pazarlıkların hızını yükseltmiştir.
Bahçeli'nin basın toplantısında Türkiye'nin güvenliğini ve geleceğini yakından etkileyen ve Türkiye gündemini sarmış olan açılım ve PKK ile AKP arasında varlığını devam ettiren ilişkiyi sert dille eleştirdi.
Bahçeli'nin konuşmasında ilgili bölüm şöyle:
AKP ise güvenlik tedbirlerini arttırmak, görünüşte polisin ve askerin elini güçlendirmek için yasal hazırlık içindeyken eşzamanlı olarak teröristlerle pazarlıkların hızını yükseltmiştir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ağır hakaretler ettiği, akan kandan mesul tuttuğu, bedel ödeyeceklerini söylediği HDP’liler, şu işe bakınız ki, Kandil-İmralı arasında mekik dokumak için hıyanet limanından demir almışlardır.
Yine Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘polis ve asker sadece kalkan kullanmayacak’ sözleriyle sahnede gözdağları verirken, arka planda eline yol haritaları tutuşturulan siyasi bölücüler yeni bir ihanet yolculuğu için hazırlığa başlamıştır.
Başbakan ve Hükümet üyeleri, bölücüleri şiddetle eleştirirken, Türkiye’nin güç ve kudretinden bahsederken; sütre gerisinde teröristlerle pazarlık yürütülmesi, ihanet sürecinin canlı tutulması Türk milletine zulüm, eşkıyalığa ortak olmaktır.
Gündemde cani başının resmi müzakereci olması konuşulmaktadır.
Eğer bu doğruysa AKP bunun altından kalkamayacaktır.
HDP’li üç bölücü milletvekili önce Kandil’e gidecek, 21 Ekim’de de İmralı canisiyle masaya oturacaktır.
AKP’nin İmralı canisiyle müştereken hazırladığı yol haritası hakkında Kandil’deki terör şeflerinin görüşü alınacaktır.
Ne acı, ne hazin, ne alçaklıktır ki, Türkiye’yi yöneten iktidar terörü meşrulaştırmak, bölücüleri aklamak için milli ahlak ve şerefle yollarını hepten ayırmıştır.
Türkiye’de 6 Ekim’den 11 Ekim’e kadar süren bölücü şiddet her yere egemenlik kurmuşken, Hükümet’in teröristlerle el altından müzakereye devam etmesi yenilir yutulur bir durum değildir.
Anlaşılmaktadır ki, 9 Ekim’de Bingöl’de şehit olan iki emniyet mensubumuzun kanı ve canı üzerinde pazarlık yapılmıştır.
Bu arada 63’lüklerin bir bölümüne PKK’den sefer emri çıkmıştır.
PKK Türkiye’yi cehenneme çevirirken, Hükümet aman dilemiş, taviz vererek terörün önünde yuvarlanmış, hepsinden vahimi izzet ve iffet kaybına uğramıştır.
Bölücüleri şımartan AKP’dir.
PKK’nın silah bakımını yapan, silah başına çağıran AKP’dir.
Türkiye’nin parçalanma metinlerini, bölünme reçetelerini yol haritası ismiyle ve çözüm kılıfıyla hazırlayan ihanet yatağı, fitne kaynağı, gayri millilik yuvası Adalet ve Kalkınma Partisi’dir.
AKP-HDP-PKK-PYD-İmralı canisi ve küresel şarlatanlar, Türkiye’yi kafa kola almışlar, Kobani’yi göstererek bağrından vurmak için nişan almışlardır.
Bu tablonun karşımıza çıkardığı gerçek ise her cephede yaşanan çürüme, çözülme, çöküş ve çaresizliktir.
Cumhurbaşkanı’ndan Başbakan’a, Bakanlardan AKP’li parti yöneticilerine kadar çözüm diyenler, süreç tantanasıyla, barış dedikodusuyla aramıza mayın döşemişler, milli bütünlüğümüze hançer sallamışlardır.
AKP’yle birlikte neler olmamıştır ki,
Adına açılım denilmiştir, eli kanlı PKK’lılar omuzlarda gezdirilmiştir.
Adına fırsat denilmiştir, AKP ve PKK elele tutuşmuştur.
Adına çözüm denilmiştir, şehide “kelle” diyenle, şehide mermi sıkanlar can ciğer kuzu sarması halinde kucaklaşmıştır.
Şundan emin olunuz ki, aziz şehitlerimizin yarası yeniden kanatılmıştır.
Muhterem gazilerimizin acısı yeniden deşilmiştir.
Güneydoğulu kardeşlerim PKK ile bir tutulmuş, Kürt kökenli kardeşlerim PKK’nın ve İmralı canisinin keyfine ve kanlı emellerine teslim edilmiştir.
Hatırlarsanız, Cumhurbaşkanı Erdoğan geçtiğimiz günlerde Trabzon’da; “çözüm sürecine elimi, bedenimi, canımı koydum” çıkışıyla kararlılık beyanı göstermişti.
Bu hal aslında fazla söze gerek bırakmamaktadır.
Erdoğan’ın süreç ihanetine canını ve bedenini koyması kendi tercihi, kendi bileceği bir iştir.
Bu kararının kendisine hayırlı olmasını dilemekten başka da yapabileceğimiz pek bir şey yoktur.
İşte bizi Erdoğan’dan ayıran en bariz fark buradadır.
Erdoğan çözüm süreci için bedenini koyar, ihaneti sevindirir, PKK’yı güldürür; biz ise vatan için canımızı veririz, millet için bedenimizden vazgeçeriz, Ankara’da bile saldırıya uğrayan Türk Bayrağı için gözümüzü kırpmadan kendimizi feda ederiz.
Bizim fedakarlığımız, bizim feragat kültürümüz sayısız örnekle imtihan edilmiş ve ahlak, iman, tarih ve milli onurla ölçülmüştür.
Gün gelecek, Erdoğan ve Davutoğlu tarihin ve milletin duvarlarına kafalarını arka arkaya çarpacaklardır.
Bakalım o zaman kaçacaklar mı, yoksa can vermekten hala bahsedecekler mi, hep birlikte görmemiz mümkün olacaktır.
Değerli Arkadaşlarım,
AKP’nin PKK’yla iki ucundan tuttuğu süreç zehri, Türkiye’nin önüne konan dipsiz bir uçurumdur.
Ahlak, namus, vatan, bayrak, şeref ve haysiyet uçuruma gitmektedir.
Bizi biz yapan, milletimizi millet yapan, devletimizi ayakta tutan bütün değerler uçuruma yuvarlanmaktadır.
Bin yıllık varlığımızın ve kardeşliğimizin şifreleri, kodları kırılarak bu karanlık uçuruma doğru kayıp düşmektedir.