Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, 2014 yılı son Bakanlar Kurulu toplantısının ardından gazetecilerin sorularını cevapladı.
Arınç, “Yarın son Milli Güvenlik Kurulu Toplantısı yapılacak. Bir önceki toplantı 10 saat sürmüştü. Özellikle kırmızı kitapta bazı değişiklikler olacağı söylenmişti. Cumhurbaşkanı, Bakanlar Kurulu'nda böyle bir karar alındığını ifade etmişti. Bugünkü toplantıda böyle bir karar alındı mı?” şeklindeki soruya, “MGK gündemi ve tarihi belirlemek cumhurbaşkanına ait. MGK Genel Sekreterliği de cumhurbaşkanının talimatları çerçevesinde ilgili kurumlarla istişare ile gündemi hazırlıyor. Hangi konuların görüşüleceği konusunda iştirak edecek üyelere bilgi veriliyor. Bu toplantılarda konuşulan konular bildiri halinde kamuoyuna açıklanıyor. Bahsettiğiniz gündemle ilgili olarak o tarihte açıklanan bildiriye bakarsak bunun işaretlerini görebiliriz. Bakanlar Kurulu'nda alınan kararlar doğrultusunda her zaman çalışmalarını yapar ve yapmaktadır. Ancak Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'nin değiştirilip değiştirilmeyeceği konusunda MGK’da bir gündem maddesi olduğunu zannetmiyorum. Bu konuyu çalışmak ve belirlenen konular üzerinde bir neticeye vardıktan sonra MGK’da bunu konuşmak icap edebilir.” cevabını verdi.
Bir gazetecinin, “Kozmik oda konusunda şüpheleriniz olduğunu söylediniz. Bunu biraz açar mısınız? Elinizde bir veri ya da bilgi mi var, istihbari bir bilgi mi ulaştı size yoksa tamamen kişisel bir kuşkulanma mı? Detaylandırır mısınız” sorusuna ise Bülent Arınç şu cevabı verdi:
“2009’da 5 seneyi bulan zaman diliminde benimle ilgili konuşulan bu konuda artık gına geldi. O tarihten bu yana kaç savcının elinden geçti bilmiyorum. Neler toplandı, yeterli mi değil mi, dava niçin açılmadı veya niçin takipsizlik kararı verilmedi ben de sizin gibi dışardan takip ediyorum. Bu konuda bazı milletvekilleri, Adalet Bakanımıza sözlü-yazılı önergeler verdi. Anayasanın 138. maddesi bu kapsam içinde bilgi veremeyiz, soruşturmalar gizlidir, adli konularda hiçbir kurum ve kuruluş bizden bilgi talep etmesin diye ifade ediyorlar. Şahsım merak etmekle birlikte bu konuya müdahil olmadım, olamadım. Çünkü benim herhangi bir savcıyı, herhangi bir başsavcıyı arayarak 'bu iş ne oldu?' demem belki mümkündür ama bunun yanlış anlaşılabileceğini düşündüm. Bizler kamuoyunun önünde olan insanlarız. Acaba ne söylemek istiyor, neyi öğrenmek istiyor, acaba bir talimat mı veriyor böyle... Bir dedikoduya yol açmamak için ben bu olaya bakan hiçbir savcıyı tanımam, hiçbirisiyle de görüşmem olmadı. 5 sene oldu neden bu dava açılmadı veya bu dosya kapanmadı. Bunu düşündüğüm zaman içimde bir kuşku oluşuyor. Bu sadece ben de oluşan bir endişedir, bir tedirginlik, bir kuşkudur. Türkiyede her olay aradan bu kadar zaman geçtikten sonra aydınlanabilir. Bununla ilgili elde yeterli bilgilerin de olması doğaldır. Peki nedir bu başına gelen? Eğer bu konu henüz kapanmayacaksa o zaman ben farklı şeyler düşünmeye başlıyorum. Bir devlet içindeki paralel yapılanmaların içine karıştığı bazı olaylar var. Bunların bir kısmı yargıdadır, bir kısmı soruşturmadadır. Eğer bu olay sebebiyle devletin gizli kalması gereken bilgi ve belgelerine kozmik odanın aranması suretiyle girilmiş, benim olayımın hiç ilgisi olmayan başka konularda bir takım dökümanlar elde edilmiş ve bu kullanılmış olabilir mi? İsmim üzerinden böyle bir soruşturmaya başlanılmış ama başka amaçlarla bu iş başka noktalara çekilmiş olabilir mi? Bunları herkesin düşünebileceğini tahmin ediyorum ben de böyle bir kuşkuyu yaşadığımı söyledim. Ama umarım bu sadece kuşku olarak kalır. Yakın zamanda bu dosya bir şekilde kapanır; ya dava açılmak suretiyle ya da takipsizlik kararı verilmek suretiyle. İkisine de saygı duyacağım, yeter ki her gün dedikodu, her gün ileri geri sözler, her gün yalan yanlış bir takım suçlamalar olmasın. Ben bu işin mağduru durumuna geldim. O tarihten bu yana emekli olan subaylar vardır. Eğer bir komploya gidilmişse, bu komplo benim ismim üzerinden yapılmışsa bunu affetmem mümkün değil. Adaletin herşeyi bütün gerçeğiyle ortaya çıkaracağına inanıyorum. İçimdeki bir kuşkuyu ifade ettim, bunun ötesinde bir bilgiye sahip değilim.”
Başka bir gazetecinin, “Fethullah Gülen hakkında 'kırmızı bülten' çıkarıldığıyla ilgili Adalet Bakanı bir bilgilendirme yaptı mı?” sorusuna Arınç, “Fethullah Gülen’le ilgili iki konuyu sordunuz. Bunlar bizim gündemimizde olan şeyler değil. Ancak Adalet Bakanımız'dan edindiğim bilgileri size aktarıyorum. Kendisi bu konularda açıklamalar yaptı. Erzurum İdare Mahkemesi’nin verdiği kararı Danıştay bozmuştur. Zamanında aldığı pasaport için gerekli şartların bugün mevcut olmadığına karar vermiş. Danıştay’ın bu kararı, ait olduğu mahkemeye gidecek, dosya olarak mahkeme uyarsa ne ala, uymaz eski kararında ısrar ederse o zaman Danıştay idari dava dairelerine gidecektir. Henüz bu kararın kesinleşmemiş olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Kırmızı bülten konusunu sulh ceza hakiminin verdiği, yani savcının talebi ile sulh ceza hakiminin verdiği kararla Adalet Bakanlımıza gönderildiğini biliyoruz. Ama Bayın Bakanımız henüz bu kararın kendilerine gelmediğini ifade ediyor. Ceza muhakemesi kanunu ve diğer ilgili mevzuatta böyle bir talebin bakanlığa ulaşmış olması halinde yapılacak işlemler bellidir. Bu işlemler karşısında elbette gereği en kısa zamanda yerine getirilecektir.” cevabını verdi.