"Değerli takipçilerim hepinize huzur ve esenlik dolu akşamlar diliyorum.
Değişik nedenlerden dolayı sizlerle buluşmayalı epey zaman oldu.
Siyasi çalışmalarımızdaki yoğunluğun bunda bir hayli etkili olduğunu vurgulamam lazım.
Şüphe etmiyorum ki, sizler her şeyi görüyor, takip ediyor ve yorumluyorsunuzdur.
Zapturapt altına alınmış benlikler, istilaya uğramış bedenler, bela ve bedbahtlığa kucak açmış zihniyetler şu sıralar oldukça etkindir.
Güç, iktidar, servet, statü ve mevki imtiyazlarından bir türlü doymayanlar her köşe başını tutmuştur.
Yalanla ittifak kuranlar, şahsiyet nimetinden uzak kalanlar; dikenli, dinamitli ve dizginsiz bir mecraya doğru sürüklenmektedir.
İnanıyorum ki, doğrunun hatırı bakidir ve hiçbir şeye feda edilmemelidir.
Yalanın gerçeğe tahammülü yoktur. Sahteliğin tek panzehiri ise şahsiyetli olmak, şahsiyetli durmak, şahsiyetli davranmaktır.
Bugün en önemli meselemiz şahsiyetin, ahlakın, adaletin, adam olmanın rağbet görmemesidir.
Milli ruhu yok sayan, milli şuuru yok farz eden ve milli gururu yavaş yavaş yok eden kesimler geleceğin ufkunu perdelemektedir.
Olmuş olanla, olacak olanın sonsuz münasebet ağına sahne olan tarih gün gelecek defolu kalpleri ve karanlık yüzleri açık edecektir.
Suçluları aklayıp masumiyeti mahkûm edenler, doğruyu çiğneyip yanlışı alkışlayanlar bu kaçınılmaz sondan kaçamayacaklardır.
Sınırlardan, sınırlandırılmamış vaatlerle, sınırlı olmayan emellerle sır olup giden veya gidecek olanlar da buna kesinlikle dâhildir.
Yol vardır Hakk’a gider, yol vardır küfre girer.
Yol vardır vahdetle çakışır, yol vardır kesretle örtüşür.
Yol vardır birle bütünleşir, yol vardır ikiyle bile yetinmez, çatallaşarak istikrarı ve iddiaları bulandırır.
Hayat kaliteniz, fikir kalibreniz, samimiyet künhünüz hangi yolun seçildiğine, hangi yolun tutulduğuna bağlıdır.
Dileğim yanlış yola sapılmaması, sapıldıysa bile bir an önce dönülmesidir.
Her kuralsızlığın yol olduğu, her başına buyrukluğun çıkar yol olarak gösterildiği bir dönemde buna çok ihtiyacımız vardır."
Değişik nedenlerden dolayı sizlerle buluşmayalı epey zaman oldu.
Siyasi çalışmalarımızdaki yoğunluğun bunda bir hayli etkili olduğunu vurgulamam lazım.
Şüphe etmiyorum ki, sizler her şeyi görüyor, takip ediyor ve yorumluyorsunuzdur.
Zapturapt altına alınmış benlikler, istilaya uğramış bedenler, bela ve bedbahtlığa kucak açmış zihniyetler şu sıralar oldukça etkindir.
Güç, iktidar, servet, statü ve mevki imtiyazlarından bir türlü doymayanlar her köşe başını tutmuştur.
Yalanla ittifak kuranlar, şahsiyet nimetinden uzak kalanlar; dikenli, dinamitli ve dizginsiz bir mecraya doğru sürüklenmektedir.
İnanıyorum ki, doğrunun hatırı bakidir ve hiçbir şeye feda edilmemelidir.
Yalanın gerçeğe tahammülü yoktur. Sahteliğin tek panzehiri ise şahsiyetli olmak, şahsiyetli durmak, şahsiyetli davranmaktır.
Bugün en önemli meselemiz şahsiyetin, ahlakın, adaletin, adam olmanın rağbet görmemesidir.
Milli ruhu yok sayan, milli şuuru yok farz eden ve milli gururu yavaş yavaş yok eden kesimler geleceğin ufkunu perdelemektedir.
Olmuş olanla, olacak olanın sonsuz münasebet ağına sahne olan tarih gün gelecek defolu kalpleri ve karanlık yüzleri açık edecektir.
Suçluları aklayıp masumiyeti mahkûm edenler, doğruyu çiğneyip yanlışı alkışlayanlar bu kaçınılmaz sondan kaçamayacaklardır.
Sınırlardan, sınırlandırılmamış vaatlerle, sınırlı olmayan emellerle sır olup giden veya gidecek olanlar da buna kesinlikle dâhildir.
Yol vardır Hakk’a gider, yol vardır küfre girer.
Yol vardır vahdetle çakışır, yol vardır kesretle örtüşür.
Yol vardır birle bütünleşir, yol vardır ikiyle bile yetinmez, çatallaşarak istikrarı ve iddiaları bulandırır.
Hayat kaliteniz, fikir kalibreniz, samimiyet künhünüz hangi yolun seçildiğine, hangi yolun tutulduğuna bağlıdır.
Dileğim yanlış yola sapılmaması, sapıldıysa bile bir an önce dönülmesidir.
Her kuralsızlığın yol olduğu, her başına buyrukluğun çıkar yol olarak gösterildiği bir dönemde buna çok ihtiyacımız vardır."