MHP Genel Başkanı Bahçeli, Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nda uzlaşılan 60 maddeye ilişkin randevu talebi almadıklarını belirterek, "MHP'nin bu konudaki tavrı bilinmektedir" dedi
TBMM (AA) - Partisinin TBMM Grup Toplantısı'ndan ayrılırken gazetecilerin sorularını yanıtlayan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, AK Parti Grubu'nun, Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nda uzlaşılan 60 maddeyle ilgili CHP ile görüşeceğinin hatırlatılarak, MHP'den de randevu talebinde bulunup bulunmadığının ve tavırlarının ne olacağının sorulması üzerine, henüz böyle bir randevu talebi olmadığını belirtti.
TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nda Meclis'te temsil edilen siyasi partilerin üyelerinin bulunduğunu ifade eden Bahçeli, şunları söyledi:
"Bu tür görüşmelerle milletimizi, siyasi partileri oyalamaya hiç gerek yoktur. Orada her şey konuşulmakta ve MHP'nin bu konudaki tavrı bilinmektedir. Bilinen bir tavrın nesini görüşmek için gelecektir? MHP, Anayasa Komisyonu'nun hedefleri doğrultusunda çalışmasını arzulamakta, masada kalmayı tercih etmekte, parça parça bazı görüşmelerde ortak noktaları Meclis'e taşıyarak, araya PKK taleplerine cevap verebilecek sızmalar yapmaya müsaade etmeyecektir."
Bahçeli, "Randevu talep ederlerse geri mi çevireceksiniz, yüz yüze görüşüp bunları mı ifade edeceksiniz?" sorusunu, "Eğer bu söylediklerimi yayınlarsanız, AKP de bunu duyarsa gelmemeleri kendileri için doğru olur" diye yanıtladı.
Devlet Bahçeli, TBMM Başkanı Cemil Çiçek'in başörtülü milletvekillerinin Genel Kurul'da bulunmasına ilişkin yarın görüşme yapmasının beklendiğinin belirtilmesi üzerine, "MHP, milletvekili hanım arkadaşlarımızın başörtüsüyle Meclis'e gelmelerine taraftardır. Ancak, ölçüsünü Meclis'in vakarına yakışır güzellikte yapmalarında yarar vardır. Herhalde sadece gözü gözüken, kara çarşafla da Meclis'e gelecek halleri yoktur" dedi.
MHP Genel Başkanı Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada da, Kurban Bayramı süresince Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da olayların durmadığını, başta Suriye ve Irak olmak üzere komşu coğrafyalarda 622 kişinin katledildiğini söyledi.
-"Ekonominin tüm ayar ve ölçüleri kaçmıştır"
Bahçeli, Demokratikleşme Paketi'nin ekonomi ile ilişkilendirilmemesi gerektiğini belirterek, ortada demokrasi adına umutlanacak ve ekonomik anlamda sevinilecek bir şey olmadığını savundu. "Toplumun her kesiminin artan problemlerine çare aradığını ancak Hükümet'in gizli gündemlerini aşama aşama hayata geçirmenin ısrarında olduğunu" öne süren Bahçeli, şunları söyledi:
"Vatandaşlarımızın kredi kartı borçları 81 milyar liraya dayanmıştır. Taksitli alışverişlerin tutarı 46 milyar lirayı bulmuştur. Hane halkımızın harcanabilir gelirlerine göre borçları 2010 yılında yüzde 41,5 iken bu oran 2 yılda yüzde 50,7'ye çıkmıştır. Felaket her evdedir, yangın her yerdedir, feryat her yandan duyulmaktadır. Tasfiye olacak kredi kartı ve tüketici kredisi borçlularının sayısı 2 milyona yaklaşmıştır. Tüketici kredileri ve bireysel kredi kartları can yakmakta, aile dramlarına neden olmaktadır. Borçlu kardeşlerimizin yüzde 38'i aylık bin liranın altında gelirle yaşamak zorundadır. Yandaşlar refah ve bolluk içinde yüzerken, dar ve sabit gelirli vatandaşlarımız perişanlık içinde kıvranmaktadır. Ekonominin tüm ayar ve ölçüleri kaçmıştır. Türkiye, uzun bir süredir itiraf edilmemiş, adı konulmamış ekonomik krizle boğuşmaktadır. 'IMF'ye olan borçları bitirdik' diyen AKP zihniyeti, 11 yılda dış borcu 2,84 kat, iç borcu da 2,79 kat artırmıştır. Toplumun tüm kesimleri bitkin ve şikayetçidir."
Beyrut'ta bir grup silahlı kişi tarafından kaçırılan iki pilotun muhatap kaldıkları olayları hükümetin dış politikasından soyutlamanın doğru olmadığını belirten Bahçeli, pilotların özgürlüklerine kavuşmalarının herkesi sevindirdiğini ve rahatlattığını anlattı. Pilotların ve ailelerinin iki bayramı birden yaşadıklarına işaret eden Bahçeli, pilotlar Murat Akpınar ve Murat Ağca'ya geçmiş olsun dileğinde bulundu.
Pilotların ve ailelerinin sevincini paylaştıklarını, bir daha benzeri bir muameleyle karşılaşmamalarını temenni ettiğini belirten Bahçeli, pilotların neden kaçırıldığının, bu ahlaksızlığa ve bu vicdansızlığa niçin maruz kaldıklarının enine boyuna değerlendirilmesini istedi. Bahçeli, "Hiç kimse, bizim bu meseleye duyarsız kalacağımızı zannetmemelidir. Hiç kimse, bizden 'Olan oldu, pilotlarımız sağ salim döndü, konuyu deşmenin manası yok' dememizi de beklememelidir. Hele hele insan kaçakçılarına minnet duymamız da söz konusu olmayacaktır. Bu kaçırılma hadisesi göstermiştir ki komşu coğrafyalar vatandaşlarımız için emniyetli olmayıp tehlikelerle doludur. Her an, her türlü olumsuzluğun insanımızı bulması ihtimal olmaktan çıkmış, neredeyse kesin bir hal almıştır" diye konuştu.
THY pilotlarının, İmam Rıza'nın Ziyaretçileri isimli bir grup tarafından, Suriye'deki muhalif unsurların elinde tuttuğu dokuz Lübnanlıya karşılık kaçırıldığını dile getiren Bahçeli, söz konusu Lübnanlıların İran'da dini ziyaretlerini gerçekleştirip dönüş yolundayken Suriye'nin Azez kenti yakınlarında Kuzey Fırtınası Tugayı isimli örgüt tarafından alı konulduğunu hatırlattı. Bahçeli, "Suriye'de faaliyet gösteren bir muhalif grubun kaçırma eylemine hiçbir suçu ve günahı olmayan iki masum pilotumuzun rehin alınmasıyla cevap verilmesi bir defa büyük bir haksızlık, insafsızlık ve ahlaksızlıktır. Anlaşılan odur ki Suriyeli muhaliflerin işlediği suç Türkiye'ye ihale edilmiş ve pilotlarımızın özgürlüğü pazarlık malzemesi haline dönüştürülmüştür" dedi.
Esed yönetiminin elinde tuttuğu bazı tutuklulara karşılık 9 Lübnanlının kaçırılması ve buna tepki olarak iki pilotun rehin alınmasının bu üç konunun birbiriyle ne denli yakın temas ve bağlantısı olduğunu gösterdiğini bildiren Bahçeli, Türkiye'nin Ortadoğu'daki yangının içine çekildiğini, istikrarsızlığın bir parçası olarak sunulduğunu öne sürdü.
-"Başbakan Erdoğan, pilotlarımızın kaçırılmasına dolaylı da olsa yol ve ortam açan yegane kişidir"
AK Parti hükümetinin sınırların öbür yakasındaki tüm illegal örgütlerle ve silahlı gruplarla dirsek temasında olduğunu, açık ya da kapalı ilişki ağları kurduğunu savunan Bahçeli, "Hükümetin terör örgütleriyle aynı hizaya düşmesi, onların emel ve amaçlarına yardım ve yataklık yapan bir görüntü çizmesi Türk milletinin saygınlığına nankörlük, varlığına da hazımsızlıktır" ifadelerini kullandı.
Bahçeli, şunları kaydetti:
"Şu garabete bakınız ki terörist örgütlere ulaşmak, mesajları ulaştırmak veya ellerindeki rehinlerle ilgili talep ve beklenti içinde olmak AKP'nin müdahil olmasına bağlı hale gelmiştir. Hükümet öyle bir imaj vermiş, öylesine bir gafletin içine gömülmüştür ki, Türkiye sanki terör üreten, terörizmden geçinen, örtülü operasyonlardan medet uman bir ülke hüviyetine bürünmüştür. Başbakan eli silahlı cinayet şebekelerinin direkt irtibat tesis ettiği birisi haline gelerek hem kendisini hem de hükümetini maskaraya çevirmiştir. Bundan sonra Suriyeli muhaliflerin pis ve bayağı eylemlerine cevaben Türk vatandaşlarının kaçırılması ve hatta takasa konu olması kimseyi şaşkınlığa sürüklememelidir. Zira iki pilotumuzun yaşadıklarıyla bu kapı ardına kadar aralanmıştır. Birileri, masum pilotlarımızın özgürlükten mahrum halde geçirdikleri her günün, ailelerinden uzak kaldıkları her anın hesabını vermelidir. Birileri, Suriyeli muhaliflerle Esad yönetimi arasındaki vahşi restleşmenin, insan kaçırma ve öldürme üzerine bina edilen kapışmanın insanımıza kadar uzanmasının bedelini ödemelidir. Başbakan Erdoğan bizzat neden olduğu ve Türk vatandaşlarını hedef alan tuzakların, provokasyonların, kumpasların mutlaka izahını yapmalı, vicdanı varsa af dilemelidir. Sonuç itibariyle diyeceğimiz odur ki, iki pilotumuzun kurtarılması zafer değildir. Ortada yandaş basın tarafından pompalanan muhteşem nitelikli bir kurtarma operasyonu da yoktur. AKP hükümetinin acizliği, sorgulanması ve yargılanması gereken politikaları bir kez daha açığa çıkmıştır. Hava limanlarına giderek pilotlarımızı karşılayan, sanki büyük bir iş başarmış gibi algı oluşturmaya kalkışan Başbakan Erdoğan, pilotlarımızın kaçırılmasına dolaylı da olsa yol ve ortam açan yegane kişidir."