Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu'nun daveti üzerine bir araya gelen Bursa Milletvekilleri kahvaltılı toplantıda Sağlık Bakanına Bursa’nın Sağlık alanındaki sorunlarını ihtiva eden bir rapor verdiler.
MHP Genel Sekreteri ve Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman'ın 'BURSA İLİMİZİN SAĞLIK KARNESİ' başlığıyla oluşturduğu rapor şöyle:Bursa, Güney Marmara’nın merkezi olarak, büyüme ve nüfus artışına oranla yatak sayıları artmamaktadır. Bu nedenle yatak başına düşen nüfus sayısı ciddi şekilde artmıştır.
Yoğun bakım yatak sayısı, kamu hastanelerinde çok artmamış, açık; özel hastanelerle kapatılmaya çalışılmaktadır. Buna rağmen Bursa’dan birçok hasta diğer illere gönderilmek zorunda kalmaktadır.
Sağlık kurumları sayısı artmamış, aksine azalmıştır. Bursa yıllardır Samanlı, Yunuseli havaalanına yapılacak şehir hastaneleri ile oyalanmış, Bursa şehir merkezine 2002 yılından sonra tek bir temel dahi atılmamıştır. Şevket Yılmaz Hastanesi Kadın Doğum bölümü ve Ruh Sağlığı bölümleri ve Dörtçelik Çocuk Hastanesinin temelleri 2002 öncesi atılmış, Rahmetli Mustafa DÖRTÇELİK’in vasiyeti ve katkıları ile tamamlanabilmiştir. Şimdi ise DOĞANKÖY de yapılması muhtemel şehir hastanesi ile kamuoyu oyalanmaktadır. Sağlık Bakanlığı proje tanıtımı yapmaktan vazgeçerek somut adımlar atmalıdır. (Bu kapsamda sürekli gündeme arsa değerleri ile gelen Memleket hastanesi, Çekirge Devlet Hastanesi, Dörtçelik Çocuk Hastanesi Çekirge yerleşkesi, Zübeyde Hanım Doğum Evi, Yüksek İhtisas Hastanesi ve İl Sağlık Müdürlüğü arsaları farklı bir amaç için kullanılacak mıdır?
İlçelere yapılan hastanelerin başta yer seçimleri olmak üzere inşaat kalitesi ve hastane standartları açısından sorunları mevcuttur. Karacabey Devlet Hastanesi zemini ile ilgili ciddi sıkıntılar olduğu ifade edilmekte, eczane ve deposu ile sterilizasyon bölümlerinin projede unutulduğu ifade edilmektedir. Mudanya Devlet Hastanesi şehirden uzakta olmasının yanı sıra çalışmayan bir havalandırma sistemi ile devralınmıştır. Mustafa Kemalpaşa Devlet Hastanesine ulaşım da ciddi sorunlar olduğu ifade edikmektedir.
Sağlık: bedenen, ruhen ve sosyal yönden tam bir iyilik hali olarak tanımlanmaktadır. İlimizde 2002 yılında 380 civarı olan takip edilen verem hasta sayısı bugün itibari ile 700 kişiye yaklaşmıştır. Verem hem ekonomik hem de sosyal bir hastalıktır. Bu açıdan bakıldığında halkımızın ekonomik açıdan ne durumda olduğu net bir şekilde ortaya çıkmaktadır.
Bursa nüfusunun yaklaşık dörtte biri psikiyatrik ilaç kullanmaktadır.
PARALI SAĞLIK BAŞLAMIŞTIR
Aile sağlığı Merkezlerinde 3 TL, Hastanelerde 12 TL, Eğitim ve Üniversite hastanelerinde 15 TL katkı payı alınmaktadır. 3 kalem ilaçtan sonra her kalem için 1 TL katkı alınmaya başlanmış, Devletin ödediği sağlık kalemlerinin kapsamı daraltılmıştır. Devlet hastanelerinde randevu alamadığını ifade eden hastaların sayısı artmıştır. Özel hastanelerin aldıkları katkı payları yükselmiş cepten sağlık harcamaları artmıştır.
SAĞLIK ÇALIŞANLARININ SORUNLARI
Bursa, hayat pahalılığı en çok olan şehirlerden biridir. O nedenle çalışanlarının gelirleri sabit, giderleri fazladır. Artan nüfusunda getirdiği bir sorun olarak bakılan hasta sayısında ciddi bir artış söz konusudur. İş yükü devasa boyutlardadır. İkinci Basamak Sağlık Kurumlarında Hekim dışı sağlık personeli standardı yüzde 70’ler seviyesinde olup oldukça düşüktür. Bir hemşire ayda normal mesaisinin üzerinde 7,8 mesai daha fazla yapmaktadır.
Bursa Devlet Hastanesi dışında hiçbir sağlık kurumunda kreş bulunmamaktadır.
Aile hekimlerine normal çalışma süreleri dışında hafta sonu çalışılması bir yıldır yürürlükte olmasına rağmen etkili olamamıştır. Bu uygulama gerek hastaların beklentilerine cevap veremeniş, gerekse Aile Sağlığı Merkezlerinde çalışanlarının nöbete gitmeme eylemi yapmalarına sebep olmuştur. Gerek halkın, gerekse çalışanların beklentilerine cevap verecek bir düzenleme için konunun tarafları ile bir araya gelinmesi faydalı olacaktır. Acil servislerdeki yoğunluk had safhadadır. Şehir nüfusunun yaklaşık iki katı son bir yıl içerisinde acil servislere başvurmuştur. Sağlıkta şiddet her geçen gün artmaktadır. Bu ve benzer sorunlar çalışanları mutsuz etmekte ülkemizde dördüncü büyük il olan Bursamızdan sağlık çalışanları sürekli başka illere tayin istemektedirler. Bursa sağlık çalışanları açısından cazibe merkezi olmaktan çıkmış, tam bir çilehaneye dönüştürülmüştür.
SAĞLIK ÇALIŞANLARININ BEKLENTİLERİ
1) Halk arasında yıpranma olarak bilinen fiili hizmet zammının bir an önce mevcut çalışanlarıda kapsayacak şekilde gerçekleşmesidir. Bu konu bilimsel kurul ya da başka kurullarda oyalanmadan ivedilikle hayata geçirilmelidir.
2) Sağlık çalışanlarının aldıkları ücretlerin büyük bir kısmını Döner Sermaye Gelirleri oluşturmaktadır. Bu gelirler emeklilik hesaplamalarına dâhil edilmediğinden, çalışanlar emekli olduklarında çok ciddi maaş kaybına maruz kalmaktadırlar. Sağlık çalışanları Döner Sermayalerinin emekliliğe yansıtılması için defaten imza kampanyaları düzenlemiş, konunun çözüme kavuşturulmasını istemiştir. Ancak hükümet nezdinde bunun karşılığı olmamıştır. Bakanlığınız çalışanlarının bu mağduriyetinin giderilmesi gerekmektedir.
3) Lisans mezunu olan hekim dışı sağlık çalışanlarının ek göstergeleri 3600 olmalıdır.
4) Kurumların gelir kalemlerinin sabit kalmasına karşın son yıllarda giderleri ciddi şekilde artmiştır. Bu da başta sağlık çalışanlarına dağıtılan Döner Sermaye paylarında ciddi azalmalara sebep olmuştur.
5) 375 sayılı KHK ile memurlara verilen sabit ödemelerle alakalı olarak; “bu ödemeler damga vergisi hariç olmak üzere hiç bir kesintiye tabi tutulamaz” hükmü olmasına karşın, gelir vergisi matrahına dahil edilmekte ve gelir vergisi kesilmektedir. Bunun sonucunda da sağlık çalışanlarının gelir vergisi matrahları yılın ilk altı ayında dolmakta ve bir üst vergi dilimine geçmektedir. Bu da sağlık çalışanlarının daha fazla vergi vermesine neden olmaktadır. Kazanç olarak hayalini dahi kuramayacakları meslek guruplarından daha fazla vergi vermek durumunda kalarak mağdur olmaktadırlar. Ayrıca bu vergide hakkaniyet kuralına da aykırılık teşkil etmektedir. Maliye Bakanlığı ile görüşülerek ivedilikle bu sorunun çözümü sağlanmalıdır.
6) Sağlıkta şiddet artık bir rutin olmuştur. Şiddet uygulayanlara karşı tutuklu yargılanmak, Sosyal güvencesini askıya almak gibi ciddi yaptırımlar uygulanmalıdır.
7) Bursa’da çalışan sağlık açlışanlarının en önemli sorunlarından biri kreştir. Bu konuda kayda değer bir çalışma olmamıştır. Çalışanlar çocuklarına bakabilmek için tüm ekenomik sıkıntılarına rağmen iki yıllık ücretsiz izne çıkmak zorunda kalmaktadırlar. Bunun neticesinde de ciddi iş gücü kaybı söz konusu olmakta mevcut çalışanların sırtında ki yük artmaktadır.
8) Bursa’nın evladı olan ve “Gönül Doktoru” olarak nam salan Uzman Dr. İsmail FAKI 27.07.2013 tarihinde vefat etmiştir. Vefatının üzerinden yaklaşık üç yıl geçmiş olmasına rağmen adı bir sağlık kurumuna verilmemiştir. Doktor İsmail FAKI’nın adının bir hastaneye verilmesi tüm Bursa halkının beklentisidir.
SAĞLIK SEN BURSA ŞUBESİ BAŞKANI DAHİ YÖNETİCİLERİN MOBİNGİNDEN ŞİKÂYETÇİ!
"Sağlık alanında yönetici olarak çalışmak ne kadar zor ise sahada çalışan olmakta o kadar zordur. Doktorundan, hemşiresine, laborantından, röntgen teknisyenine, anestezi teknisyeninden, memur ve hizmetlisine kadar tüm sağlık çalışanlarının dağ gibi sorunları vardır. Bin bir güçlükle işini layıkıyla yerine getirmeye çalışan sağlık çalışanları, bir yandan iş yoğunluğu ile mücadele ederken, bir yandan hasta ve hasta yakınları ile uğraşmakta, bir yandan da kendi amirleri ile sorunlar yaşamakta ve MOBBİNG’e maruz kalmaktadırlar. Yaptığımız kurum ziyaretlerinde sağlık çalışanlarının ortak söylemi; bizi iş yormuyor ama bir sorunumuz veya sıkıntımız olduğunda bizi dinleyecek bir yönetici bulamıyoruz” olmaktadır. Peki, bu yöneticiler neden lütfedip sorunu veya sıkıntısı olan bu arkadaşları dinlemiyor? Daha düne kadar hemşire iken ertesi gün sağlık hizmetleri müdürü olan, daha düne kadar memur iken ertesi gün hastane müdürü olan, daha düne kadar doktor iken kurum yöneticisi olan bu arkadaşlar nasıl oluyor da bir gün sonra bu kadar değişebiliyorlar?
Küçük dağları ben yarattım edasında dolaşan, sahadaki çalışanın sorunlarını dinlemeyen, kendisini çiftlik sahibi gören, istişare kültüründen uzak, beraber çalıştığı yöneticilerin ve çalışanların fikirlerine değer vermeyen, her şeyi ben bilirim anlayışıyla hareket eden hiçbir yönetici başarılı olamaz. Ama bu başarısızlığın olumsuz yansıması sadece kendine olmaz. Tüm sağlık çalışanlarına ve tüm topluma olur. Mahkemenin kadıya mülk olmadığını herkesin bilmesi gerekir. Makamlar gelip geçicidir. Kalıcı olan gök kubbede hoş bir sada bırakmaktır. Maharet bulunduğun makamdan ayrıldığında da insanların seni hayırla yâd etmesidir. Sen oradan ayrıldıktan sonra insanlar senin arkandan “iyi ki gitti kurtulduk” diyorsa varın gerisini siz düşünün.”
(Bu açıklama, yılllardır her gittikleri yerde; biz AK PARTİ’nin sendikasıyız, bize üye olmazsanız istediğiniz yerde çalışamazsınız, bir yerlere atanamazsınız, tayininiz çıkmaz. Hele hele yönetici hiç olamazsınız diyen, atanan bürokratlar eli ile çalışanlara baskı uygulayıp sendikal tercihlerini değiştirme zorladıkları iddia ve ifade edilen MEMUR-SEN’e bağlı SAĞLIK-SEN Bursa Şube Başkanının itiraflarıdır.)
Özellikle Türkiye Kamu-Sen’e bağlı sendikalara üye olan çalışanlara yönelik yıllardır süre gelen baskı, tehdit ve teklifler herkesin malumudur. Liyakat ve eğitim açısından oldukça donanımlı oldukları halde görevden alınan onlarca sağlık yöneticisi mevcuttur. Yönetici atamalarında ilk şart nerdeyse Türk Sağlık-Sen’den istifa ve Sağlık Sen’e üye olma olmuştur. Türk Sağlık Sen üyesi olup da lisans mezunu olan hatta Yüksek Lisans ve Doktora bitirmiş olan sağlık çalışanları dikkate dahi alınmamaktadır (4688 sayılı yasaya göre sendika üyeleri tespit tutanağı dikkate değerdir. İlimiz Kamu Hastaneler Birliği tutanağında da görüldüğü üzere SAĞLIK-SEN dışında farklı bir sendikaya üye olan hiç bir çalışan tespit edilmemiştir. 173 çalışanın olduğu kurumda 136 kişi SAĞLIK SEN üyesidir.) Tüm hastanelerin yönetici kadroları da bu sayıya eklendiğinde bu ayrım ve tarafgirlik tüm çıplaklığı ile görülmektedir.
Yıllardır siyaset-bürokrat-sendika üçgeninde sıkışan çalışanların yaşadıklarını anlatmak açısından Sağlık Sen Bursa Şubesi başkanının açıklamaları dikkate değerdir. Geçmişte yaşananların bir özeleştirisi olarak da kabul edebileceğimiz bu açıklamalar sonrasında ÖTEKİ sendikalara üye olan sağlık çalışanlarının yaşadıklarını daha iyi değerlendirebileceklerini düşünüyorum.
MHP Genel Sekreteri ve Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman'ın 'BURSA İLİMİZİN SAĞLIK KARNESİ' başlığıyla oluşturduğu rapor şöyle:Bursa, Güney Marmara’nın merkezi olarak, büyüme ve nüfus artışına oranla yatak sayıları artmamaktadır. Bu nedenle yatak başına düşen nüfus sayısı ciddi şekilde artmıştır.
Yoğun bakım yatak sayısı, kamu hastanelerinde çok artmamış, açık; özel hastanelerle kapatılmaya çalışılmaktadır. Buna rağmen Bursa’dan birçok hasta diğer illere gönderilmek zorunda kalmaktadır.
Sağlık kurumları sayısı artmamış, aksine azalmıştır. Bursa yıllardır Samanlı, Yunuseli havaalanına yapılacak şehir hastaneleri ile oyalanmış, Bursa şehir merkezine 2002 yılından sonra tek bir temel dahi atılmamıştır. Şevket Yılmaz Hastanesi Kadın Doğum bölümü ve Ruh Sağlığı bölümleri ve Dörtçelik Çocuk Hastanesinin temelleri 2002 öncesi atılmış, Rahmetli Mustafa DÖRTÇELİK’in vasiyeti ve katkıları ile tamamlanabilmiştir. Şimdi ise DOĞANKÖY de yapılması muhtemel şehir hastanesi ile kamuoyu oyalanmaktadır. Sağlık Bakanlığı proje tanıtımı yapmaktan vazgeçerek somut adımlar atmalıdır. (Bu kapsamda sürekli gündeme arsa değerleri ile gelen Memleket hastanesi, Çekirge Devlet Hastanesi, Dörtçelik Çocuk Hastanesi Çekirge yerleşkesi, Zübeyde Hanım Doğum Evi, Yüksek İhtisas Hastanesi ve İl Sağlık Müdürlüğü arsaları farklı bir amaç için kullanılacak mıdır?
İlçelere yapılan hastanelerin başta yer seçimleri olmak üzere inşaat kalitesi ve hastane standartları açısından sorunları mevcuttur. Karacabey Devlet Hastanesi zemini ile ilgili ciddi sıkıntılar olduğu ifade edilmekte, eczane ve deposu ile sterilizasyon bölümlerinin projede unutulduğu ifade edilmektedir. Mudanya Devlet Hastanesi şehirden uzakta olmasının yanı sıra çalışmayan bir havalandırma sistemi ile devralınmıştır. Mustafa Kemalpaşa Devlet Hastanesine ulaşım da ciddi sorunlar olduğu ifade edikmektedir.
Sağlık: bedenen, ruhen ve sosyal yönden tam bir iyilik hali olarak tanımlanmaktadır. İlimizde 2002 yılında 380 civarı olan takip edilen verem hasta sayısı bugün itibari ile 700 kişiye yaklaşmıştır. Verem hem ekonomik hem de sosyal bir hastalıktır. Bu açıdan bakıldığında halkımızın ekonomik açıdan ne durumda olduğu net bir şekilde ortaya çıkmaktadır.
Bursa nüfusunun yaklaşık dörtte biri psikiyatrik ilaç kullanmaktadır.
PARALI SAĞLIK BAŞLAMIŞTIR
Aile sağlığı Merkezlerinde 3 TL, Hastanelerde 12 TL, Eğitim ve Üniversite hastanelerinde 15 TL katkı payı alınmaktadır. 3 kalem ilaçtan sonra her kalem için 1 TL katkı alınmaya başlanmış, Devletin ödediği sağlık kalemlerinin kapsamı daraltılmıştır. Devlet hastanelerinde randevu alamadığını ifade eden hastaların sayısı artmıştır. Özel hastanelerin aldıkları katkı payları yükselmiş cepten sağlık harcamaları artmıştır.
SAĞLIK ÇALIŞANLARININ SORUNLARI
Bursa, hayat pahalılığı en çok olan şehirlerden biridir. O nedenle çalışanlarının gelirleri sabit, giderleri fazladır. Artan nüfusunda getirdiği bir sorun olarak bakılan hasta sayısında ciddi bir artış söz konusudur. İş yükü devasa boyutlardadır. İkinci Basamak Sağlık Kurumlarında Hekim dışı sağlık personeli standardı yüzde 70’ler seviyesinde olup oldukça düşüktür. Bir hemşire ayda normal mesaisinin üzerinde 7,8 mesai daha fazla yapmaktadır.
Bursa Devlet Hastanesi dışında hiçbir sağlık kurumunda kreş bulunmamaktadır.
Aile hekimlerine normal çalışma süreleri dışında hafta sonu çalışılması bir yıldır yürürlükte olmasına rağmen etkili olamamıştır. Bu uygulama gerek hastaların beklentilerine cevap veremeniş, gerekse Aile Sağlığı Merkezlerinde çalışanlarının nöbete gitmeme eylemi yapmalarına sebep olmuştur. Gerek halkın, gerekse çalışanların beklentilerine cevap verecek bir düzenleme için konunun tarafları ile bir araya gelinmesi faydalı olacaktır. Acil servislerdeki yoğunluk had safhadadır. Şehir nüfusunun yaklaşık iki katı son bir yıl içerisinde acil servislere başvurmuştur. Sağlıkta şiddet her geçen gün artmaktadır. Bu ve benzer sorunlar çalışanları mutsuz etmekte ülkemizde dördüncü büyük il olan Bursamızdan sağlık çalışanları sürekli başka illere tayin istemektedirler. Bursa sağlık çalışanları açısından cazibe merkezi olmaktan çıkmış, tam bir çilehaneye dönüştürülmüştür.
SAĞLIK ÇALIŞANLARININ BEKLENTİLERİ
1) Halk arasında yıpranma olarak bilinen fiili hizmet zammının bir an önce mevcut çalışanlarıda kapsayacak şekilde gerçekleşmesidir. Bu konu bilimsel kurul ya da başka kurullarda oyalanmadan ivedilikle hayata geçirilmelidir.
2) Sağlık çalışanlarının aldıkları ücretlerin büyük bir kısmını Döner Sermaye Gelirleri oluşturmaktadır. Bu gelirler emeklilik hesaplamalarına dâhil edilmediğinden, çalışanlar emekli olduklarında çok ciddi maaş kaybına maruz kalmaktadırlar. Sağlık çalışanları Döner Sermayalerinin emekliliğe yansıtılması için defaten imza kampanyaları düzenlemiş, konunun çözüme kavuşturulmasını istemiştir. Ancak hükümet nezdinde bunun karşılığı olmamıştır. Bakanlığınız çalışanlarının bu mağduriyetinin giderilmesi gerekmektedir.
3) Lisans mezunu olan hekim dışı sağlık çalışanlarının ek göstergeleri 3600 olmalıdır.
4) Kurumların gelir kalemlerinin sabit kalmasına karşın son yıllarda giderleri ciddi şekilde artmiştır. Bu da başta sağlık çalışanlarına dağıtılan Döner Sermaye paylarında ciddi azalmalara sebep olmuştur.
5) 375 sayılı KHK ile memurlara verilen sabit ödemelerle alakalı olarak; “bu ödemeler damga vergisi hariç olmak üzere hiç bir kesintiye tabi tutulamaz” hükmü olmasına karşın, gelir vergisi matrahına dahil edilmekte ve gelir vergisi kesilmektedir. Bunun sonucunda da sağlık çalışanlarının gelir vergisi matrahları yılın ilk altı ayında dolmakta ve bir üst vergi dilimine geçmektedir. Bu da sağlık çalışanlarının daha fazla vergi vermesine neden olmaktadır. Kazanç olarak hayalini dahi kuramayacakları meslek guruplarından daha fazla vergi vermek durumunda kalarak mağdur olmaktadırlar. Ayrıca bu vergide hakkaniyet kuralına da aykırılık teşkil etmektedir. Maliye Bakanlığı ile görüşülerek ivedilikle bu sorunun çözümü sağlanmalıdır.
6) Sağlıkta şiddet artık bir rutin olmuştur. Şiddet uygulayanlara karşı tutuklu yargılanmak, Sosyal güvencesini askıya almak gibi ciddi yaptırımlar uygulanmalıdır.
7) Bursa’da çalışan sağlık açlışanlarının en önemli sorunlarından biri kreştir. Bu konuda kayda değer bir çalışma olmamıştır. Çalışanlar çocuklarına bakabilmek için tüm ekenomik sıkıntılarına rağmen iki yıllık ücretsiz izne çıkmak zorunda kalmaktadırlar. Bunun neticesinde de ciddi iş gücü kaybı söz konusu olmakta mevcut çalışanların sırtında ki yük artmaktadır.
8) Bursa’nın evladı olan ve “Gönül Doktoru” olarak nam salan Uzman Dr. İsmail FAKI 27.07.2013 tarihinde vefat etmiştir. Vefatının üzerinden yaklaşık üç yıl geçmiş olmasına rağmen adı bir sağlık kurumuna verilmemiştir. Doktor İsmail FAKI’nın adının bir hastaneye verilmesi tüm Bursa halkının beklentisidir.
SAĞLIK SEN BURSA ŞUBESİ BAŞKANI DAHİ YÖNETİCİLERİN MOBİNGİNDEN ŞİKÂYETÇİ!
"Sağlık alanında yönetici olarak çalışmak ne kadar zor ise sahada çalışan olmakta o kadar zordur. Doktorundan, hemşiresine, laborantından, röntgen teknisyenine, anestezi teknisyeninden, memur ve hizmetlisine kadar tüm sağlık çalışanlarının dağ gibi sorunları vardır. Bin bir güçlükle işini layıkıyla yerine getirmeye çalışan sağlık çalışanları, bir yandan iş yoğunluğu ile mücadele ederken, bir yandan hasta ve hasta yakınları ile uğraşmakta, bir yandan da kendi amirleri ile sorunlar yaşamakta ve MOBBİNG’e maruz kalmaktadırlar. Yaptığımız kurum ziyaretlerinde sağlık çalışanlarının ortak söylemi; bizi iş yormuyor ama bir sorunumuz veya sıkıntımız olduğunda bizi dinleyecek bir yönetici bulamıyoruz” olmaktadır. Peki, bu yöneticiler neden lütfedip sorunu veya sıkıntısı olan bu arkadaşları dinlemiyor? Daha düne kadar hemşire iken ertesi gün sağlık hizmetleri müdürü olan, daha düne kadar memur iken ertesi gün hastane müdürü olan, daha düne kadar doktor iken kurum yöneticisi olan bu arkadaşlar nasıl oluyor da bir gün sonra bu kadar değişebiliyorlar?
Küçük dağları ben yarattım edasında dolaşan, sahadaki çalışanın sorunlarını dinlemeyen, kendisini çiftlik sahibi gören, istişare kültüründen uzak, beraber çalıştığı yöneticilerin ve çalışanların fikirlerine değer vermeyen, her şeyi ben bilirim anlayışıyla hareket eden hiçbir yönetici başarılı olamaz. Ama bu başarısızlığın olumsuz yansıması sadece kendine olmaz. Tüm sağlık çalışanlarına ve tüm topluma olur. Mahkemenin kadıya mülk olmadığını herkesin bilmesi gerekir. Makamlar gelip geçicidir. Kalıcı olan gök kubbede hoş bir sada bırakmaktır. Maharet bulunduğun makamdan ayrıldığında da insanların seni hayırla yâd etmesidir. Sen oradan ayrıldıktan sonra insanlar senin arkandan “iyi ki gitti kurtulduk” diyorsa varın gerisini siz düşünün.”
(Bu açıklama, yılllardır her gittikleri yerde; biz AK PARTİ’nin sendikasıyız, bize üye olmazsanız istediğiniz yerde çalışamazsınız, bir yerlere atanamazsınız, tayininiz çıkmaz. Hele hele yönetici hiç olamazsınız diyen, atanan bürokratlar eli ile çalışanlara baskı uygulayıp sendikal tercihlerini değiştirme zorladıkları iddia ve ifade edilen MEMUR-SEN’e bağlı SAĞLIK-SEN Bursa Şube Başkanının itiraflarıdır.)
Özellikle Türkiye Kamu-Sen’e bağlı sendikalara üye olan çalışanlara yönelik yıllardır süre gelen baskı, tehdit ve teklifler herkesin malumudur. Liyakat ve eğitim açısından oldukça donanımlı oldukları halde görevden alınan onlarca sağlık yöneticisi mevcuttur. Yönetici atamalarında ilk şart nerdeyse Türk Sağlık-Sen’den istifa ve Sağlık Sen’e üye olma olmuştur. Türk Sağlık Sen üyesi olup da lisans mezunu olan hatta Yüksek Lisans ve Doktora bitirmiş olan sağlık çalışanları dikkate dahi alınmamaktadır (4688 sayılı yasaya göre sendika üyeleri tespit tutanağı dikkate değerdir. İlimiz Kamu Hastaneler Birliği tutanağında da görüldüğü üzere SAĞLIK-SEN dışında farklı bir sendikaya üye olan hiç bir çalışan tespit edilmemiştir. 173 çalışanın olduğu kurumda 136 kişi SAĞLIK SEN üyesidir.) Tüm hastanelerin yönetici kadroları da bu sayıya eklendiğinde bu ayrım ve tarafgirlik tüm çıplaklığı ile görülmektedir.
Yıllardır siyaset-bürokrat-sendika üçgeninde sıkışan çalışanların yaşadıklarını anlatmak açısından Sağlık Sen Bursa Şubesi başkanının açıklamaları dikkate değerdir. Geçmişte yaşananların bir özeleştirisi olarak da kabul edebileceğimiz bu açıklamalar sonrasında ÖTEKİ sendikalara üye olan sağlık çalışanlarının yaşadıklarını daha iyi değerlendirebileceklerini düşünüyorum.