İTÜ Taşkışla'da bir grup yurttaşla buluşan CHP'li Emine Ülker Tarhan, ülkedeki politik duruma ilişkin çeşitli soruları yanıtladı. Tarhan, 'AKP'nin son olarak Ankara'da Anıtkabir arazisine göz diktiğini, buranın arazisinde çok fazla ve gereksiz ağaç olduğu söylentisini yaydığını açıkladı. Tarhan Anıtkabir arazisinden yol geçirme planları yapabileceklerini söyledi.
CHP Ankara Milletvekili ve YARSAV eski Başkanı Emine Ülker Tarhan, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Taşkışla Kampusü'nde "Türkiye'nin Geleceği" konulu söyleşiye katıldı.
2.5 saat süren söyleşide CHP'li Tarhan'ın konuşması sık sık alkışlarla kesildi. Hararetli tartışmaların da yaşandığı söyleşiye Tarhan, "Ankara'dan çok selam getirdim" diyerek başladı. Tarhan'ın konuşmasında Anıtkabir'le ilgili olarak AKP tarafından, 'Meclis kulislerinde fısıltı olarak dolaştırılan gelişmeler' olarak ifade ettiği sözleri dikkat çekiciydi.
CHP'li Tarhan, dinleyenlerin de tepkiyle karşılanan sözlerine "AKP artık bu noktada" diyerek, şöyle konuştu:
*Bütün halkı bir araya getiren, örgütleyen ve tarihin gidişatını değiştiren bir liderin yaptıklarını artık yok etmek isteyenlerle dolduğu bir yerde, Ankara'da şimdi de 'Anıtkabir'in arazisinin çok fazla olduğu' söylentileri dolaşıyor. Her zaman yaptıkları gibi sehven ortaya bir şey atarlar ve derler ki; 'Bu arazi biraz fazla ve biraz küçütelim.' Dediğim gibi şimdilerde Anıtkabir'in arazisinin çok büyük olduğundan, etrafında bir sürü gereksiz ağacın olduğundan bahsediliyor. Ortasında galiba yine, ya bir yol geçirecekler ya da daha büyük bir cezaevi inşa edecekler. Muhtemelen arazi pek büyük ama bunu ifade edenlerin kafası çok küçük. İşin kötüsü geldiğim yer 'Fışkiye' derdine düşmüşlerin eline geçti. O yüzden mutsuzuz, tabii uzun zamandır.
*Ama toplumun her şeyine karışan bir iktidara, her şeyi bildiğini iddia eden bir iktidara, ekmeğin siyahından, beyazına kadar tutun da kaç çocuk doğuracağımıza kadar, burnunu sokan iktidara çoğu zaman Başbakan'ın 'İşsiz, çapulcu, kadın mıdır, kız mıdır' diyerek, aşağıladığı gençler, Gezi direnişiyle büyük bir tokat attılar ve bu iktidara büyük bir ders verdiler. Bu gençlere mutsuz olmak için üç şey sayın denildiğinde ne diyorlardı biliyor musunuz? Cevap sadece şu: 'Yasama, yürütme, ön yargı affedersiniz yargı. Bu cevaba bir de ek olarak '1, Recep.. 2, Tayyip... 3, Erdoğan' diye cevapları var artık.'
*Yaşananlardan sonra, özgür toplumu terbiye etmek için iktidarın kullandığı yargı kararları ve bunu gizlemek içinde ileri, öne sürdükleri dini mantıkla, en azından Türkiye artık engizisyon ne olduğunu öğrenmiş oldu. Daha sonra başlayan soru cevap kısmında ise bir hayli soru kartı masaya gidince Tarhan'ın tebessümü salondakiler arasında kahkahalara neden oldu. Zamanın kısıtlı olduğunu, soruların bir kısmının cevaplanamama ihtimalin de olduğunu hatırladan Tarhan, cevapsız soruları; twitter ve e-posta yöntemiyle kesinlikle yanıtlayacağını ifade ederek not aldı.
'KRİTİK BİR GÖREV VERİLDİĞİNDE KAÇMAM'
*Başbakan veya Cumhurbaşkanı olmam yönündeki beklentiler var. Evet, bunlar çok hoş beklentiler. Siyaset samimiyet ve güvenle yapılması gereken bir şey. Kibirle yapılırsa olmaz, birlikte yapılır. Bu ülkede bu hale bizi sağ iktidarlar getirdi. Biraz sol görüşlere önem verilmeli. Her şeyden önce seçim kazanmamız gerekiyor. Öfkelenme yeteneğini kaybetmeyenler bir sorun ortaya çıktığında öne çıkmak için lider olmak için atılmazlar. Şartlar önemlidir. Gerek Gezi olaylarında gerekse siyasal anlamda böyle bir düşüncem olmadı. Böyle bir kritik bir görev verildiğinde de kaçmam. YARSAV birilerinin deyimiyle, 'Bir boşluktan yararlanılarak oluşmuş olsa da, terörist bir oluşum denilse de' orada bile başkanlığım öncesi, 4 gün boyunca toplantı yapmayarak düşünmelerini istemiştim. Sonuç olarak, kritik durumla karşılaşılırsa ben görevden kaçmam. Cesur insanlar olarak haklarımızı aramaya, örgütlenmeye çoğalmaya devam etmeliyiz.
'YOKSULLARA ARTIK ZENGİNLİK İLİZYONU SATIYORLAR'
*12 Eylül referandumunun içerisinde o insanlarla göğüs göğüse çarpışmış bir olarak olarak size şunu söylüyorum: 'İnsanlara verilen bir gelecek umudu falan yok, yapılanların hepsi ilizyon.' Bakın bu ülkede artık yoksullara zenginlik ilizyonu satıyorlar. 12 ay taksitle pırlanta tek taş yüzük satıyorlar, bu bir ilizyon. Yandaşlarınızı güçlendirecek şeyleri koyacaksınız, başkalarına ufak tefek şeylerle arkası gelecek denilerek, böyle umutlara gark ediyorlar ama umut falan yok. Somut hiçbir şey yok ortada. CHP'de umut veren projeler var ama bunları iktidar olmadığınız sürece yapabilmek gibi bir şansınız yok.
'BALYOZ KARARLARI AİHM'YE GİDEBİLİR'
*Dosyalar AİHM'ye gidebilir, gitmesi için bir engel yok ama bireysel başvuru diye bir şey çıkarıldı biliyoruz. Önceleri herkes bayılmıştı bireysel başvuru hakkına ama bu aynı zamanda içeridekilerin daha uzun süreli tutuklu kalmasına, sürecin uzamasına sebebiyet veren bir mekanizmaydı bu aslında. Yani ona ben adaleti boğazlamak diyorum. Adaleti boğazlayan bir uygulamaydı. Ama maalesef yaşasın demiştik.
'POLİSE GÖZALTI YETKİSİ VERMEK NE DEMEK?
*Türkiye'de konuşulan konuya bakın. Polislere birilerini suçlu ilan etme yetkisi veriliyor. Polise artık 'Yan baktın' diyerek, 48 saat sorgusuz gözaltında tutma yetkisi veriliyor. Peki bunları konuşmayacak mıyız? Savcı kararı olmadan polise göz altı yetkisi vermek ne demek? Var mı böyle bir yetki başka bir ülkede? Bunların dışında bu ülkede her şey konuşturuluyor.