Milliyetçi Hareket Partisi Genel Sekreteri İsmet BÜYÜKATAMAN’ın “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, seçimler üzerinden 32 gün geçmesine rağmen hala hükümeti kurma görevini hiçbir partiye vermemesine” ilişkin basın açıklaması yaptı
İsmet Büyükataman'ın basın açıklaması şöyle:
07 Haziran seçimlerinin üzerinden 32 gün geçmiştir. Ancak buna rağmen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, hâlâ yeni hükümetin kurulması için herhangi bir görevlendirme yapmış değildir.
Cumhuriyet tarihinde eşine rastlanmamış bir durumla karşı karşıyayız.
Yakın geçmişe bir göz atacak olursak; 12 Haziran 2011 Genel Seçimlerinde AKP, TBMM'de tek başına iktidar olacak çoğunluğu sağladı. Dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, seçimden 19 gün sonra hükümeti kurma görevini verdi.
TBMM Başkanlık seçimi ise, hükümet kurma görevlendirmesin
22 Temmuz 2007 Genel Seçimleri sonrası hükümeti kurma görevi dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından, seçimlerden 15 gün sonra, 6 Ağustos 2007'de verildi.
TBMM Başkanlık seçimleri de, yine hükümet kurma görevlendirmesin
03 Kasım 2002 Genel Seçimleri sonrasında hükümeti kurma görevi, dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından, seçimlerden sadece 13 gün sonra, TBMM'de çoğunluğu sağlayan AKP'den Kayseri Milletvekili seçilen Abdullah Gül'e verildi.
TBMM Başkanlık seçimleri ise, hükümet kurma görevinin Gül'e verilmesinden üç gün sonra 19 Kasım 2002'de gerçekleştirildi
19 Nisan 1999 Genel Seçimleri sonucunda, hiçbir parti tek başına hükümet kuracak kadar milletvekili kazanamadı. Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, en çok milletvekiline sahip olan DSP'nin Genel Başkanı Bülent Ecevit'i, seçimden sadece 14 gün sonra, 3 Mayıs 1999 tarihinde hükümeti kurmakla görevlendirildi.
TBMM Başkanlık seçimi ise, genel seçimlerden yaklaşık bir ay sonra, 20 Mayıs 1999'da gerçekleşti.
Hükümet kurma görevinin TBMM Başkanlık seçimi ve TBMM divanının teşekkülü ile hiçbir alakası olmamasına rağmen Kaçak Saray mukimi bunu bahane ederek hâlâ hükümeti kurma görevini vermemiştir.
Bu duruma en fazla tepki göstermesi gereken seçimlerden birinci parti olarak çıkan Adalet ve Kalkınma Partisidir. Ancak bu parti meşru olmayan biçimde iktidarı bir aydır elinde tuttuğu için ses çıkarmamaktadır.
Köleler “Belki ben de firavun olurum.” düşüncesiyle piramidin inşasına gönüllü olarak ve tebessüm ederek katılmışlardı.
Şimdi ise “Arkası Karanlık Parti” firavunlaşmayaca
Diktatörlüğe atılan her adım, “millî irade” yalanıyla maskelenmiştir. Erdoğan, millî irade derken bu iradenin sadece kendi şahsına mündemiç bir şey olduğunu mu sanmaktadır?
Millet kararını her şeyin üzerinde görmek demokrasinin temel ilkelerindendir.
Tek başına iktidarın kaybedilmesiyle birlikte millî irade bir anda önemini ve anlamını kayıp mı etmiştir?
AKP yetkililerine göre; millet eğer AKP'yi seçerse bunun adı millî irade, başka türlü bir seçim olursa ise kaostur.
7 Haziran'da millî irade, AKP'yi tek başına iktidardan alaşağı etmek şeklinde tecelli etmiştir. Bu tablo içinde Cumhurbaşkanı’nı
Başta AKP olmak üzere herkes milletin verdiği mesajı iyi okumalı ve bu iradeye saygı duymalıdır.
Meclis başkanlığı seçimlerinde oyunu bozulan Tayyip Erdoğan, acaba önümüzdeki süreçte hükümeti kurmakla kendisini yetkilendirip hükümet kurma işini de üzerine mi alacaktır?