MHP Grup Başkanvekili Yusuf Halaçoğlu, TBMM'de gazetecilerin, "Demokratikleşme paketiyle terör örgütü mahkumlarının ya da suçlularının da siyasi partilere üye olabileceği ifade ediliyor. Nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine, bunun Başbakan'ın Diyarbakır'da "hayalim" dediği şeyin aslında gerçek olduğunu gösterdiğini ifade etti.
Başbakan'ın bir söylediğinin, diğerini tutmadığını iddia eden Halaçoğlu, şöyle devam etti:
"Yüz kızartıcı suçlardan, terörden, ülkeyi yıkmaya, parçalamaya çalışan insanlardan eğer TBMM'yi dolduracak olursanız, TBMM gibi Türkiye'nin en üst, yasama organı olan bir kurumunun ne idüğü belirsiz birtakım insanlarla dolduğunu gözönüne aldığınızda, bu bütün değerleri yok eden hükümetin böylece TBMM'nin etkinliğini veya değerini sıfıra indirdiği anlamına gelir. Böyle bir şeyin kabul edilmesi mümkün değil. Bunun demokrasiyle falan da alakası yok. Başkalarının hak ve hürriyetlerini kısıtlayan birtakım unsurların ortadan kaldırılması anlamına gelir. O zaman siz demokratikleşme paketi adı altında aslında tam aksine demokrasiyi ayaklar altına alıyorsunuz, yok ediyorsunuz demektir. Siz bütün ülkeyi yıkmaya çalışan, bir sürü insanın 40 bin insanın katline sebep olan kişileri serbest bırakacaksınız, 'siyaset yolu açtım' diyeceksiniz. Bu demokrasi değil. İnsanlığı da, hukuka da, herşeye aykırıdır. Bunun kabul edilmesi mümkün değil."
Halaçoğlu, BDP'li Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerinin şerhiyle, 2014 Bütçe Kanunu Tasarısı'na "Türkiye Kürdistan'ı" ifadesinin girdiğinin belirtilmesi üzerine, "Bunu kabul etmemiz asla kabul edilmez. Biz bu dokümanı geri iade ederiz. Böyle bir tabir Türkiye'de yoktur. Bu anayasaya aykırıdır, suçtur ve bunun hakkında da suç duyurusunda bulunuruz" dedi.
"Genel Kurul'da görüşmeleri nasıl etkileyecek?" sorusuna da Halaçoğlu, "Parti kurulumuzun alacağı karar doğrultusunda bununla ilgili göreceksiniz" yanıtını verdi.
Böyle bir ifadenin Diyarbakır'da Başbakan tarafından da kullanıldığının hatırlatılması üzerine Halaçoğlu, şunları kaydetti:
"Başbakan, 'Atatürk de bunu kullanmıştı' diyor. Osmanlı döneminde Kürdistan diye belirlenen bölüm ki Atatürk'ün Meclis 2. gün konuşmasıdır. Bütün geçmiş dönemdeki olayları da özetleyen bir nutku vardır. Bu nutukta o tarih için Süleymaniye Erbil bölgesinde Kürdistan tabiri kullanılır. Tarihin her döneminde de orada Kürdistan vardır ama Türkiye'de yoktur. Başbakan'ın konuşmasında sanki Atatürk 'Türkiye, Anadolu' için kullandı gibi ifade etmiştir. Ama daha sonra bunun oraya ait olmadığını da kendisi açıklamak zorunda kalmıştır. Türkiye'de Kürdistan tabirinin kullanılması söz konusu değildir. Ne Kürdistan milletvekili vardır, ne başka bir şey vardır. Dolayısıyla oradaki çarpıtmalar, aldatmacalar Türkiye için kullanılamaz ve bunu oldu bittiye getirmeye kimsenin de hakkı yoktur."
-"Türkiye demokrasisi açısından önemli"
HDP Genel Başkanı Sebahat Tuncel de gazetecilerin, Öcalan'a siyaset yolunun açılacağı yönündeki haberleri hatırlatması üzerine, AKP Hükümeti'nin büyük bir başarı olarak sunduğu demokratikleşme paketinin bütününe bakmak gerektiğini, bunun Türkiye'de sorunları çözmeye muktedir bir paket olmadığını savundu.
Paketin başka sorun alanları yarattığını da iddia eden Tuncel, şunları söyledi:
"Siyaset yasaklarının kaldırılması bugün kamuoyunda daha çok Abdullah Öcalan'a siyaset yolunun açılması üzerinden değerlendirildi. Bu aslında Türkiye'nin düşünce mantığıyla alakalı bir durum. Gerçekten Türkiye'de Kürt sorunu çözülecekse, Kürt halkının hak ve özgürlükleri kazanılacaksa, yeni bir anayasayla, yeni yasalarla yeni bir başlangıç yapılacaksa o zaman siyaset yasağı diye bir şey değerlendirilemez. Yani Abdullah Öcalan bundan faydalanıyor, faydalanacak gibi bir yaklaşım kabul edilebilir bir nokta değil. Türkiye'de herkesin siyaset yapma hakkı var, olmalıdır. Bu alanı genişletmek Türkiye demokrasisi açısından önemlidir. Gerçekten Türkiye'de Kürt sorunu çözüldüğünde Öcalan da siyaset yapma hakkını kazanacaktır. Önemli olan şimdi bu kısıtlı durumun ortadan kalkmasıdır. Yoksa mevcut bu koşulda siyaset yapma hakkı bile olsa Kürt sorunu çözülmeden 'işte dağdakiler gelecek siyaset yapacak, Abdullah Öcalan gelip siyaset yapacak' tartışması çok anlamlı bir tartışma değil. Aksine burada şu tartışmayı yürütmek lazım. Evet Türkiye'de, Türkiye'nin temel meselelerinin çözülmesi konusunda daha etkin bir rol almak gerekir diye düşünüyorum. Diğeri Türkiye'de demokratikleşmeyi engelleyen bir nokta."