Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak, bir devlet adaletten ayrılırsa ülke çapında en büyük çete olacağının altını çizerek, bu bağlamda mevcut iktidarın son zamanlardaki mevzuat düzenlemelerini hukuk devleti ve adalet yönünden asla uygun bulmadığını söyledi.
Mustafa Kamalak, Güvenlik Stratejileri Araştırma Merkezi (GÜSAM) tarafından düzenlenen 17-25 Aralık Sempozyumu'nda konuştu. Sempozyuma, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Millet ve Adalet Partisi (MİLAD) Genel Başkanı İdris Naim Şahin ile birlikte ve çok sayıda milletvekili katıldı.
Sempozyumun açılışında konuşan Mustafa Kamalak, ‘’Buradan haykırıyorum, eğer bir devlet adaletten ayrılırsa ülke çapında en büyük çete olur.’’ dedi. Mevcut iktidarın son zamanlardaki mevzuat düzenlemelerini, hukuk devleti bakımından ve adalet yönünden asla ve asla uygun bulmadığına dikkat çeken Kamalak, bir hukukçu olarak bu düzenlemelerde adalet değil bütünü ile kin, nefret ve keyfiliğin hakim olduğunu vurguladı. Kamalak, şunları ifade etti:
"Örnek 1; 21.02.2014 tarihi 6526 sayılı kanunun 9. Maddesi ile 5271 sayılı ceza muhakemesi kanunumuzun 116. Maddesi değiştirilerek, şüpheli veya sanık ile arama yapılabilmesi için somut delillere dayalı kuvvetli şüphenin bulunması şartı getirilmiştir. Aradan henüz 10 ay bile geçmeden 02.12.2014 tarihi ve 6572 sayılı kanunun 40. maddesi ile somut delillere dayalı kuvvetli şüphenin yerine makul şüphe getirilmiştir. Bu durumda herkes makul şüpheli olabilirsiniz ve makul şüphe taşıdığınız münasebeti ile emniyet mensupları tarafından iktidarın emri üzerine sabahın erken saatlerinde ya da gecenin geç saatlerinde evinizden alınabilirsiniz. Nedir o makul şüphe? Örneğin size sorsalar falan kişiyi nasıl bilirsiniz, kötü alışkanlığı var mıdır? İçki içer midir diye. Vallahi meyhaneye girer iken gördüm. Normalde meyhaneye giren bir adamı içki alır diye düşünürsünüz. Peki bu kişi meyhaneye adres sormak için girmiş olamaz mı? Olabilir ama ilk makul şüphe o kişinin oraya alkol almak üzere girdiği kanaatidir, şüphesidir. Zikredilen bu kanun hükümlerinden anlaşılacağı üzere, ceza mevzuatımızdaki bütün hükümler, fiiller savcının yahut hakimin iznine bağlanmış durumdadır avukat bakımından. Bu durum hem savunma hakkının kutsallığı bakımından hem de hukuk devleti yönünden adil yargılama açısından asla kabul edilemez diye düşünüyorum. İnşallah ana muhalefet partimiz herhalde en kısa zamanda bu düzenlemeyi Anayasa Mahkemesi'ne taşır.’’
Mustafa Kamalak, Güvenlik Stratejileri Araştırma Merkezi (GÜSAM) tarafından düzenlenen 17-25 Aralık Sempozyumu'nda konuştu. Sempozyuma, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Millet ve Adalet Partisi (MİLAD) Genel Başkanı İdris Naim Şahin ile birlikte ve çok sayıda milletvekili katıldı.
Sempozyumun açılışında konuşan Mustafa Kamalak, ‘’Buradan haykırıyorum, eğer bir devlet adaletten ayrılırsa ülke çapında en büyük çete olur.’’ dedi. Mevcut iktidarın son zamanlardaki mevzuat düzenlemelerini, hukuk devleti bakımından ve adalet yönünden asla ve asla uygun bulmadığına dikkat çeken Kamalak, bir hukukçu olarak bu düzenlemelerde adalet değil bütünü ile kin, nefret ve keyfiliğin hakim olduğunu vurguladı. Kamalak, şunları ifade etti:
"Örnek 1; 21.02.2014 tarihi 6526 sayılı kanunun 9. Maddesi ile 5271 sayılı ceza muhakemesi kanunumuzun 116. Maddesi değiştirilerek, şüpheli veya sanık ile arama yapılabilmesi için somut delillere dayalı kuvvetli şüphenin bulunması şartı getirilmiştir. Aradan henüz 10 ay bile geçmeden 02.12.2014 tarihi ve 6572 sayılı kanunun 40. maddesi ile somut delillere dayalı kuvvetli şüphenin yerine makul şüphe getirilmiştir. Bu durumda herkes makul şüpheli olabilirsiniz ve makul şüphe taşıdığınız münasebeti ile emniyet mensupları tarafından iktidarın emri üzerine sabahın erken saatlerinde ya da gecenin geç saatlerinde evinizden alınabilirsiniz. Nedir o makul şüphe? Örneğin size sorsalar falan kişiyi nasıl bilirsiniz, kötü alışkanlığı var mıdır? İçki içer midir diye. Vallahi meyhaneye girer iken gördüm. Normalde meyhaneye giren bir adamı içki alır diye düşünürsünüz. Peki bu kişi meyhaneye adres sormak için girmiş olamaz mı? Olabilir ama ilk makul şüphe o kişinin oraya alkol almak üzere girdiği kanaatidir, şüphesidir. Zikredilen bu kanun hükümlerinden anlaşılacağı üzere, ceza mevzuatımızdaki bütün hükümler, fiiller savcının yahut hakimin iznine bağlanmış durumdadır avukat bakımından. Bu durum hem savunma hakkının kutsallığı bakımından hem de hukuk devleti yönünden adil yargılama açısından asla kabul edilemez diye düşünüyorum. İnşallah ana muhalefet partimiz herhalde en kısa zamanda bu düzenlemeyi Anayasa Mahkemesi'ne taşır.’’