Cumhuriyet Halk Partisi lideri Kemal Kılıçdaroğlu partisinin haftalık olağan grup toplantısında konuştu
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında 'güvenlik paketi'ne çok sert eleştiri getirdi.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu: "Direnme hakkı evrensel bir haktır, direnme hakkı, baskıya, zulme karşı direnmektir. İnancımızda da vardır bu, zulme teslim olmak bizim kitabımızda yoktur.Direnme hakkı, adam taksim meydanında ayakta durdu, duran adam. İşte duran adam. Direnme hakkı budur."dedi." .
Kılıçdaroğlu örnekler vererek devam etti;
Sapanla taş attı 4 yıl, silahla adam vurdu bir yıl. Hangi ülkede var ya, söyle görelim bakalım. Halkı kandırıyorlar, söylediklerinin tamamının cezası var. yüzünü kapatan terör örgütü üyesi, terörle mücadele yasasında zaten bunun cezası var. sen ceza verdin de biz engel mi olduk? Terörle mücadele yasasının yedinci maddesi, yüzünü kapatıp eylem yaparsan içeri atarım diyor. Elinde molotoflu zarar verecek… E cezası var. terörle mücadele yasası. Sen molotofla dükkan otobüs yaktı, insanları öldürdü zarar verdi de, biz engel mi olduk sana? Gidip adam gibi yakalarsın yargı kararını verir. Elinde silahla şehir ortasında kimlik kontrolü yapılıyor. Suç mu, suç. Terörle mücadele yasasında var. ceza veriyor musun, hakimin huzuruna götürmüyorsun. Bunların hepsinin cezası var. ama ortada başbakan hükümet yok. Boşluk var. Türkiye iyi yönetilmiyor.
Size bir şey anlatacağım, gerçek bir olaydan söz edeceğim. 11 ekim 2014. Bu hükümet bu ülkeyi nasıl yönetiyor… Bir gümrük ve ticaret müfettişine görev veriyorlar. Git Habur Gümrük Kapısında belli olayları araştır. Bu da gidiyor. Araştırmasını yapıyor, akşam saat 17:00’de bu müdür, müdür yardımcıları toplam 8 kişi yönetici. Habur’dan ayrılıp Silopi’ye geliyorlar. 8 kilometre kala bunların önü kesiliyor. Rapordan aynen okuyorum. “Silopi’ye yaklaşık 8 km olarak mesafede bulunan yerde yüzleri maskeli, elinde molotof olan grup tarafından yolumuz uzun araç diye ifade ettiğimiz, müfettişlerimizin de içinde bulunduğu üç araç 80 civarı TIR, minibüs ve otomobil karayolunda durdurularak geçişe izin verilmedi”
Hayatın bir gerçeği. Peki ne yapılır? Açıyorlar telefonu 156 jandarmaya. Diyorlar ki önümüz kesildi, yüzleri maskeli, ellerinde molotof, taş sapan belki de silah, gelin bizi kurtarın. 156 diyor ki bizim alanımıza girmiyor o. 155’e telefon ediyorlar. Polis İmdat’ı arıyorlar, o da diyor ki bizim de alanımıza girmiyor. Onu 156’ya söyleyin. Kimse gelmiyor.
Onun üzerine rapordan okuyorum “müfettişliğimizce araç içinde bekler vaziyetteyken, Silopi kaymakamı arandı” diyor. Bunlar kimdir diye soruluyor, yine rapordan “Irak’tan geldiğimizi ve otomobildekilerin misafiri olduğumuzu söylüyorlar” devletin müdürüne, müdür yardımcısına bunlar Iraklı diyorlar. Vaziyeti kurtarıyorlar. Bunun üzerine jandarmaya telefon ediliyor, acilen kurtarın diye. Sonunda jandarma geliyor, diyor ki "Jandarma müdahale etmiş ve yaşanan kargaşadan faydalanarak konvoyumuz Habur’a geri dönmüştür" diyor.
Böylece Silopi’ye gidecekken gümrük alanına geri dönüyorlar. Soruyorlar, karakola soruyorlar, yol güvenli mi, açıldı mı? Yol güvenli değil oradakalacaksınız diyorlar. Kaymakam dahil tamamı orada kalıyorlar. Şimdi değerli arkadaşlar bu tablo Türkiye’nin iyi yönetilmediğini gösteriyor. Devletin kaymakamı bir yere gidemiyor, emniyet müdürü sokağa çıkamıyor. Sen bunlarla mücadele ettin de biz kalşkıp engel mi olduk? Elinde silah olan adamı tutukladın da biz engel mi olduk? Sen bunun hesabını verebilir misin Davutoğlu?
"23 Nisan çocuğu" dedik ya, 23 Nisan’da başbakanlık koltuğuna çocuk otursaydı daha dirayetli davranırdı. Oturuyorsun da ne kolun kaldı ne kanadın kaldı senin.
Sözde bu yasayı getiriyorlar kamu düzenini korumak üzere. Yasalar sana yetki vermiş. Senin bakanın kalktı, bunları önleyeceği yerde Rıza Zarraf’ın önüne yattı. Davutoğlu nereye yattı? O da abisinin önüne yattı. Ülkede işsizlik var, tık yok. Yoksulluk var, tık yok. Emekli geçinemiyorum diyor, tık yok. Doğu güneydoğuda elini silahını alan yol kesiyor, tık yok. Açık ve net söylüyorum. Biz kendi ülkemizde birinci sınıf demokrasi istiyoruz. Baskı istemiyoruz, şiddet istemiyoruz. Kendi yaşamımızı sürdürmek istiyoruz. Bizim derdimiz bu. En önemlisi kendi ülkemizde huzur istiyoruz. Bırakmışsın bunların tamamını bir köşeye, biz bu yasayı çıkaracağız. Çıkar bakalım ne olacak…
Başbakanlık koltuğu o kadar boş ki, adam bir şey diyor, ertesi gün yalan olduğu ortaya çıkıyor. Çıktı dedi ki, il ilçe başkanları mal bildiriminde bulunacak. İçimden dedim ki, helal olsun valla. Hemen getirsin, biz de konuştuk kesinlikle destek vereceğiz dedik. arkadan abisi dedi ki, sen ne yapıyorsun ya, il ilçe başkanı bulamazsın, herkes malı götürüyor dedi. Ne oldu? tak geri adım attı. Ben sana diyorum zaten sen başbakan değilsin diye. Kalktı, büyük kentlerde imar rantları varmış, bunları vergileyeceğiz. Arkadaşlara dedim ki hemen destek verelim. İki gün sonra, çıktı dedi seçimlerden sonra bakacağız. Bu kişinin başbakanlık yapma iradesi ve gücü yoktur.
"ÇIRAK BİLE OLAMAZSIN SEN"
Yine ne demişti? Dört bakan Yüce Divan'a gidecek. Çağırmış, siz kendiniz talep edin diye. Ne oldu? Abi müdahale etti dört bakan Yüce Divan'a gitmedi. Siz buna nasıl başbakan diyeceksiniz? Hangi iradeden söz edeceksiniz? Ben senin başbakanlık yapmanı istiyorum, kukla olmanı istemiyorum. Kukla başbakan olmaz diyorum. efendim diyor, bizimle abimin arasını bozmak istiyor Kılıçdaroğlu. Yahu sen kendi görevini yap, o kendi görevini yapsın.
Merkez bankasına müdahale ediyor, sen başbakan değil misin? Diyeceksin ki ondan ben sorumluyum, sen kim oluyorsun? Söylüyor mü, söyleyemiyor. Buna galiba Manisa’daydı, afiş hazırlanmış. Ustanın çırağı diye. Vallahi çırak bile olamazsın sen. O nedenle merkez bankasından sorumlu başbakan yardımcısı etkisiz eleman konusuna düştü. Başbakan da topal ördek.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında 'güvenlik paketi'ne çok sert eleştiri getirdi.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu: "Direnme hakkı evrensel bir haktır, direnme hakkı, baskıya, zulme karşı direnmektir. İnancımızda da vardır bu, zulme teslim olmak bizim kitabımızda yoktur.Direnme hakkı, adam taksim meydanında ayakta durdu, duran adam. İşte duran adam. Direnme hakkı budur."dedi." .
Kılıçdaroğlu örnekler vererek devam etti;
Sapanla taş attı 4 yıl, silahla adam vurdu bir yıl. Hangi ülkede var ya, söyle görelim bakalım. Halkı kandırıyorlar, söylediklerinin tamamının cezası var. yüzünü kapatan terör örgütü üyesi, terörle mücadele yasasında zaten bunun cezası var. sen ceza verdin de biz engel mi olduk? Terörle mücadele yasasının yedinci maddesi, yüzünü kapatıp eylem yaparsan içeri atarım diyor. Elinde molotoflu zarar verecek… E cezası var. terörle mücadele yasası. Sen molotofla dükkan otobüs yaktı, insanları öldürdü zarar verdi de, biz engel mi olduk sana? Gidip adam gibi yakalarsın yargı kararını verir. Elinde silahla şehir ortasında kimlik kontrolü yapılıyor. Suç mu, suç. Terörle mücadele yasasında var. ceza veriyor musun, hakimin huzuruna götürmüyorsun. Bunların hepsinin cezası var. ama ortada başbakan hükümet yok. Boşluk var. Türkiye iyi yönetilmiyor.
Size bir şey anlatacağım, gerçek bir olaydan söz edeceğim. 11 ekim 2014. Bu hükümet bu ülkeyi nasıl yönetiyor… Bir gümrük ve ticaret müfettişine görev veriyorlar. Git Habur Gümrük Kapısında belli olayları araştır. Bu da gidiyor. Araştırmasını yapıyor, akşam saat 17:00’de bu müdür, müdür yardımcıları toplam 8 kişi yönetici. Habur’dan ayrılıp Silopi’ye geliyorlar. 8 kilometre kala bunların önü kesiliyor. Rapordan aynen okuyorum. “Silopi’ye yaklaşık 8 km olarak mesafede bulunan yerde yüzleri maskeli, elinde molotof olan grup tarafından yolumuz uzun araç diye ifade ettiğimiz, müfettişlerimizin de içinde bulunduğu üç araç 80 civarı TIR, minibüs ve otomobil karayolunda durdurularak geçişe izin verilmedi”
Hayatın bir gerçeği. Peki ne yapılır? Açıyorlar telefonu 156 jandarmaya. Diyorlar ki önümüz kesildi, yüzleri maskeli, ellerinde molotof, taş sapan belki de silah, gelin bizi kurtarın. 156 diyor ki bizim alanımıza girmiyor o. 155’e telefon ediyorlar. Polis İmdat’ı arıyorlar, o da diyor ki bizim de alanımıza girmiyor. Onu 156’ya söyleyin. Kimse gelmiyor.
Onun üzerine rapordan okuyorum “müfettişliğimizce araç içinde bekler vaziyetteyken, Silopi kaymakamı arandı” diyor. Bunlar kimdir diye soruluyor, yine rapordan “Irak’tan geldiğimizi ve otomobildekilerin misafiri olduğumuzu söylüyorlar” devletin müdürüne, müdür yardımcısına bunlar Iraklı diyorlar. Vaziyeti kurtarıyorlar. Bunun üzerine jandarmaya telefon ediliyor, acilen kurtarın diye. Sonunda jandarma geliyor, diyor ki "Jandarma müdahale etmiş ve yaşanan kargaşadan faydalanarak konvoyumuz Habur’a geri dönmüştür" diyor.
Böylece Silopi’ye gidecekken gümrük alanına geri dönüyorlar. Soruyorlar, karakola soruyorlar, yol güvenli mi, açıldı mı? Yol güvenli değil oradakalacaksınız diyorlar. Kaymakam dahil tamamı orada kalıyorlar. Şimdi değerli arkadaşlar bu tablo Türkiye’nin iyi yönetilmediğini gösteriyor. Devletin kaymakamı bir yere gidemiyor, emniyet müdürü sokağa çıkamıyor. Sen bunlarla mücadele ettin de biz kalşkıp engel mi olduk? Elinde silah olan adamı tutukladın da biz engel mi olduk? Sen bunun hesabını verebilir misin Davutoğlu?
"23 Nisan çocuğu" dedik ya, 23 Nisan’da başbakanlık koltuğuna çocuk otursaydı daha dirayetli davranırdı. Oturuyorsun da ne kolun kaldı ne kanadın kaldı senin.
Sözde bu yasayı getiriyorlar kamu düzenini korumak üzere. Yasalar sana yetki vermiş. Senin bakanın kalktı, bunları önleyeceği yerde Rıza Zarraf’ın önüne yattı. Davutoğlu nereye yattı? O da abisinin önüne yattı. Ülkede işsizlik var, tık yok. Yoksulluk var, tık yok. Emekli geçinemiyorum diyor, tık yok. Doğu güneydoğuda elini silahını alan yol kesiyor, tık yok. Açık ve net söylüyorum. Biz kendi ülkemizde birinci sınıf demokrasi istiyoruz. Baskı istemiyoruz, şiddet istemiyoruz. Kendi yaşamımızı sürdürmek istiyoruz. Bizim derdimiz bu. En önemlisi kendi ülkemizde huzur istiyoruz. Bırakmışsın bunların tamamını bir köşeye, biz bu yasayı çıkaracağız. Çıkar bakalım ne olacak…
Başbakanlık koltuğu o kadar boş ki, adam bir şey diyor, ertesi gün yalan olduğu ortaya çıkıyor. Çıktı dedi ki, il ilçe başkanları mal bildiriminde bulunacak. İçimden dedim ki, helal olsun valla. Hemen getirsin, biz de konuştuk kesinlikle destek vereceğiz dedik. arkadan abisi dedi ki, sen ne yapıyorsun ya, il ilçe başkanı bulamazsın, herkes malı götürüyor dedi. Ne oldu? tak geri adım attı. Ben sana diyorum zaten sen başbakan değilsin diye. Kalktı, büyük kentlerde imar rantları varmış, bunları vergileyeceğiz. Arkadaşlara dedim ki hemen destek verelim. İki gün sonra, çıktı dedi seçimlerden sonra bakacağız. Bu kişinin başbakanlık yapma iradesi ve gücü yoktur.
"ÇIRAK BİLE OLAMAZSIN SEN"
Yine ne demişti? Dört bakan Yüce Divan'a gidecek. Çağırmış, siz kendiniz talep edin diye. Ne oldu? Abi müdahale etti dört bakan Yüce Divan'a gitmedi. Siz buna nasıl başbakan diyeceksiniz? Hangi iradeden söz edeceksiniz? Ben senin başbakanlık yapmanı istiyorum, kukla olmanı istemiyorum. Kukla başbakan olmaz diyorum. efendim diyor, bizimle abimin arasını bozmak istiyor Kılıçdaroğlu. Yahu sen kendi görevini yap, o kendi görevini yapsın.
Merkez bankasına müdahale ediyor, sen başbakan değil misin? Diyeceksin ki ondan ben sorumluyum, sen kim oluyorsun? Söylüyor mü, söyleyemiyor. Buna galiba Manisa’daydı, afiş hazırlanmış. Ustanın çırağı diye. Vallahi çırak bile olamazsın sen. O nedenle merkez bankasından sorumlu başbakan yardımcısı etkisiz eleman konusuna düştü. Başbakan da topal ördek.