Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. E. Semih YALÇIN, İnternethaber Köşe Yazarı Süleyman ÖZIŞIK’ın yazısına cevap vererek sert dille eleştirdi.
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Prof. Dr. E. Semih YALÇIN'ın Özışık'a mektubu şöyle:
Sayın Süleyman Özışık,
Uçuk kaçık ve dengesiz yazılarınızı bir süreden beri hayret ve acımayla takip ediyoruz.
Her şeye maydanoz olmakla yetinmiyor; bütün kesimlere, hatta siyasi partilere ayar veriyor, tehditler savuruyorsunuz.
Bu arada MHP’ye de saldırıyor, iftiralarla partimizi karalıyorsunuz.
Demokrasiyi, barışı, insan haklarını savunacağınıza, Erdoğan despotizminin yamaklığını yapıyorsunuz.
Sağduyudan, idrak ve izandan mahrum bir bakış açısıyla kaleme aldığınız yazılar, müfrit derecede Erdoğan hayranlığı ve bağlılığı kokuyor.
Üslubunuzdan, Erdoğan’ın iş başından gitmesi korkusuyla halüsinasyonlar gördüğünüz anlaşılıyor.
Bu halüsinasyonlardan biri de TBMM’de yeni bakanların yemin etmesi meselesinde MHP’nin HDP’yle koalisyon kurduğu yolundaki şaşkın iddianız.
Bir kere Mecliste meydana gelen olay spontaneydi ve Genel Kurulun çalışması sırasında kendiliğinden gelişti. Yeni bakanların yemin edip etmemesiyle ilgili MHP ve CHP’nin takındığı tutuma, HDP de iştirak etti.
Ne yani MHP bu yüzden hemen tavır mı değiştirmeliydi?
MHP, planlı ve hesaplı olarak TBMM’de HDP ile herhangi bir ortak tavır içine girmedi ve girmez.
Ayrıca bozuk saat bile günde bir defa doğru vakti gösterir.
HDP de TBMM’de alınacak doğru kararlara bazen evet oyu verebilir. HDP’liler doğru yönde oy kullandığında MHP’liler yanlışa mı evet diyecek?
İki gün önce Mecliste yaşananları MHP-HDP koalisyonu olarak göstermek, sizin kasıtlı yaptığınız bir saptırma.
Bundan sonra da Meclis çatısı altında benzeri gelişmeler meydana gelebilir. Genel Kurul veya komisyonların faaliyetleri sırasında da gündeme paralel olarak zaman zaman siyasi partilerin aynı yönde oy kullanması veya tavır alması söz konusu olabilir.
Bu durum, MHP’nin HDP ile ortak hareket ettiğini göstermez.
Meseleyi MHP için bir intihar vakası gibi yorumlayıp aklınız sıra partimizi kamu vicdanında mahkûm etmeye çalışıyorsunuz.
Ama avucunuzu yalarsınız.
Unutmayın.
TBMM millî iradenin tecelligâhıdır. Hiçbir siyasi partinin millî iradeye saygısızlık etme hakkı yoktur.
Aksi takdirde TBMM tıkanır ve çalışmaz hâle gelir.
MHP, yılardır Türkiye’nin sorunlarının çözümü için en doğru adresin TBMM olduğunu savunmuştur.
Ortada bu gerçek varken MHP’yi suçlu çıkarma gayretiniz, tekeden süt sağmaya çalışmaktan farksız.
Bu kafayla yakında siz ve sizin gibi romantik Erdoğan âşıkları, MHP’nin HDP ile Meclis çatısı altında bir arada bulunmasına bile karşı çıkarsınız.
Çünkü siz Meclisi değil, Kaçak Sarayı yeğliyorsunuz.
Halkın iradesini değil Erdoğan’ın kişisel heva ve heveslerine önem veriyorsunuz.
Ama boşuna çırpınıyorsunuz.
Millet, sizin gibi Erdoğan perestlere rağmen MHP’ye teveccüh gösterir.
O çok güvendiğiniz Erdoğan’ın düşüş süreci başladı.
Müfrit derecedeki yandaşlığınızla, hastalık ölçüsündeki bağnazlığınızla; iftira, yalan, dolan, hile ve saptırmayla Erdoğan’ın tükenmekte olan siyasi ömrüne ömür katamazsınız.
Millet; kendi oylarıyla cumhurbaşkanlığına getirdiği ve tarafsız davranmasını beklediği Erdoğan’ın, sadece AKP’den yana tavır alarak Anayasa ve yasaları çiğnediğini; yetkilerini, ne pahasına olursa olsun iktidarda tutunmak için kullandığını gördü. Bu yüzden artık Erdoğan’dan desteğini çekti.
Bunun ilk ciddi emareleri 7 Haziran’da görülmesine rağmen Tayyip Erdoğan ihtiraslarına gem vuramadı. 1 Kasım’da ikinci bir hezimet yaşamayı göze aldı.
Hakikat budur.
Siz iyisi mi hesaplarınızı Erdoğan sonrasına göre yapın da fazla kanatlanıp uçmaya kalkmayın.
Erdoğan’ın tükenmekte olan gücüne, dinmekte olan rüzgârına güvenerek çırptığınız o güdük kanatlarınızla fazla yükselip süzülemezsiniz. Yüksekten düşüp başınıza iş açarsınız sonra.
Hatta bu sizin için intihar olur!
Süleyman Efendi,
Bu arada bugünkü yazınızda, Tayyip Erdoğan’ı devlet yerine koyarak bazı gazeteleri hedef gösteriyorsunuz.
Mesleğinizin tarafsızlığını ve ahlaki ilkelerini gözetmeyerek, halkın bütününe karşı taşıdığınız sorumlulukları göz ardı ederek; dürüstlük, hakkaniyet ve gerçeklere riayet gibi kuralara uymayarak İnternethaber’i, sosyal medyayı sanal bir çöplüğe dönüştüren ak-trollerin yuvası ve AKP’nin sanal ortamdaki ileri karakolu hâline getirdiğinizi esefle görüyoruz.
Medyaya uygulanan sansürü ve baskıları eleştireceğinize, Erdoğan ve avenesinin tetikçiliğine soyunup basına uygulanan kıyımı destekliyorsunuz.
Kendi meslektaşlarınızı ve bazı basın kuruluşlarını gammazlıyorsunuz.
Onları, askerimize ve polisimize yönelik PKK saldırılarının teşvikçi ve tahrikçisi olmakla suçluyorsunuz.
Eğer bazı mevkute ve televizyonların gazetecilik ve yayın anlayışını onaylamıyorsanız onları eleştirir, gerekeni sayar dökersiniz.
Ayrıca söz konusu gazete ve televizyonlar veya çalışanları eğer suç işliyorlarsa onlar hakkında muamelede bulunacak merci devlet değil, bağımsız olması gereken yargıdır.
MHP olarak, bu çirkin ve iğrenç girişiminizi şiddetle kınıyoruz.
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Prof. Dr. E. Semih YALÇIN'ın Özışık'a mektubu şöyle:
Sayın Süleyman Özışık,
Uçuk kaçık ve dengesiz yazılarınızı bir süreden beri hayret ve acımayla takip ediyoruz.
Her şeye maydanoz olmakla yetinmiyor; bütün kesimlere, hatta siyasi partilere ayar veriyor, tehditler savuruyorsunuz.
Bu arada MHP’ye de saldırıyor, iftiralarla partimizi karalıyorsunuz.
Demokrasiyi, barışı, insan haklarını savunacağınıza, Erdoğan despotizminin yamaklığını yapıyorsunuz.
Sağduyudan, idrak ve izandan mahrum bir bakış açısıyla kaleme aldığınız yazılar, müfrit derecede Erdoğan hayranlığı ve bağlılığı kokuyor.
Üslubunuzdan, Erdoğan’ın iş başından gitmesi korkusuyla halüsinasyonlar gördüğünüz anlaşılıyor.
Bu halüsinasyonlardan biri de TBMM’de yeni bakanların yemin etmesi meselesinde MHP’nin HDP’yle koalisyon kurduğu yolundaki şaşkın iddianız.
Bir kere Mecliste meydana gelen olay spontaneydi ve Genel Kurulun çalışması sırasında kendiliğinden gelişti. Yeni bakanların yemin edip etmemesiyle ilgili MHP ve CHP’nin takındığı tutuma, HDP de iştirak etti.
Ne yani MHP bu yüzden hemen tavır mı değiştirmeliydi?
MHP, planlı ve hesaplı olarak TBMM’de HDP ile herhangi bir ortak tavır içine girmedi ve girmez.
Ayrıca bozuk saat bile günde bir defa doğru vakti gösterir.
HDP de TBMM’de alınacak doğru kararlara bazen evet oyu verebilir. HDP’liler doğru yönde oy kullandığında MHP’liler yanlışa mı evet diyecek?
İki gün önce Mecliste yaşananları MHP-HDP koalisyonu olarak göstermek, sizin kasıtlı yaptığınız bir saptırma.
Bundan sonra da Meclis çatısı altında benzeri gelişmeler meydana gelebilir. Genel Kurul veya komisyonların faaliyetleri sırasında da gündeme paralel olarak zaman zaman siyasi partilerin aynı yönde oy kullanması veya tavır alması söz konusu olabilir.
Bu durum, MHP’nin HDP ile ortak hareket ettiğini göstermez.
Meseleyi MHP için bir intihar vakası gibi yorumlayıp aklınız sıra partimizi kamu vicdanında mahkûm etmeye çalışıyorsunuz.
Ama avucunuzu yalarsınız.
Unutmayın.
TBMM millî iradenin tecelligâhıdır. Hiçbir siyasi partinin millî iradeye saygısızlık etme hakkı yoktur.
Aksi takdirde TBMM tıkanır ve çalışmaz hâle gelir.
MHP, yılardır Türkiye’nin sorunlarının çözümü için en doğru adresin TBMM olduğunu savunmuştur.
Ortada bu gerçek varken MHP’yi suçlu çıkarma gayretiniz, tekeden süt sağmaya çalışmaktan farksız.
Bu kafayla yakında siz ve sizin gibi romantik Erdoğan âşıkları, MHP’nin HDP ile Meclis çatısı altında bir arada bulunmasına bile karşı çıkarsınız.
Çünkü siz Meclisi değil, Kaçak Sarayı yeğliyorsunuz.
Halkın iradesini değil Erdoğan’ın kişisel heva ve heveslerine önem veriyorsunuz.
Ama boşuna çırpınıyorsunuz.
Millet, sizin gibi Erdoğan perestlere rağmen MHP’ye teveccüh gösterir.
O çok güvendiğiniz Erdoğan’ın düşüş süreci başladı.
Müfrit derecedeki yandaşlığınızla, hastalık ölçüsündeki bağnazlığınızla; iftira, yalan, dolan, hile ve saptırmayla Erdoğan’ın tükenmekte olan siyasi ömrüne ömür katamazsınız.
Millet; kendi oylarıyla cumhurbaşkanlığına getirdiği ve tarafsız davranmasını beklediği Erdoğan’ın, sadece AKP’den yana tavır alarak Anayasa ve yasaları çiğnediğini; yetkilerini, ne pahasına olursa olsun iktidarda tutunmak için kullandığını gördü. Bu yüzden artık Erdoğan’dan desteğini çekti.
Bunun ilk ciddi emareleri 7 Haziran’da görülmesine rağmen Tayyip Erdoğan ihtiraslarına gem vuramadı. 1 Kasım’da ikinci bir hezimet yaşamayı göze aldı.
Hakikat budur.
Siz iyisi mi hesaplarınızı Erdoğan sonrasına göre yapın da fazla kanatlanıp uçmaya kalkmayın.
Erdoğan’ın tükenmekte olan gücüne, dinmekte olan rüzgârına güvenerek çırptığınız o güdük kanatlarınızla fazla yükselip süzülemezsiniz. Yüksekten düşüp başınıza iş açarsınız sonra.
Hatta bu sizin için intihar olur!
Süleyman Efendi,
Bu arada bugünkü yazınızda, Tayyip Erdoğan’ı devlet yerine koyarak bazı gazeteleri hedef gösteriyorsunuz.
Mesleğinizin tarafsızlığını ve ahlaki ilkelerini gözetmeyerek, halkın bütününe karşı taşıdığınız sorumlulukları göz ardı ederek; dürüstlük, hakkaniyet ve gerçeklere riayet gibi kuralara uymayarak İnternethaber’i, sosyal medyayı sanal bir çöplüğe dönüştüren ak-trollerin yuvası ve AKP’nin sanal ortamdaki ileri karakolu hâline getirdiğinizi esefle görüyoruz.
Medyaya uygulanan sansürü ve baskıları eleştireceğinize, Erdoğan ve avenesinin tetikçiliğine soyunup basına uygulanan kıyımı destekliyorsunuz.
Kendi meslektaşlarınızı ve bazı basın kuruluşlarını gammazlıyorsunuz.
Onları, askerimize ve polisimize yönelik PKK saldırılarının teşvikçi ve tahrikçisi olmakla suçluyorsunuz.
Eğer bazı mevkute ve televizyonların gazetecilik ve yayın anlayışını onaylamıyorsanız onları eleştirir, gerekeni sayar dökersiniz.
Ayrıca söz konusu gazete ve televizyonlar veya çalışanları eğer suç işliyorlarsa onlar hakkında muamelede bulunacak merci devlet değil, bağımsız olması gereken yargıdır.
MHP olarak, bu çirkin ve iğrenç girişiminizi şiddetle kınıyoruz.