Cehaletin sürüleşmenin en önemli nedenlerinden biri olduğunu belirten Sönmez; okumayan, araştırmayan, tecessüsünü kaybetmiş bir toplumun kendini yönetemeyeceğini savunarak: 'Oradan oraya sürüklenirken bile nereye götürüldüğünü göremez. Kendi aklına güvenini kaybettiği için başkalarının aklıyla hareket etmeyi tabiat haline getirir. Şuursuz bir papağan gibi kendine empoze edilenleri tekrar edip durur.' diye elirtti.
Sürüleşmenin en belirgin özelliklerinden birinin hiç özeleştiri yapmamak olduğunu ifade eden Sönmez; 'Ben bilmem merkez bilir, şartlanması bu psikolojinin bir neticesidir. İnsan düşünen bir varlıktır, Kuran bir çok ayetinde bizi düşünmeye, akletmeye çağırır. Düşünen, akleden ergeç yolunu bulur. Düşünen adamı pembe yalanların arkasına takarak kullanmak zordur. Çünkü düşünmek sorgulamaktır. Erich From,kayıtsız şartsız teslim olanları, kralın kendisinden daha çok kralcı olanları kesin inançlılar olarak nitelemiştir. Dünya değişir, böylelerinin zihin dünyası değişmez,bir ömür aynı türküyü söyleyip dururlar. Bütün dünyaları nakarattır.'dedi.
Türkiye'nin büyük bir gürültü ile sistem değiştirdiğine dikkat çeken Sönme Parlamenter sistemden Başkanlık sistemine, çok partili rejimden iki partili rejime, üniter devletten sistem değişiminin zorunlu bir sonucu olan eyalet sistemine doğru gittiğini. Bu sistemde iki büyük partinin dışındaki partilere yer olmadığını iddia etti.
İrfan Sönmez yazısına şöyle devam etti:
Sistemin mütemmim cüz’ü olan dar bölgeli seçim sistemi her seçim bölgesinde sadece birinci olan partiyi meclise taşıyacak. 550 seçim bölgesinde kaç birincilik alırsanız mecliste o kadar temsilciniz olacak. Bunun anlamı bundan sonra mecliste AKP,CHP ve Güneydoğu’da alacağı birinciliklerle HDP’nin olacağıdır. Yani başkanlık sistemi ile başta MHP olmak üzere diğer partilerin defin hazırlıkları yapılıyor.
Şimdi bu gidişe karşı bir hamle ile nasıl dur diyebilmenin hesapları yapılacağına küçük bir grup Lider goygoyculuğu yapıyor. Sürü psikolojisi dediğim budur. Neymiş efendim Lideri yedirmezlermiş… Yedirseniz nolur, yedirmeseniz nolur? Şartlar sadece Liderinizi değil, partinizi, uğruna yüzlerce şehit verilen davanızı da tasfiyeye doğru gidiyor. Ve siz asıl sorunla uğraşacağınıza liderim, liderim diyerek bu gidişatı daha da kolaylaştırdığınızın farkında değilsiniz.
Derdim hasta yatağında kimseyi rencide etmek değil, böyle bir teşebbüs ahlaka da adaba da sığmaz.Derdim, büyük büyük hareketleri çürüten,inkıraza sürükleyen bu sürü psikolojisidir.Türkiye bu noktaya bu kafa ile geldi. İslam’da da Türk kültüründe de böyle marazi bir teslimiyet biçimi yoktur. Daha sonra müstakil bir yazıda yazacağım İmamı Maturidi hazretleri, bırakınız parti liderlerini ”Allah’a,Resulü’ne ve Ulul emre itaat edin”, ayetindeki ulul Emr’i seriyye komutanları ve fakihler olarak dar anlamda yorumlamıştır.(Sönmez Kutlu,Maturidilik,s,36)
Şimdi MHP’nin önünde önemli bir fırsat çıkmıştır. Değişen şartlara karşı gardını almadığı takdirde tereddi kaçınılmazdır. Üç değerli başkan adayı çıkmıştır. Demokrasi diyorsak herkes buna uymak zorundadır. Doğru liderlik yaptığına inanan tabanın karşısına çıkar herkes gibi yarışarak sandıkta rüştünü ispat eder. Önemli olan kimin lider olacağı değildir,kime saplanıp kalmak esas meseleyi unutmaktır. Önemli olan, kimin bayrağı daha ileri götüreceği, kimin bu yok oluş koşusuna dur diyeceği, kimin BOP’un tekerine çomak sokacağıdır.Kurultay ihtimalinin yarattığı heyecan ve ilk defa MHP’ye kendi seçmeni dışındaki kesimlerin gösterdiği ilgi bu potansiyeli adayların harekete geçirebileceğini gösteriyor. Gelin bu iktidar sıçramasını kendi ellerinizle boğmayın…
Bir adama bir dava feda edilmez, anlayın artık…