Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı Emin Haluk Ayhan TBMM'de yaptığı konuşmada hükümete yüklendi.
TÜRKİYE CİNNET TÜNELİNDEN GEÇMEKTEDİR
Ayhan:"Bugün ülke yönetimi boşluktadır. Türkiye cinnet tünelinden geçmektedir. Rantiye ve baskıcı rejimlerde yolsuzluğun, hukuksuzluğun üstünü örtmek için tarih boyunca başvurulan yöntem Cadı avıdır. Türkiye, maalesef bir süredir bu talihsiz süreçten geçmektedir' diyerek söylerine devam etti.
Yüce Türk Milleti, iktidar tarafından mezhep ve etnik temelde ayrımcılığa tabi tutulmaya çalışılmaktadır. Vatandaşlarımız alevi, sünni, zaza diye etiketlenerek bunun üzerinden hayasızca siyasi rant ve iktidar devşirilmeye çabalanmaktadır.
AKP’nin İç ve dış siyaseti çökmüştür. AKP dış politikada tutarlılık ve öngörülebilirlik açısından hızla irtifa kaybetmektedir. Bu politikanın riskleri ve maliyetleri ülkeye zarar vermeye başlamıştır. Bu durum ülkeyi dış politikada hızla kargaşaya sürüklemektedir.
Dış politikada kayıpların ekonomimize ağır faturası açıkça ortaya çıkmaya başlamıştır.
AKP nin övündüğü ABD ile ilişkiler, bozulmaya devam ediyor. Başbakanın ABD ile temas düzeyi başkan Obama’dan bürokrasideki sözcüler düzeyine inmiştir.
Türkiye Dostu, parlamenterler, senatörler bile Erdoğan’a Ayar verme yarışına girmiştir.
Avrupa kurumları (AGİT) Erdoğan’ın seçim kampanyasındaki adaletsiz uygulamaları devletin ve hükümetin imkan ve icraatlarını kullanmasını en ağır şekilde eleştirmekte ve seçim gözlemci göndermeyi teklif etmektedir.
Kısacası Erdoğan irtifa kaybetmekte, hızla müttefiklerinin gözünden düşmektedir. Cumhurbaşkanı seçilmesi durumunda Türkiye’nin dış alemdeki itibarı ve Dış ilişkileri bakımından önemli krizlerin yaşanacağı şimdiden aşikardır.
Bölgede hiçbir etkinliği kalmayan hiçbir inisiyatif kullanmasına izin verilmeyen, taşeronlara boyun eğen BOP Eşbaşkanı ve AKP’nin Genel Başkanının aciz dış politikası, Gazze’de ateşkes ve barış sağlanmasını Mısır’a, Kuzey Irak’taki gelişmeleri ve IŞID’i PYD’ye ve Barzani’ye ihale etmiştir. AKP iki dostu PKK ve İŞİD arasında kalmıştır.
Türkmen kardeşlerimizin acılarına gözlerini kapatan AKP’nin Cumhurbaşkanı adayı, Kuzey Irak ve Kerkük’ü, Telaferi Barzaniye PYD’ye terk etmiştir.
Bugün ise Sincar bölgesinde yaşananları PKK’ya havale ediyor. Kandil Sincar’a müdahaleden bahsediyor. Başbakan IŞID’e karşı kılını bile kıpırdatamıyor.
Maalesef Kandil bölgedeki yerel unsurlar üzerinde hakimiyet kurmaktadır. Kara Kuvvetlerimiz devre dışıdır. Bu da PKK ve Kandilin sadece siyasi hakları değil bölgeyi ekonomi dahil olmak üzere her yönü ile yönetme arzusu içinde olduğunu gösteriyor.
O zaman soruyoruz. Kandil Halk Bankasına Yatan Petrol paralarında hisse sahibi midir? Hükümet bunu bir an önce açıkamalıdır.
Barzaniye ilave olarak iktidara yakın networkler var mıdır? Ankara ile PKK’nın ticari anlamda da amaç birliği var mıdır?
MİT –AKP Öcalan sürecinin AKP’den daha çok PKK sağduyusuna bırakıldığı içerik olarak kamuoyuna yansımaya başlamıştır. Bu durum Türk milleti için züldür. İmralı canisinin hükümete verdiği süre haftalık olmaya başlamıştır.
Milletimiz AKP’nin iflas eden Dış politikasının ekonomimize çıkardığı ağır fatura giderek belirginleşmeye başlamıştır. Dış Politikayı IŞID’e esir eden AKP ekonomiyi dış politikaya teslim etmiştir.
Türkiye ekonomisi felakete doğru sürüklenmektedir
AKP Hükümeti ve Cumhurbaşkanı adayı kulağının üstüne yatmakta, olan biteni hafife almaya çalışarak, ekonominin gerçekleri ile alakası olmayan kargaları bile güldüren “popülist faiz indirimi” söylemleri ile, siyasi ikbalini koruma gayreti içindedir .
Maalesef Türkiye ekonomisi Bölge ülkeleri ile yaşanan sorunlar, ABD ekonomisi ve dünya konjonktüründe değişen parametreler, İç talep, ihracat ve üretimdeki olumsuz gelişmeler, yükselen enflasyon ve işsizliğin pençesine düşürülmüştür.
Ülke ekonomisi Özellikle sonbahar aylarında daha da derinleşmesi beklenen bir krizin eşiğindedir.
Ülke adım adım ekonomik felakete sürüklenmekte AKP’nin halkın gözünü boyamaya dönük birkaç projeden başka söyleyecek sözü bulunmamaktadır.
Değerli başın mensupları
Ekonomide yangın sürüyor.. Son açıklanan Enflasyon ve Dış ticaret verileri ülkenin nasıl bir krize doğru sürüklendiğini ortaya koyuyor.Ekonomi yönetimi klavuzluğunu kaybetmiştir. Erdoğan’ın peşinden adeta sürüklenmektedir
Temmuz ayında enflasyon %9,32’ye yükseldi çift haneye dayandı. Bono faizi son ikibuçuk ayın zirvesine çıktı. Çekirdek enflasyondaki artış %9,75. Üretici fiyatlarındaki yükseliş tüketici fiyatlarındaki yükselişin devam edeceğini gösteriyor.
Türkiye, Dünya enflasyon liginde geçen hafta iflasını açıklayan Arjantin’in ardından Enflasyon oranı en yüksek dördüncü ülke konumuna yükseldi.
Maalesef, Ne Erdoğan, Ne de Ekonomiden sorumlu Bakanı bu gerçeklerden bahsetmiyor. Üstelik bu yıl enflasyon farkı da ödenmeyen işçi ve memurlar bu yüksek enflasyon altında ezdiriliyor. Enflasyon farkı alamayan memurun bu günkü kaybı maaş seviyesine göre 75 ila 258 TL.
Ne diyordu Sn. Ekonomi Bakanı, Temmuz’da enflasyon da düşüşe geçecek faizleri indirin diyordu. MB’de haziran ayından itibaren enflasyonun düşüşe geçeceği beklentisi ile faiz indirimine başlamıştı. Ama biz buradan uyarmıştık. Enflasyon hedefinin gerçekçi olmadığını, yüksek faizi yapısal nedenlerden AKP hükümetine duyulan güvensizlikten kaynaklandığını belirtmiştik.
Türkiye’de yükselen enflasyon ve faizler ekonomide geçici değil kalıcıdır. AKP döneminde çözülemeyen yapısal sorunların eseridir. Enflasyon yükselirken, cari açık hedeflenen seviyelere düşürülememiştir
ABD ekonomisindeki gelişmeler çok kısa süre içinde Türkiye’ye ve gelişmekte olan ülkelere fon akışının önemli ölçüde daraltacağı beklenmektedir. Bu koşullar altında sırf Erdoğan daha fazla oy alsın diye, bugünü kurtarmak için faizleri indirmek ekonomi yönetimi ve MB’nin Piyasadaki etkisini ve bir ciddiyetini sıfırlar
Yüksek faizin müsebbibi bizatihi AKP hükümeti ve onun 12 yıldır uyguladığı politikalardır.
Değerli basın mensupları;
Temmuz ayında ihracat durdu. Bölgemizdeki ülkelere yapılan ihracatta yarı yarıya düşüşler var. İhracat Irak’a %46, Mısır’a %16 Rusya’ya %12 geriledi. Ortadoğu ülkelerine ihracat %18 azaldı. Afrika ülkelerine %10 gerileme yaşandı.
İhracatımızın yarısı bölgesel gelişmelerin tehdidi altında bulunmaktadır. AKP dış politikasının ekonomiye ağır faturasını hep birlikte ödemeye başladık.
Maalesef önümüzdeki dönemde bu durumun, iç talepteki daralma ve sanayi üretimindeki gerileme ile birleşince daha da vahim bir hal alacağı ve sonbaharda ülkeyi bir ekonomik krize sürüklemesinden endişe ediyoruz.
Değerli basın mensupları;
İç Tasarruflar yerlerde sürünmektedir. Tüketici güveni geriliyor, halkın ne tüketim ne de tasarruf yapacak takati kalmadı. İmalat sanayi üçüncü çeyreğin başında da gerilemeye devam ediyor. Sanayi üretiminde Son beş yılın en düşük endeks rakamları görülüyor.
Kamu gelirleri dolaylı vergilere dayanmaktadır. Haziran ayı vergi gelirlerinde özellikle ÖTV, dahilde alınan KDV, ithalde alınana KDV’de gözlenen çarpıcı düşüşler ekonomideki yavaşlamanın açık işaretidir. İşsizlik halen AKP’nin iktidarı aldığı 12 yıl önceki düzeydedir.
Özel kesimin ve halkın borçları her geçen gün artmaktadır. Ülkenin ilk beşyüz firmasının borç sarmalında, borçları karlarından daha hızı artıyor, İkinci 500 büyük firmanın ise borçlu ve sağlıksız. Şirket karları 11 milyar Lira azalmış.
Küçük ve orta ölçekli şirketler, 2013’de elde ettikleri 5,4milyar TL’lik faaliyet karlarının yarısı finansman gideri olarak kaybediliyor. Borçların öz kaynağa oranı son on yılın zirvesine yükselmiş toplam karları %30 düşmüş. Zarar eden şirketler artmış durumda.
Tüm bu gelişmeler AKP’nin Cumhurbaşkanı adayının vizyon belgesindeki yalanları ortaya koyuyor. AKP döneminde bir arşiv tutulsa dünyanın en büyük yalan arşivi olurdu.
Değerli basın mensupları
Türk milletini olduğu gibi Türkiye’nin Kurumlarında da kutuplaşmayı, çatışmayı körükleyen AKP iktidarı Vatandaşın Adalete güvenini de geri getirilmez biçimde sarsmıştır.
HSYK Başkan vekili açıklama yaptı “Yargı, karşıtlarını sindirmek veya ortadan kaldırmak için silah olarak kullanılamayacağ
Hukukun yok sayıldığı, AKP Cumhurbaşkanı adayının ihtiyaçlarına göre hukukun düzenlendiği, hukuk ve emniyette atamaların buna göre dizayn edildiği, mevcut yapıya AKP tarafından baskı ve tehdit uygulandığı, iktidarın bu yolla egemenlik alanına baskı ile zorlayarak genişletmeye çalıştığı bir ortamdayız.
Yandaş aydın, yandaş medya, yandaş hukuk, yandaş işadamı desteğiyle, iftira atmaktan da geri durmuyorlar.
AKP’nin Cumhurbaşkanı adayı meydanlarda ne söylediğini bilmez hale gelmiştir. Her fırsatta gerçek dışı beyanlarla, Milliyetçi Hareket Partisi ve onun seçmenine kumpas kurmaya çalışmaktadır. Milliyetçi hareketi sol örgütlerin arkasından, bazen de paralelcilerin arkasından gitmekle itham etmesi Erdoğan’ın panik ve öfke halinin akıl sağlına verdiği zararın önemli bir göstergesidir.