Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı Şefkat Çetin son günlerde yaşanan sözde çekilme sürecinin durduğu iddialarıyla ilgili basın açıklaması yaptı. Çetin yaptığı açıklamada açılım sürecinin 30 bin insanımızın katili olan pkk'yı güçlendirdiğini söyledi.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Şefkat Çetin'in açıklamaları şöyle:
AÇILIM İFLAS ETMİŞTİR
Kanlı terör örgütünün çekilmeyi durdurduk açıklaması, AKP hükümetinin yıllardır üzerine inşa ettiği açılım politikalarının çöktüğünün ispatıdır. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Kandil-parti-İmralı şeytan üçgeniyle ittifak siyaseti, yapılan bütün hesapların aksine seçimlere kadar dayanamamış ve iflas etmiştir.
Kanlı terör örgütünün çekilmeyi durdurduk açıklaması, AKP hükümetinin yıllardır üzerine inşa ettiği açılım politikalarının çöktüğünün ispatıdır. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Kandil-parti-İmralı şeytan üçgeniyle ittifak siyaseti, yapılan bütün hesapların aksine seçimlere kadar dayanamamış ve iflas etmiştir.
Açılım süreci adıyla AKP hükümetinin yürüttüğü gayrı milli politikalar, otuzbin insanımızın katili bölücü örgütün daha fazla güç kazanmasına sebep olmuştur. Hükümetin yaptığı anlaşmayla Türkiye dışına çekilme iddiası, sadece sözde kalmış ve istihbarat kaynaklarının açıklamalarıyla da bu durum teyit edilmiştir.
KANLI TERÖR ÖRGÜTÜ MUHATAP ALINDI
Terör örgütü AKP hükümetinin gaflet ve dalaleti sayesinde dağdaki mevzilerini ve silahlı terörist sayısını artırmakla kalmamıştır. Aynı zamanda Türkiye’nin yolgeçen hanına dönen sınırlarından sokulan silahlar ülkemizde ciddi bir güvenlik zafiyeti yaşanması endişesi doğurmaktadır.
Terör örgütü AKP hükümetinin gaflet ve dalaleti sayesinde dağdaki mevzilerini ve silahlı terörist sayısını artırmakla kalmamıştır. Aynı zamanda Türkiye’nin yolgeçen hanına dönen sınırlarından sokulan silahlar ülkemizde ciddi bir güvenlik zafiyeti yaşanması endişesi doğurmaktadır.
Dünyada örneği görülmeyecek şekilde kanlı terör örgütünün muhatap alınmasıyla, örgütün psikolojik bir üstünlüğe kavuştuğu ve bunun vatandaşlarımız üzerinde, devletimiz ve milletimizin doğrudan varlığını ilgilendiren güvensizliğe dayalı olumsuzluklar doğurduğu açıktır.
Bizzat hükümet eliyle, Türkiye’nin bir bölgesi terör örgütüne temsil edilmiş, bölgedeki vatandaşlarımızın devletle olan bağı asgariye indirilmiştir. Koskoca Türk Devletine dağdaki eşkıya tarafından diz çöktürüldüğü, teslim alındığı algısı gerek vatandaşlar ve gerekse uluslararası kamuoyu nezdinden oluşturulmaya çalışılmıştır.
Analar ağlamasın söylemiyle teröristle pazarlık masasına oturan Başbakan ve ekibinin, bu süreçte pazarlık masasında neleri gözden çıkardığı ise bugüne kadar bilinmezliğini korumaktadır.
AKP hükümetinin kendi siyasi ikbal hesaplarıyla önümüzdeki yıl yapılacak seçimlere kadar silahların susmasını amaçladığı anlaşılmaktadır. Terör örgütünden yapılan açıklamalar, AKP hükümetinin seçim hesaplarıyla daha önce de defalarca benzer girişimlerde bulunduğunu göstermektedir.
Ortadaki gerçek, örgütün tasfiyesine yönelik herhangi bir adımın atılmadığı, ancak verilen tavizler neticesinde geçici olarak susturulduklarını göstermektedir. Açılım sürecinin kanlı katiller sürüsünü her gün daha fazla taviz isteyen bir canavara dönüştürdüğü ve vakti zamanı gelince onu besleyeni de yiyeceği bir gerçektir.
Türkiye’deki iktidar hesabını daima kapalı kapılar ardında yaptığı pazarlıklar üzerinden yürüten AKP hükümetinin seçim hesapları uğruna Türkiye’nin güvenliğini ve milli birliğini tehlikeye atan sorumsuz siyaseti, anlaşılan bu kez hesapladıklarından çok önce açığa çıkmaktadır.
Başbakan kendi ikbal hesaplarını tutturamayarak Türkiye’nin iç güvenliğine ve milli birliğimize bir bomba bırakmıştır. Başbakan derhal, şahsi hesaplarını ve parti menfaatlerini bir tarafa bırakarak, Türkiye’nin çıkarlarına uygun davranmaya başlamalıdır.
Terör örgütüyle bu örgütün lideri arasındaki görüşmeler derhal kesilmeli, bölücü başının örgütünü devletin imkânlarıyla yönetmesi engellenmelidir. AKP hükümetinin teröristbaşını kullanarak terör örgütünü kontrol etme ve teslim alma siyasetinin gerçekleşme şansı kalmamıştır. Tam aksine bölücü örgüt ve elebaşı, hükümetin zafiyetlerini kullanarak tarihinde hiç erişmedikleri güce, özgüvene ve popülerliğe kavuşmuştur.
AKP iktidarının aynı basiretsizliği ve beceriksizliği gösterdiği dış politikadaki tükenişin ülkemizi getirdiği mevzi ise bağımsızlığın timsali büyük Türk milleti için utanç verici bir boyuta ulaşmıştır.
HAÇLI SEFERLERİNE ÇIĞIRTKANLIK YAPILIYOR
Başbakan Tayyip Erdoğan ve ekibinin, ABD ittifakının yürüttüğü son haçlı seferinde Suriye’ye müdahale için adeta can atması ülkemiz adına üzücü olmanın ötesinde utanç vericidir. Yüce dinimiz İslam’ın mührünü taşıyan bu toprakları savunmak için Haçlı seferlerine karşı can veren ecdadımızın tarihi mirası, yapılacak son haçlı seferine çığırtkanlık yaparak gönüllü yazılan AKP hükümeti ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından çiğnenmektedir.
Başbakan Tayyip Erdoğan ve ekibinin, ABD ittifakının yürüttüğü son haçlı seferinde Suriye’ye müdahale için adeta can atması ülkemiz adına üzücü olmanın ötesinde utanç vericidir. Yüce dinimiz İslam’ın mührünü taşıyan bu toprakları savunmak için Haçlı seferlerine karşı can veren ecdadımızın tarihi mirası, yapılacak son haçlı seferine çığırtkanlık yaparak gönüllü yazılan AKP hükümeti ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından çiğnenmektedir.
BM’nin dahi devre dışı bırakılarak ABD öncülüğündeki emperyal bir koalisyonla saldırmaya hazırlanılan Suriye, Türk milletiyle ortak tarihi geçmişe sahiptir. Suriye ile ülke olarak geçmişte pek çok sıkıntı yaşasak da, aynı zamanda komşumuzdur.
Milliyetçi Hareket Partisi, Müslüman kardeşlerimizin yaşadığı Suriye’ye yönelik, hele de BM onayı olmaksızın bir askeri operasyonu doğru bulmamaktadır. Suriye’de bugüne kadar akıtılan kanın sorumlusu olan küresel güçlerin bölgedeki kaosu daha da içinden çıkılmaz hale getirecek ve daha çok Müslüman kanı dökülmesine yol açacak müdahalelerine Türkiye’nin alet edilmesine karşı çıkmaktadır.
Türkiye’yi yöneten iktidarın dış politikayı ideolojik ve mezhep anlayışlarına kilitlemesini ve küresel güçlerin tesirinde ve hatta emrinde olmasını ülkemizin ve bölgemizin çıkarlarına aykırı bulmaktadır.
MİLLİ POLİTİKALARI HAYATA GEÇİREBİLECEK TÜRK İSLAM ÜLKÜCÜLÜĞÜDÜR
Milliyetçi Ülkücü Hareket, bölgesel barışın ve daha hür bir İslam dünyasının ancak ve ancak bölgesinde güçlü ve dirayetli duracak bir Türkiye ile; tarih boyunca bir başka güce dayanmak yerine bağımsız ve onurlu bir politikayı gözeten gerçek Türkiye ile mümkün olacağını düşünmektedir.
Bu tarihi misyonu ve vizyonu taşımaktan aciz AKP hükümetinin alternatifi, milli politikaların hayata geçirilebilmesini sağlayabilecek Milliyetçi Hareket Partisi ve Türk İslam medeniyetinden süzülüp gelen Türk İslam Ülkücülüğüdür.