Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı İstanbul Milletvekili Prof. Dr. E. Semih YALÇIN’ın “Son Terör Olayları ve Verilen Şehitlerle İlgili” yaptığı basın açıklamasında Türkiye Cumhuriyeti, tarihinin en badireli günlerini yaşadığını belirtti.
Son AKP hükûmetinin de öncekilerden farksız olduğu ifade eden Semih Yalçın; 'Tas da hamam da tellak da aynıdır. AKP iktidarı 14 yıldır vatandaşın sırtına sürmekten usanmadığı ihanet kesesiyle hem toplumun hem de Cumhuriyet’in değerlerini kazımıştır.' dedi.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın basın açıklamasını şöyle sürdürdü:
PKK’nın siyasi kanadı HDP’nin durumuysa ortadadır. Bu parti ve onun eli kanlı üyeleri, açıkça bölücü teröre destek vermekte, hendek siyasetinin arkasından gitmektedir. HDP ile birlikte İmralı canisinin, ondan medet uman sözde demokrasi bezirgânlarının ve sözde insan hakları savunucularının ipliği pazara çıkmıştır.
Ne yazık ki MHP bunları yıllardır dillendirmekte ama iktidar, sesimizi duymamakta, duymazdan gelmektedir. Üstelik yıllarca bizi bu gerçeklerden nemalanmakla suçlayan kör vicdanlar; kanamak şöyle dursun, beyhude siyasi şovlarla kamuoyunu oyalamaktadır.
1 Kasım Seçimleri öncesinde yaratılan kaos ortamından istifade ederek, halkın duygularını istismar ederek bir kez daha sandıktan çıkan iktidar; bugüne kadar terörle mücadele konusunda hiçbir caydırıcı adım atmamıştır. Halka verilen sözler tutulmamıştır. İktidarın bu sözleri tutmaya da niyeti yoktur.
AKP hükûmeti işi gücü bırakmış; şehit haberlerine inat, Cumhurbaşkanına yönelik eleştirilere cevap verme, herkese laf yetiştirerek zevahiri kurtarma derdine düşmüştür.
Türkiye’nin çözüm bekleyen onca sorunu varken, güneydoğudaki bölücü tehdit sürerken, ülkemiz Orta Doğu bataklığından beslenen terör örgütlerinin uygulama ve eylem alanı hâline getirilmişken; iktidar, Cumhurbaşkanını Başkan statüsüne yükseltme derdindedir. Yeni Anayasa çalışmaları çerçevesinde gündeme bile gelmemesi gereken rejim tartışmaları, cumhurbaşkanının görev ve yetkilerinin kapsamı üzerinden yürütülmektedir.
Her gün üçer beşer şehit haberi almaktan yüreklerimizde dağlanacak yer, analarımızın göz pınarlarında yaş kalmamıştır. Mesele artık sabır ve tahammül sınırlarını aşmıştır.
Terörle mücadelede topyekûn seferberlik başlatılmalı ve bu seferberlik; sadece askerî ve polisiye tedbirlerle sınırlandırılmayıp siyasi, sosyal ve ekonomik adımlarla desteklenmelidir.
Devlet kararlı olduğu ve caydırıcılığını gösterdiği sürece; güneydoğudaki vatandaşlarımız dâhil, küçük bir akademisyen ve sözde aydın güruhu dışında bütün halkın desteğini arkasında bulacaktır. Türk milleti varlığına ve birliğine yönelen tehdidi bertaraf etmeye muktedirdir ancak devleti yönetenler onun elini kolunu bağlamamalı, kaderini karatmamalı, üzerlerine düşen görevi hakkıyla yerine getirmelidir. Aksi takdirde millet gereğini yapacaktır.
Bu vesileyle; milletimizin bekası için canlarını feda eden şehit asker ve polislerimizle terör saldırılarında hayatlarını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına da baş sağlığı diliyoruz.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
TÜRKİYE TARİHİNİN EN KANLI SALDIRILARI...
Yalçın; Son 14 yılda uygulanan gayrimillî iç ve dış politikalar yüzünden Türk toplumu hem toplumsal bir travma ve bozulmaya uğradığını ve tehditlere açık hâle geldiğini belirterek. 'Millî birlik ve bütünlük kalkanı ortadan kaldırılan Türkiye, tarihinin en büyük ve en kanlı terör saldırılarına maruz kalmıştır. İnsanımız hiç bu ölçüde güvenlik ve huzur kaygısına, geçim endişesine düşmemiştir. Hepsinden kaygı verici olanı, ülkemizde toplumsal barışın tehlike altında oluşudur. ' dedi.TERÖRÜN BİLANÇOSU İNANILMAZ BOYUTLARA VARMIŞTIR
Bölücü eşkıya ile pazarlık edip tavizler verince kanın duracağını sananların, hem millet ve toplum vicdanında derin yaralar açmış hem de Türkiye’nin güvenlik şemsiyesinde ozon deliği kadar büyük bir yırtık açtıklarını Belirten Yalçın; 'Başkent Ankara’da geçen yıl Ekim ayında meydana gelen ve 100’den fazla vatandaşımızın hayatını kaybettiği saldırı, terör sağanağının oluşturduğu karadeliğin ürkütücü bir yansıması olmuştur. Bir süre önce İstanbul’daki yabancı turistlere yapılan saldırı, gelecekte terörün Türkiye’yi daha nerelere sürükleyebileceğinin işaretini vermiştir. Terörün bilançosu inanılmaz boyutlara varmış, buna karşılık hükûmetin vaatleri ve “Terörü bitireceğiz!” yalanları, buradan Ankara’ya yol olacak kadar uzamıştır. Türkiye’yi terör belasından arındıracak hiçbir somut tedbir alınmadığı gibi, gelinen noktanın temel sebebi olan çözüm süreci hâlâ rafta tutulmakta, İmralı canisi hâlâ kurtarıcı gibi lanse edilmektedir.'dedi.Son AKP hükûmetinin de öncekilerden farksız olduğu ifade eden Semih Yalçın; 'Tas da hamam da tellak da aynıdır. AKP iktidarı 14 yıldır vatandaşın sırtına sürmekten usanmadığı ihanet kesesiyle hem toplumun hem de Cumhuriyet’in değerlerini kazımıştır.' dedi.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın basın açıklamasını şöyle sürdürdü:
CHP PKK'YA PAYANDA OLMUŞTUR
Her gün ocaklara ateş düşerken, anaların bağrı alevler içinde kavrulurken; askerimiz, polisimiz artık çocuklarıyla birlikte öldürülürken hükûmete nazire yapılırcasına yeni bir ihanet manifestosu kamuoyuna sunulmuştur. Zor günlerimizde herkesin; devletin ve milletin yanında yer alması gerekirken akademisyen kılıklı bir sözde aydın güruhu, PKK’nın talepleri doğrultusunda attığı imzalarla teröre destek vermiştir. Bu yeni bölücü kalkışma, ihanetin üniversitelerde yuvalandığının belgesi niteliğindedir. Söz konusu ayrılıkçı kalkışma; Ülküdaşımız Fırat Çakıroğlu’nun şehit edilmesinin arkasında yatan saikleri, üniversitelerdeki bölücü terörün tırmanış sebeplerini, ilim yuvalarının terör yuvası hâline gelmesine kimlerin ön ayak olduğunu, PKK’ya hangi şer odaklarının destek verdiğini gözler önüne sermektedir. Bu hainler güruhunun arkasında duran, onlara destek veren ana muhalefet partisi CHP ise milletimize değil; PKK’ya, İmralı canisine payanda olduğunu ortaya koymuştur. Kuruluş ilkelerinden ve Atatürk’ün siyasi mirasından hızla uzaklaşan CHP alameti, bölücü sularda seyretmektedir.PKK’nın siyasi kanadı HDP’nin durumuysa ortadadır. Bu parti ve onun eli kanlı üyeleri, açıkça bölücü teröre destek vermekte, hendek siyasetinin arkasından gitmektedir. HDP ile birlikte İmralı canisinin, ondan medet uman sözde demokrasi bezirgânlarının ve sözde insan hakları savunucularının ipliği pazara çıkmıştır.
Kısacası ihanet diz boyunu aşmış, milletimizin göğsüne oturmuştur. Kırılasıca eli, boğazımıza yapışmıştır.
Türkiye huzura, sükûna ve iç barışa susamıştır. Halkını güvenli bir ortamda yaşatmaya, komşularıyla iyi ilişkilere, şanlı Mehmetçiğin beklediği sınırlarında aydınlık şafakların haberini almaya susamıştır. Bizler yataklarımızda rahat uyuyalım diye canlarını ortaya atarak iç huzur ve güvenliği sağlamaya çalışan kahraman polislerimizin; çıktıkları nöbetten eşlerinin ve çocuklarının yanına sağ salim döndüğüne dair haberler, iple çekilmektedir.Ne yazık ki MHP bunları yıllardır dillendirmekte ama iktidar, sesimizi duymamakta, duymazdan gelmektedir. Üstelik yıllarca bizi bu gerçeklerden nemalanmakla suçlayan kör vicdanlar; kanamak şöyle dursun, beyhude siyasi şovlarla kamuoyunu oyalamaktadır.
1 Kasım Seçimleri öncesinde yaratılan kaos ortamından istifade ederek, halkın duygularını istismar ederek bir kez daha sandıktan çıkan iktidar; bugüne kadar terörle mücadele konusunda hiçbir caydırıcı adım atmamıştır. Halka verilen sözler tutulmamıştır. İktidarın bu sözleri tutmaya da niyeti yoktur.
AKP hükûmeti işi gücü bırakmış; şehit haberlerine inat, Cumhurbaşkanına yönelik eleştirilere cevap verme, herkese laf yetiştirerek zevahiri kurtarma derdine düşmüştür.
Türkiye’nin çözüm bekleyen onca sorunu varken, güneydoğudaki bölücü tehdit sürerken, ülkemiz Orta Doğu bataklığından beslenen terör örgütlerinin uygulama ve eylem alanı hâline getirilmişken; iktidar, Cumhurbaşkanını Başkan statüsüne yükseltme derdindedir. Yeni Anayasa çalışmaları çerçevesinde gündeme bile gelmemesi gereken rejim tartışmaları, cumhurbaşkanının görev ve yetkilerinin kapsamı üzerinden yürütülmektedir.
Her gün üçer beşer şehit haberi almaktan yüreklerimizde dağlanacak yer, analarımızın göz pınarlarında yaş kalmamıştır. Mesele artık sabır ve tahammül sınırlarını aşmıştır.
IŞİD EYLEMLERİ GİDEREK TIRMANACAKTIR
Bilinmelidir ki PKK; hendek kazmakla, kentlerimizi kasabalarımızı yangın yerine çevirmekle sokaklarımızı çatışma alanı hâline getirmekle yetinmeyecektir. Bölücü terör örgütüyle birlikte mevcut ortamı kanlı eylemleri için uygun bularak pusuya yatan ve bulanık suda balık avlama peşindeki IŞİD’in eylemleri de bundan sonra gederek tırmanacaktır. İktidarın oraya buraya efelenmesine rağmen; geleceğimize kasteden bu örgütlerin, kitle eylemlerine yönelerek Türkiye’yi Suriye’den beter bir durumla düşürmek için gösterdikleri çabada hiçbir eksilme olmamıştır. Aksine sınırlarımızın hemen ötesindeki iç savaştan yararlanan terörist örgütlerin saldırıları, bugün Kilis’te olduğu gibi okullarımıza kadar ulaşmıştır. Kilis’teki okulumuza roket isabet etmesini tesadüf olarak görmek, safdilliktir. Bu saldırı, küresel güçler tarafından sahneye konan organize bir planın sadece bir parçasıdır. Nihai hedefleri, Türkiye’yi parçalamaktır. O bakımdan, hendeklerde PKK’ya hangi ülkelerin uzman desteği verdiği ve onlarla birlikte hangi paralı askerlerin savaştığı halka açıklanmalıdır. Türkiye’nin fiilen kimlerle savaştığı milletimize anlatılmalı, dost düşman ortaya çıkarılmalıdır.BU KÖTÜ GİDİŞE SON VERİLMELİDİR
Halkın bir dahaki seçime kadar verdiği siyasi krediyi şimdiden tüketen son AKP hükûmetini uyarıyoruz. İktidar artık insan hakları, demokrasi ve ifade hürriyeti gibi iğfal edilmiş kavramları sermaye yaparak geçinen siyaset simsarları karşısında kesin tavır almalıdır. Bu kötü gidişe bir son verilmelidir. Büyük bir yüreklilikle bütün şer odaklarının üzerine gidilmelidir.Terörle mücadelede topyekûn seferberlik başlatılmalı ve bu seferberlik; sadece askerî ve polisiye tedbirlerle sınırlandırılmayıp siyasi, sosyal ve ekonomik adımlarla desteklenmelidir.
Devlet kararlı olduğu ve caydırıcılığını gösterdiği sürece; güneydoğudaki vatandaşlarımız dâhil, küçük bir akademisyen ve sözde aydın güruhu dışında bütün halkın desteğini arkasında bulacaktır. Türk milleti varlığına ve birliğine yönelen tehdidi bertaraf etmeye muktedirdir ancak devleti yönetenler onun elini kolunu bağlamamalı, kaderini karatmamalı, üzerlerine düşen görevi hakkıyla yerine getirmelidir. Aksi takdirde millet gereğini yapacaktır.
Bu vesileyle; milletimizin bekası için canlarını feda eden şehit asker ve polislerimizle terör saldırılarında hayatlarını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına da baş sağlığı diliyoruz.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.