Milliyetçi Hareket Partisi Milletvekili Oktay Vural Meclis Genel Kurulu'nda Tevfik Fikret'in Han-ı Yağma şiirini okdu.
Meclis Genel Kurulu'nda bütçenin son gününde konuşan MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, Tevfik Fikret'in şiirinden dizeler okuyarak, "yiyin efendiler yiyin, doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin" dedi.
"BAŞBAKANLIK BİNASINI BİLE SELEFİNE TERK EDİP GÖTÜRMESİNE İZİN VERMİŞ BİR BAŞBAKAN"
Genel Kurul'da bütçenin tümü üzerindeki görüşmelerde konuşan Vural, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun salonda olmadığını belirterek, şöyle dedi: "Davutoğlu Hükümetinin ilk bütçesini görüşüyoruz ama bugün Sayın Davutoğlu yok burada. Bu salonlarda sadece 3 bakan, 33 vekil var AKP'nin çoğunluk iradesiyle. Bir Başbakan eğer kendi bütçesini parlamentoda dinleyecek, eleştiri dinleyecek cesareti yoksa, bu bütçesine sahip çıkılmıyorsa, o zaman bu bütçeye neden 'hayır' dememiz gerektiği gayet açık ve net ortaya çıkıyor. Bir başbakan bütçesine sahip çıkamıyor. Bir başbakan kendisi için yapılan başbakanlık binasını bile selefine terk edip götürmesine izin vermiş bir başbakan… Bir başbakan Bakanlar Kurulunun kimin başkanlığında toplanacağını eski bir milletvekili aracılılığıyla öğrenen bir başbakanın bütçesine bu milletin aziz vekilleri nasıl 'evet' diyebilir? Böyle bir başbakanın bütçesi millete ne hayır getirebilir? Onun için, MHP olarak biz böyle bir anlayışla devleti yönetenlere, halkın bütçesine sahip çıkamayan bir Başbakan'ın bütçesine peşinen 'Hayır' demeyi bir görev addediyoruz."
"DÜŞMANLAR ÜRETİLİYOR"
İnsanların izlendiğini, dinlendiğini, fişlenlendiğini iddia eden Vural, "Kendi kimliklerine göre ayrıştırılıyor, çatıştırılıyor, düşman kılınıyor, kindar nesiller meydana getiriliyor. Ve bugün geldiğimiz bu noktada sırf 'siyaseten aykırı' diye düşmanlar üretiliyor. Kendi yandaşları, çevresindekileri dost; kendisiyle beraber, birlikte olmayanları düşman gösteriyor" dedi.
ÇÖZÜM ATIŞMASI
Çözüm sürecine işaret eden Vural, "Çözüm dediğiniz nedir biliyor musunuz? Bilmiyorsunuz. Nereye götürdüğünüzü bilmiyorsunuz? Eğer biliyorsan çık anlat, buraya. Eğer biliyorsan çık anlat. Müzakere, çözüm taslağını çık anlat, anlat! Niye milletten saklıyorsunuz? Kandil'in bildiğini, İmralı'nın bildiğini, Hatip Dicle'nin bildiğini bu milletin asil vekillerinden niye saklıyorsunuz? Çıkın, açıklayın. Milletten korkuyor musunuz?" derken AKP Grup Başkanvekili Ahmet Aydın, "Hiçbir şey saklamıyoruz" diye karşılık verdi.
Rüşvet ve yolsuzluğun "ur" gibi olduğunu ifade eden Vural, "Rüşvet ve yolsuzluk paralel çetesi hukukumuza, özgürlüklerimize, adaletimize, medyamıza, her alanımıza nüfuz ederek hepimizi nefes almaz duruma getirdi" dedi.
Konuşmasını Tevfik Fikret'in Han-ı Yağma şiirini okuyarak bitiren Vural, "Bu sofracık efendiler ki iltikama muntazır,
Bu sofracık, efendiler - ki iltikaama muntazır
Huzurunuzda titriyor - bu milletin hayatıdır;
Bu milletin ki mustarip, bu milletin ki muhtazır!
Fakat sakın çekinmeyin, yiyin, yutun hapır hapır...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Efendiler pek açsınız, bu çehrenizde bellidir
Yiyin, yemezseniz bugün, yarın kalır mı kim bilir?
Bu nadi-i niam, bakın kudumunuzla müftehir!
Bu hakkıdır gazanızın, evet, o hak da elde bir...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Bütün bu nazlı beylerin ne varsa ortalıkta say
Haseb, neseb, şeref, oyun, düğün, konak, saray,
Bütün sizin, efendiler, konak, saray, gelin, alay;
Bütün sizin, bütün sizin, hazır hazır, kolay kolay...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Büyüklüğün biraz ağır da olsa hazmı yok zarar
Gurur-ı ihtişamı var, sürur-ı intikaamı var.
Bu sofra iltifatınızdan işte ab u tab umar.
Sizin bu baş, beyin, ciğer, bütün şu kanlı lokmalar...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Verir zavallı memleket, verir ne varsa, malını
Vücudunu, hayatını, ümidini, hayalini
Bütün ferağ-ı halini, olanca şevk-i balini.
Hemen yutun düşünmeyin haramını, helalini...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak!
Yarın bakarsınız söner bugün çıtırdayan ocak!
Bugünkü mideler kavi, bugünkü çorbalar sıcak,
Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Sözcü
Meclis Genel Kurulu'nda bütçenin son gününde konuşan MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, Tevfik Fikret'in şiirinden dizeler okuyarak, "yiyin efendiler yiyin, doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin" dedi.
"BAŞBAKANLIK BİNASINI BİLE SELEFİNE TERK EDİP GÖTÜRMESİNE İZİN VERMİŞ BİR BAŞBAKAN"
Genel Kurul'da bütçenin tümü üzerindeki görüşmelerde konuşan Vural, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun salonda olmadığını belirterek, şöyle dedi: "Davutoğlu Hükümetinin ilk bütçesini görüşüyoruz ama bugün Sayın Davutoğlu yok burada. Bu salonlarda sadece 3 bakan, 33 vekil var AKP'nin çoğunluk iradesiyle. Bir Başbakan eğer kendi bütçesini parlamentoda dinleyecek, eleştiri dinleyecek cesareti yoksa, bu bütçesine sahip çıkılmıyorsa, o zaman bu bütçeye neden 'hayır' dememiz gerektiği gayet açık ve net ortaya çıkıyor. Bir başbakan bütçesine sahip çıkamıyor. Bir başbakan kendisi için yapılan başbakanlık binasını bile selefine terk edip götürmesine izin vermiş bir başbakan… Bir başbakan Bakanlar Kurulunun kimin başkanlığında toplanacağını eski bir milletvekili aracılılığıyla öğrenen bir başbakanın bütçesine bu milletin aziz vekilleri nasıl 'evet' diyebilir? Böyle bir başbakanın bütçesi millete ne hayır getirebilir? Onun için, MHP olarak biz böyle bir anlayışla devleti yönetenlere, halkın bütçesine sahip çıkamayan bir Başbakan'ın bütçesine peşinen 'Hayır' demeyi bir görev addediyoruz."
"DÜŞMANLAR ÜRETİLİYOR"
İnsanların izlendiğini, dinlendiğini, fişlenlendiğini iddia eden Vural, "Kendi kimliklerine göre ayrıştırılıyor, çatıştırılıyor, düşman kılınıyor, kindar nesiller meydana getiriliyor. Ve bugün geldiğimiz bu noktada sırf 'siyaseten aykırı' diye düşmanlar üretiliyor. Kendi yandaşları, çevresindekileri dost; kendisiyle beraber, birlikte olmayanları düşman gösteriyor" dedi.
ÇÖZÜM ATIŞMASI
Çözüm sürecine işaret eden Vural, "Çözüm dediğiniz nedir biliyor musunuz? Bilmiyorsunuz. Nereye götürdüğünüzü bilmiyorsunuz? Eğer biliyorsan çık anlat, buraya. Eğer biliyorsan çık anlat. Müzakere, çözüm taslağını çık anlat, anlat! Niye milletten saklıyorsunuz? Kandil'in bildiğini, İmralı'nın bildiğini, Hatip Dicle'nin bildiğini bu milletin asil vekillerinden niye saklıyorsunuz? Çıkın, açıklayın. Milletten korkuyor musunuz?" derken AKP Grup Başkanvekili Ahmet Aydın, "Hiçbir şey saklamıyoruz" diye karşılık verdi.
Rüşvet ve yolsuzluğun "ur" gibi olduğunu ifade eden Vural, "Rüşvet ve yolsuzluk paralel çetesi hukukumuza, özgürlüklerimize, adaletimize, medyamıza, her alanımıza nüfuz ederek hepimizi nefes almaz duruma getirdi" dedi.
Konuşmasını Tevfik Fikret'in Han-ı Yağma şiirini okuyarak bitiren Vural, "Bu sofracık efendiler ki iltikama muntazır,
Bu sofracık, efendiler - ki iltikaama muntazır
Huzurunuzda titriyor - bu milletin hayatıdır;
Bu milletin ki mustarip, bu milletin ki muhtazır!
Fakat sakın çekinmeyin, yiyin, yutun hapır hapır...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Efendiler pek açsınız, bu çehrenizde bellidir
Yiyin, yemezseniz bugün, yarın kalır mı kim bilir?
Bu nadi-i niam, bakın kudumunuzla müftehir!
Bu hakkıdır gazanızın, evet, o hak da elde bir...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Bütün bu nazlı beylerin ne varsa ortalıkta say
Haseb, neseb, şeref, oyun, düğün, konak, saray,
Bütün sizin, efendiler, konak, saray, gelin, alay;
Bütün sizin, bütün sizin, hazır hazır, kolay kolay...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Büyüklüğün biraz ağır da olsa hazmı yok zarar
Gurur-ı ihtişamı var, sürur-ı intikaamı var.
Bu sofra iltifatınızdan işte ab u tab umar.
Sizin bu baş, beyin, ciğer, bütün şu kanlı lokmalar...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Verir zavallı memleket, verir ne varsa, malını
Vücudunu, hayatını, ümidini, hayalini
Bütün ferağ-ı halini, olanca şevk-i balini.
Hemen yutun düşünmeyin haramını, helalini...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak!
Yarın bakarsınız söner bugün çıtırdayan ocak!
Bugünkü mideler kavi, bugünkü çorbalar sıcak,
Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Sözcü