Milliyetçi Hareket Partisi Genel Sekreteri İsmet BÜYÜKATAMAN: Demokratikleşme paketiyle ilgili basın açıklaması yaptı.
Büyükataman'ın basın açıklaması şöyle:
“Demokratikleşme” adı verilen PKK’ya teslim paketi 01 Mart gecesi TBMM’den geçmiştir. Oslo’da verilen sözler kapsamında “Öcalan’ı çıkarma projesi” sistemli bir şekilde işlenmektedir. Bu filmin senaryosu okyanus ötesinde yazılmış, gösterime girme tarihi Oslo’da karara bağlanmıştır. Bu film, Habur’la başlayan, Oslo’yla devam eden İmralı ile sürdürülen müzakereler sonucu hazırlanan ve Türk milletine dayatılan bir ihanet filmidir.
Büyükataman'ın basın açıklaması şöyle:
“Demokratikleşme” adı verilen PKK’ya teslim paketi 01 Mart gecesi TBMM’den geçmiştir. Oslo’da verilen sözler kapsamında “Öcalan’ı çıkarma projesi” sistemli bir şekilde işlenmektedir. Bu filmin senaryosu okyanus ötesinde yazılmış, gösterime girme tarihi Oslo’da karara bağlanmıştır. Bu film, Habur’la başlayan, Oslo’yla devam eden İmralı ile sürdürülen müzakereler sonucu hazırlanan ve Türk milletine dayatılan bir ihanet filmidir.
İlk fetret devrinden tam 600 yıl sonra başlayan Türk Devletinin 2. fetret devri birincisinden uzun sürmüş ve maalesef halen bitmemiştir. İlk fetret devrinde kardeşler taht kavgasına tutuşmuşken, 2. fetret devrinde Türk Devletinin basiretsiz yöneticileri para, şehvet ve şöhret bataklığına saplanıp, ülke yönetimini bebek katiline devretmiştir. Bölücübaşının isteklerine gazi meclisimiz alet edilerek yasal zemin hazırlanmıştır. 01 Mart 2014 Türk tarihine kara bir gün olarak geçmiştir. Süleyman Nazif'in İstanbul'un işgal edildiğinde söylediği kara bir günden bu günün pek bir farkı yoktur. Türk devleti işgal edilmiştir.
Oslo'da verilen sözler birer birer yerine getirilmiş, Tayyip Erdoğan milletten aldığı yetkiyi bölücübaşı Öcalan'a devretmiştir. Bu da Türk demokrasisine bir Oslo darbesidir. Gelişmeler göstermektedir ki Tayyip Erdoğan kendisinin ve mahdumunun finans işleriyle meşgulken devlet yönetimini Abdullah Öcalan'a devretmiştir.
Saplandıkları yolsuzluk ve haram bataklığının ülkeden kaçmakla nihayet bulacağının farkında olan Tayyip Erdoğan, kaçacağı ülkeyi PKK'ya ayarlatmak, PKK'yı da kendisine özel güvenlik teşkilatı olarak düzenlemek derdindedir.
Tayyip Erdoğan ve onun özel güvenlik örgütü PKK, ülke yönetimini başkent Ankara'dan Oslo'ya taşımış, Ankara'yı Oslo kararlarının taşeronu haline getirmiştir.
Türkiye terör ve taviz kıskacıyla bugünlere kadar getirilmiştir. PKK ne istemişse AKP tüm istekleri yerine getirmiştir. Bu sözde demokratikleşme paketi ile devlet eliyle Türkçe'den başka bir dil ve bir millet inşa edilmekte ve bölücülüğün önü açılmaktadır.
AKP iktidarı, el ele tutuştuğu kanlı örgütün bölücübaşı ve militanlarıyla birlikte Türkiye’yi adım adım ayrışma uçurumuna sürüklemektedir. Hatırlanacağı üzere bölücübaşı Öcalan’ın üç talebi olmuştu. Bu talepler “Yasal zemin, statü, hakem” şeklinde özetlenmişti. Oslo görüşmesi hakem bir devletin nezaretinde yapılmış, eşbaşkanlığın yasal zeminde önünün açılmasıyla AKP üzerine düşen görevi yapmıştır. Şimdi sırada BDP ile fikir birliğinde oldukları yerel seçim sonrası özerklikle statü talebi de karşılanmaya çalışılacaktır.
Sanki PKK galip taraftır da, Türk milletinin bölücü taleplere boyun eğmesi istenmektedir. Yarım demokrasi bilgisi, yanlış özgürlük algısı ve yozlaşmış barış anlayışı bölücülüğü canlı ve diri tutmak için neredeyse seferber olmuştur.
Görülmektedir ki, Bizans’ın varisleri zinde ve işbaşındadır. Köleliğin uzantıları, kozmopolit zihniyetin temsilcileri son derece aktiftir. Yer altı fitnesi PKK’yı temize çıkarmak için yarış halindedirler.
Bu mihraklar, Türkiye’yi masa başında bölmek, Türk milletini şahitler huzurunda ayırmak için olağanüstü bir gayret sarfetmektedir.
Müzakere afyonu yutmuş gafillerin ısrarı, çabası ve hedefi bellidir. Oslo ihanetinin tekrar ayağa kalkması için gösterilen yoğun çabanın nedenlerini burada aramak lazımdır.
Bölgemizde asırlık hesabı olanlar, Kürdistan’ı dün kuramayıp bugün hayata geçirmenin arayışında olanlar Oslo bataklığına umut bağlamaktadır.
Bir tek Milliyetçi Hareket Partisi Ankara demektedir, yalnızca Üç Hilal başkent Ankara’nın milli ruhunu savunmaktadır.
Daha önceden AKP’ye güvenen ve siyasi tercihini bu yönde kullanan aziz vatandaşlarımız durumun vehametinin farkına varmış, bu pisliğin üzerine sıçramaması ve ihanete ortak olmama düşüncesi ile yurt genelinde AKP gemisini terk ediş süreci başlatmıştır. Milletin AKP'den yüz çevirerek Türk milliyetçilerine teveccühü bu kirli planın çöküşünü sağlayacak, Tayyip Erdoğan ve özel güvenlik örgütü PKK'nın suratına inen son Türk tokadı olacaktır.