Demokratik Gelişim Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. İdris Bal, polis ve yargıya yönelik baskıların ardından sıranın medya ve iş dünyasına geldiğini söyledi. Bal, “Umarım doğru değildir bu. Ama rahmetli Özal’ın bir sözü vardı; ‘yaptıklarımız, yapacaklarımızın teminatıdır’ diye. Bu iktidarın yaptıklarına bakılırsa, 'evet' bunu da yapabilirler.” dedi.
Demokratik Gelişim Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. İdris Bal, partisinin ilk il binasını Bursa’da açtı. Ulu Camii’de cuma namazını kıldıktan sonra Haşim İşcan Caddesi üzerindeki il binasının açılışı yapan Bal, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Sözlerine demokrasinin sandıktan ibaret olmadığının altını çizerek başlayan İdris Bal, demokrasilerde kuvvetler ayrılığı olması gerektiğini söyledi.
Türkiye’de özellikle 17 Aralık'tan sonra yasama ve yürütmenin yargı üzerinde net bir baskı kurduğunu belirten Bal, bunun devlet kurumları üzerinde, polis üzerinde ve jandarma kanalıyla asker üzerinde baskı uygulanmaya başlandığını ifade etti.
Havuz medyasıyla da yandaş medya oluşturulduğunun altını çizen Bal, “17 ve 25 Aralık sonrasında yargının önüne çıkıp hesap vermek ve orada aklanmak yerine kendisine güvenmeyenler psikolojik savaş yapmayı tercih ettiler.” diye konuştu.
Psikolojik savaşla iddiaların örtülerek dinle, imanla, iddiaların sulandırıldığını anlatan İdris Bal, “O kadar sulandırdılar ki, Alman Cumhurbaşkanı bile bu ülkeye geldi, demokrasiden, hukuktan, adaletten bahsetti, diye 'paralel' dediler, 'Almanya’nın imamı' dediler. TÜSİAD’ın Başkanı Muharrem Yılmaz, hukuktan bahsetti diye 'hain' oldu, hain dediler. Demokrasi diyen, hukuk diyen, hırsıza hırsız diyen, herkes hain ya da 'paralel' damgasını yedi.” şeklinde konuştu.
"BU İKTİDARIN HEDEFİNDE BASIN VE İŞ DÜNYASI VAR"
Polise ve yargıya yönelik baskıların ardından sıranın medya ve iş dünyasına geldiğinin altını çizen İdris Bal, şunları söyledi: “Umarım doğru değildir bu, ama rahmetli Özal’ın bir sözü vardı; ‘yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır’ diye. Bu iktidarın yaptıklarına bakılırsa 'evet' bunu da yapabilirler. Ama şunu söyleyeyim, bu operasyon yapılırsa, 500 civarında medya mensubu, işadamı sadece göstermelik algı operasyonu için, delilsiz bir şekilde tutuklanır ise bu belirli medya organlarına yönelik, ya da belirli kesime yönelik düşmanlık olmayacaktır, demokrasimize, anayasamıza hukuk devletine ve evrensel değerlere yönelik bir operasyon olacaktır.”
AKP TEPE TEPE DİNİ VE MİLLİ DEĞERLERİ KULLANIYOR
Şeffaf bir Türkiye istediklerini dile getiren İdris Bal, şöyle devam etti: “Atatürk üzerinden, din üzerinden siyaset yapılmasın, siyasette din kullanılmasın. Milli değerlerimiz kullanılmasın. Bir taraftan maneviyatçılık yapıp, diğer taraftan ‘Allah’ın tüm sıfatları sende var’ diyen kişi karşısında sessiz kalınmasın. Zira AKP, tepe tepe dini ve milli değerleri kullanıyor, psikolojik savaş yapıyor, mağduriyeti oynuyor.”
İktidarın Meclis gücü ellerinde olduğu için her şeyi yapabileceğini düşündüğünü aktaran İdris Bal, “İnanın utanmasalar hırsızlığı suç olmaktan çıkartacaklar. İstersiniz Meclis'in tamımı sizin partinizin olabilir. Yani 550 milletvekili tamamen A partisinden olabilir. Bu şu anlama gelmez, tüm vekiller benden, istediğimiz yaparım anlamına gelmez. Demokrasilerde sandık, kimin yöneteceğine karar verir. Nasıl yöneteceğine ise anayasa, evrensel değerler ve demokratik ilkeler karar verir.” diye konuştu.
"İKNA ODALARINA ALINDIM"
Partilerine yönelik de baskıların olduğunu anlatan Bal, kendisine yöneltilen “Bu kadar yolsuzluk ve baskıyı görmenize rağmen neden bu zamana kadar istifa etmediniz?” sorusuna şu karşılığı verdi: “Bu aslında klişeleşmiş bir durum. Zannediliyor ki, ben 2002’den beri AKP’nin içindeyim yanlış, ben 2011’de girdim, ben bir profesörüm. Ben girerken de, şu mantıkla girdim. Bir sepetin içinde ne kadar kıymetli eşya varsa, o sepet o kadar kıymetlidir, diye girdim. Nitekim AKP’ye girdikten sonra doğruya doğru, eğriye eğri, dedim. 2 sene 4,5 ay kaldım AKP’nin içinde ve 9 tane rapor hazırladım ve öneriler ve eleştiriler getirmeye çalıştım. Bundan dolayı, ben ikna odalarına alındım ve daha ben AKP’nin içinde iken beni ikna odasına alındım ve ‘daha gençsin, vekil olacaksın’ dediler. Ben de, dinlemediğim için, irademin üzerine ipotek koydurtmadığım için patronlara telefon ettiler, genel yayın yönetmenlerine telefon edip ‘bu adamı çıkarmayın’ dediler ve ciddi bir mücadele sonrasında beni disipline verdiler. Dolayısıyla, 'kusura bakmayın' beni ne İdris Naim Şahin’le, ne başkasıyla karıştırmayın. Dolayısıyla hiçbir şekilde ceketimi kapıya, paltomu bırakıp girdiğim gibi, aklımı, vicdanımı, fikrimi kapıda bırakmadım, doğruya doğru, eğriye eğri, dedim.”
"TOPLANTILARDA BAYRAĞI YERDEN ALMAK SİYASİ MÜNAFIKLIKTIR"
Bundan sonra ülkede proje siyaseti yapılmasını istediklerini anlatan İdris Bal, sözlerini şöyle tamamladı: “Dini ve milli değerlerimiz kimsenin tekelinde değildir, onlar paspas değildir, el havlusu değildir pislikleri örtmek için. Kimse dini ve milli değerlerimizi kullanarak artık siyaset yapmamalı. Uluslararası toplantılarda ‘aman bayrağımız yerde alıp, öpüp cebinize koyuyorsunuz. Samimiyet mi? tiyatro oynanıyor. Eğer o kadar saygılıysan sen o bayrağa, o bayrağı ordumun garnizonunda indiriyorlar. Sen ‘dur ordu’ diyorsun. Polis, diyorsun. Bu ülkede mahkemeleri olan bir örgüt, gerçek bir paralel yapı var. Vergi toplayan, vali atayan, kaymakam atayan ve hendek kazan orada devlet olduğunu iddia eden ve özerklik ilan eden bir yapı var. Onun karşısında neden o bayrağın onurunu korumuyorsun? O kolay değil mi? Siyaset yapmak, tiyatro yapmak, toplantılarda alıp öpüp cebe koymak, bu dilim varmıyor ama bu olsa olsa siyasi münafıklık olur.”
Siyaset
12 Aralık 2014 - 21:27
Güncelleme: 25 Temmuz 2021 - 23:05
'Polis ve yargının ardından sıra medya ve iş dünyasına geldi'
Prof. Dr. İdris Bal, polis ve yargıya yönelik baskıların ardından sıranın medya ve iş dünyasına geldiğini söyledi.
Siyaset
12 Aralık 2014 - 21:27
Güncelleme: 25 Temmuz 2021 - 23:05
İlginizi Çekebilir