Eski İçişleri Bakanı AKP Mardin Milletvekili Muammer Güler, Türkiye’nin dolambaçlı yollardan geçtiğini ve çok badireleri atlattığını belirtti.
Muammer Güler, üzerinde oynanan oyunların tutmadığını, benzer hesap ve oyunlara hala devam edildiğini savundu.
MİT kriziyle de Türkiye’yi uluslararası alanda geriletmeye yönelik çalışmaların yapıldığını öne sürerek şöyle konuştu;
“Türkiye’nin o güçlü istihbarat örgütünü dünya karşısında güçsüz bir örgütmüş gibi göstermeye çalıştılar. Bu oyun yıllardan beri örülerek su yüzüne çıktı. Ortak bir Erdoğan karşıtlığında birleşmişler. Ben ona ‘Erdoğanofobi’ diyorum. 17-25 Aralık’ın belki de hayra yarayan yönü, bu yapının gerçek yüzünün Türk toplumuna gösterilmesi, açığa çıkmasına vesile olmasıdır.”
Güler, TBMM’nin tarihinde Soruşturma Komisyonu’nu bizzat AKP istediğini, haklarındaki konunun soruşturma komisyonunda incelemesini de kendilerinin talep ettiğini dile getirdi. Bu konuya savcılık boyutundan, mahkeme boyutundan her yönüyle bakıldığını, incelendiğini kaydeden Güler, “Allah’a çok şükür bu olaylar başladığında ‘veremeyeceğimiz bir hesabımız yok.Hesabımızı veremezsek karşınıza gelmeyiz’ demiştik. Bunu tekrar ifade ediyorum, her zaman bunun hesabını vermeye hazırız. Sizi utandıracak, başınızı önünüze eğdirecek hiç bir işin içinde olmadığımı size burada şerefim ve namusumla yemin ederek söylüyorum. Bir faniye, bir devlet memuruna nasip olabilecek her görevde bulundum” ifadelerini kullandı.
Güler şöyle devam etti: “Ne bir kuruş kamunun kaynağına, ne bir kuruş yetimin hakkına tenezzül etmedik. Tenezzül eden alçaktır, namussuzdur, şerefsizdir. Bu operasyonu yapanların o yetimlere giden imkanlara mani olduklarını söylemek dahi istemiyorum. Bunlar kuzu postuna bürünmüş kurtlardır. İstifa etmedik, ‘niye istifa etmedin?’… İstifa ettim. ‘Soruşturma komisyonunu niye kurdurmadın?’… Soruşturma Komisyonunu kurduruyorsun, ‘niye tasdiksiz karar aldın?’… Tastiksiz kararına itiraz ediliyor. Hangi ülkenin menfaatine çalıştıklarını biliyorsunuz artık. İslami fobiyi dünyada geçerli kılmak, Türkiye’yi güçsüz bir şekilde göstererek faiz lobisinin kucağına oturtmak. İşte bütün mesele budur.”
Muammer Güler, üzerinde oynanan oyunların tutmadığını, benzer hesap ve oyunlara hala devam edildiğini savundu.
MİT kriziyle de Türkiye’yi uluslararası alanda geriletmeye yönelik çalışmaların yapıldığını öne sürerek şöyle konuştu;
“Türkiye’nin o güçlü istihbarat örgütünü dünya karşısında güçsüz bir örgütmüş gibi göstermeye çalıştılar. Bu oyun yıllardan beri örülerek su yüzüne çıktı. Ortak bir Erdoğan karşıtlığında birleşmişler. Ben ona ‘Erdoğanofobi’ diyorum. 17-25 Aralık’ın belki de hayra yarayan yönü, bu yapının gerçek yüzünün Türk toplumuna gösterilmesi, açığa çıkmasına vesile olmasıdır.”
Güler, TBMM’nin tarihinde Soruşturma Komisyonu’nu bizzat AKP istediğini, haklarındaki konunun soruşturma komisyonunda incelemesini de kendilerinin talep ettiğini dile getirdi. Bu konuya savcılık boyutundan, mahkeme boyutundan her yönüyle bakıldığını, incelendiğini kaydeden Güler, “Allah’a çok şükür bu olaylar başladığında ‘veremeyeceğimiz bir hesabımız yok.Hesabımızı veremezsek karşınıza gelmeyiz’ demiştik. Bunu tekrar ifade ediyorum, her zaman bunun hesabını vermeye hazırız. Sizi utandıracak, başınızı önünüze eğdirecek hiç bir işin içinde olmadığımı size burada şerefim ve namusumla yemin ederek söylüyorum. Bir faniye, bir devlet memuruna nasip olabilecek her görevde bulundum” ifadelerini kullandı.
Güler şöyle devam etti: “Ne bir kuruş kamunun kaynağına, ne bir kuruş yetimin hakkına tenezzül etmedik. Tenezzül eden alçaktır, namussuzdur, şerefsizdir. Bu operasyonu yapanların o yetimlere giden imkanlara mani olduklarını söylemek dahi istemiyorum. Bunlar kuzu postuna bürünmüş kurtlardır. İstifa etmedik, ‘niye istifa etmedin?’… İstifa ettim. ‘Soruşturma komisyonunu niye kurdurmadın?’… Soruşturma Komisyonunu kurduruyorsun, ‘niye tasdiksiz karar aldın?’… Tastiksiz kararına itiraz ediliyor. Hangi ülkenin menfaatine çalıştıklarını biliyorsunuz artık. İslami fobiyi dünyada geçerli kılmak, Türkiye’yi güçsüz bir şekilde göstererek faiz lobisinin kucağına oturtmak. İşte bütün mesele budur.”