Isparta Milletvekili Nuri Okutan, Yüksek Seçim Kurulu’nun mühürsüz zarf ve oy pusulası kararıyla birlikte serbest ve adil seçim imkânının Türk milletinin elinden alındığını, YSK’nın verdiği kararla hem kendi meşruiyetini hem de referandumun meşruiyetini ortadan kaldırdığını söyledi.FARKINDAMISINIZ...
Balıkesir Milletvekili İsmail Ok’la birlikte TBMM’de bir basın toplantısı düzenleyen Okutan, “Bu ülkede artık ne seçim emniyeti, ne de seçim sonuçlarının güvenilirliği diye bir şey kalmamıştır. Hukuka ve serbest seçimlere olan güvenin yıkılması milletimizde büyük bir şok ve travma yaratmıştır. Tarihler 16 Nisan 2017’yi hem hukukumuz hem de demokrasimiz için kara bir gün olarak kaydedecektir. Referandum sürecinde ve sonrasında YSK ve hükümetçe yapılanlar milletimizi çok üzmüştür. İktidar sahiplerinin neleri kaybettiklerinin, ülkemize ve demokrasimize de neleri kaybettirdiklerinin hala farkında olmaması ise milletimizi daha çok üzmüştür. Milli iradenin kalbinden, Gazi Meclis’ten iktidarı tekrar ve tekrar uyarıyoruz. Farkında mısınız? Bindiğiniz dalı kesiyorsunuz. Sadece sizin değil, bizim de bindiğimiz, siyaseti taşıyan ve hepimize meşruiyet kazandıran dalı kesiyorsunuz. Sizin en önemli iddianız ve tek meşruiyet kaynağınız seçimle iş başına gelmekti. Ama siz, şimdi sizi iktidara getiren serbest ve adil seçim imkânını ve meşruiyetinizin temelini ortadan kaldırıyorsunuz.”Şeklinde konuştu.
Karardan acilen dönülmesini isteyen Isparta Milletvekili Nuri Okutan bu yapılmadığı takdirde en büyük iddiası seçimle iş başına gelmek olan iktidar sahiplerinin iddialarının bir anlamı kaymayacağını belirterek “ karar düzeltilmezse seçimle iş başına gelmek, hile ile göreve gelmekle eş anlamlı olur” dedi.“BEN BÖYLE BİR KARAR VERDİM, GİT DERDİNİ MARKO PAŞA’YA ANLAT” DENİYOR
YSK’ya yönelik uyarılarını 30 Mart 2017 tarihinde bir basın toplantısı düzenleyerek dile getirdiğini anlatan Okutan, şöyle devam etti: Propaganda sürecinde sahada karşılaştığımız engellemeler üzerine 30 Mart 2017 tarihinde bir basın toplantısı düzenlemiş ve aziz milletimize demiştik ki:
“Demokrasilerde referandumların ve seçimlerin eşit ve adil bir şekilde cereyan etmesi esastır. Bunu gözetleyecek ve denetleyecek olan da bağımsız yargıdır. Seçim kurullarıdır. Öyle görülüyor ki seçim kurulları ülkemizde hakim gücün safında yer tutmuş ve adaletin terazisi orada da şaşmıştır. Mesele bize miting izni verilmemesi değildir. Seçim kurullarına güven meselesidir. Bu seçim kurullarına güvenerek nasıl referandum ve seçim yapabiliriz meselesidir. Ülkesini seven demokrasiye inanan herkes şapkasını önüne alıp düşünmelidir. Aynı basın toplantısında devamla: Esas sorun şuradadır. Biz bu skandal kararları veren seçim kurullarına nasıl güveneceğiz. Kararlarını ilgili mevzuata değil de “dam üstünde saksağan vur beline kazmayı” misali ilgisiz alakasız mevzuata ve hâkim güce dayanarak karar verenlerin adil ve tarafsız bir biçimde referandum işlemlerini yürüteceğine nasıl inanacağız? Bize eşit ve adil propagandayı bile yaptırmayanlara nasıl itimat edeceğiz? Bu zihniyet nasıl sağlıklı bir seçim yapacak ve bu seçimin sonuçlarına biz nasıl güveneceğiz? Verilen karar “ben böyle karar verdim, git derdini Marko Paşa’ya anlat” demektir. (şimdi de yapılan tam da bu değil midir?)Hukuk askıya alınmış, demokrasi ayaklar altına alınmış, adaleti tesis edecek yer kalmamıştır. Bu manada artık tuz kokmuştur. Bu kadar kanun tanımaz, vicdan tanımaz, adaletsiz bir anlayışla karşı karşıyayız. Perşembe’nin gelişi artık Çarşamba’dan bellidir. Nihayetinde bu kurumlar artık tartışılır hale gelmiştir.” YSK ÜYELERİ TOPTAN İSTİFA ETMELİ, REFERANDUM YENİLENMELİDİR
Isparta Milletvekili Nuri Okutan daha önce milleti, partileri ve kamuoyunu uyardıklarını belirterek,
YSK üyelerini istifaya davet eden Isparta Milletvekili Nuri Okutan ve Balıkesir Milletvekili İsmail Ok, referandumun yenilenmesi, iktidar partisinin YSK’dan elini çekmesi, seçimlerin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Anayasa ve ilgili mevzuata uygun bir şekilde eşit ve adil şartlarda yapılması gerektiğini belirterek, bu yapılmadığı takdirde adaletin ve devletin çökeceğini ifade ettiler.MAÇ BİTMİŞ DEĞİLDİR,
TARAFSIZ OLMASI GEREKEN HAKEM BİR TAKIMIN FORMASINI GİYMİŞTİR
Nuri Okutan basın toplantısında Cumhurbaşkanının referandum sonucunu maç skoruna benzetmesine yönelik bir soru üzerine: “Biz artık evet-hayır meselesinde değiliz. İş artık daha da ileriye gitmiştir. Devletin bekası meselesi haline gelmiştir. Bunun farkında değil insanlar. Şu anda evet çıkmıştır, iktidar kurtulmuştur. Ama devletin bekası risk altına alınmıştır. Biz mahkemelere de güvenmeyeceksek, tuz da kokacaksa, ne yapacağız? Nereye gideceğiz? Kime güveneceğiz? Sorun budur. Biz bu sonuçların basit bir maç skoru meselesi şeklinde ele alınmasını doğru bulmuyoruz” cevabını verdi.
Aynı soruya yönelik olarak Balıkesir Milletvekili İsmail Ok da söz alarak şu cevabı verdi:
Nuri Okutan ve İsmail Ok’un birlikte düzenledikleri basın toplantısının tamamı şu şekilde:
BASIN TOPLANTISI METNİ
YSK’nın geçici açıkladığı referandum sonucu; tartışmalı ve şaibeli bir sonuçtur.
AKP’li seçmenler dâhil bütün seçmenler, referandum sonucunun YSK eliyle tartışılır hale gelmesinden fevkalade rahatsızdır. Hepimiz biliyoruz ki burada açık bir usulsüzlük ve kanuna aykırılık vardır. Bu durum, halkın iradesini gasp etmek anlamına gelmektedir.
298 Sayılı Kanunun 98. Maddesinde belirtilen mühürsüz zarfların ve 101. Maddesinde bahsedilen mühürsüz oy pusulalarının geçersiz olduğu açıkça belirtilmiş olmasına rağmen, Yüksek Seçim Kurulu almış olduğu mühürsüz zarf ve oy pusulalarının geçerli olduğuna dair 16 Nisan 2017 tarih ve 560 Sayılı kararla, hem kendi meşruiyetini, hem de referandumun meşruiyetini ortadan kaldırmıştır.
YSK’nın bu kararıyla; serbest ve adil seçim imkânı, Türk milletinin elinden alınmıştır. Bu ülkede artık ne seçim emniyeti, ne de seçim sonuçlarının güvenilirliği diye bir şey kalmamıştır. Hukuka ve serbest seçimlere olan güvenin yıkılması milletimizde büyük bir şok ve travma yaratmıştır. Tarihler 16 Nisan 2017’yi hem hukukumuz hem de demokrasimiz için kara bir gün olarak kaydedecektir. Referandum sürecinde ve sonrasında YSK ve hükümetçe yapılanlar milletimizi çok üzmüştür. İktidar sahiplerinin neleri kaybettiklerinin, ülkemize ve demokrasimize de neleri kaybettirdiklerinin hala farkında olmaması ise milletimizi daha çok üzmüştür.Milli iradenin kalbinden, Gazi Meclis’ten iktidarı tekrar ve tekrar uyarıyoruz.
Farkında mısınız? Bindiğiniz dalı kesiyorsunuz. Sadece sizin değil, bizim de bindiğimiz, siyaseti taşıyan ve hepimize meşruiyet kazandıran dalı kesiyorsunuz.
Sizin en önemli iddianız ve tek meşruiyet kaynağınız seçimle iş başına gelmekti. Ama siz, şimdi sizi iktidara getiren serbest ve adil seçim imkânını ve meşruiyetinizin temelini ortadan kaldırıyorsunuz.Eğer acilen bu yoldan dönülmezse, seçimle geldik diye övüneceğiniz bir şey kalmaz. İşin varacağı yeri söyleyeyim; bu gidişattan vazgeçilmezse seçimle iş başına gelmek, hile ile göreve gelmekle eş anlamlı olur. Bilhassa bu yolu açan iktidar sahipleri için.
Yüce Türk milleti;
YSK’nın aldığı kararlar ile artık nelere sahip olmadığımızı, devlet ve millet olarak neleri kaybettiğimizi yaşayarak gördük ve öğrendik.
Biz ise bu gelişmelerin yaşanacağını daha 17 gün önceden öngörmüş ve uyarmıştık. Propaganda sürecinde sahada karşılaştığımız engellemeler üzerine 30 Mart 2017 tarihinde bir basın toplantısı düzenlemiş ve aziz milletimize demiştik ki:
“Demokrasilerde referandumların ve seçimlerin eşit ve adil bir şekilde cereyan etmesi esastır. Bunu gözetleyecek ve denetleyecek olan da bağımsız yargıdır. Seçim kurullarıdır. Öyle görülüyor ki seçim kurulları ülkemizde hakim gücün safında yer tutmuş ve adaletin terazisi orada da şaşmıştır. Mesele bize miting izni verilmemesi değildir. Seçim kurullarına güven meselesidir. Bu seçim kurullarına güvenerek nasıl referandum ve seçim yapabiliriz meselesidir. Ülkesini seven demokrasiye inanan herkes şapkasını önüne alıp düşünmelidir.
Aynı basın toplantısında devamla:
Esas sorun şuradadır. Biz bu skandal kararları veren seçim kurullarına nasıl güveneceğiz. Kararlarını ilgili mevzuata değil de “dam üstünde saksağan vur beline kazmayı” misali ilgisiz alakasız mevzuata ve hâkim güce dayanarak karar verenlerin adil ve tarafsız bir biçimde referandum işlemlerini yürüteceğine nasıl inanacağız?Bize eşit ve adil propagandayı bile yaptırmayanlara nasıl itimat edeceğiz? Bu zihniyet nasıl sağlıklı bir seçim yapacak ve bu seçimin sonuçlarına biz nasıl güveneceğiz? Verilen karar “ben böyle karar verdim, git derdini Marko Paşa’ya anlat” demektir. (şimdi de yapılan tam da bu değil midir?) Hukuk askıya alınmış, demokrasi ayaklar altına alınmış, adaleti tesis edecek yer kalmamıştır. Bu manada artık tuz kokmuştur. Bu kadar kanun tanımaz, vicdan tanımaz, adaletsiz bir anlayışla karşı karşıyayız. Perşembe’nin gelişi artık Çarşamba’dan bellidir. Nihayetinde bu kurumlar artık tartışılır hale gelmiştir.” demiştik. Dolayısıyla bize açık haksızlık yapıldığı gün, bizim itirazımıza sessiz kalındığı gün, işin varacağı yer çoktan belli olmuştu. Bize de milletimizi uyarmak düşmüştü. Biz uyarı görevimizi yaptık. Uyarı görevini yapmanın bir faydası olmadığını yaşayarak gördük. Bizim uyarımızdan sonra tedbir alması gereken hükümet ve YSK idi. Ortaya çıktı ki YSK artık iktidarın emrine girmiştir. Ayağa kalkması gereken basın idi. Siyasi partilerdi. Kamuoyu idi. Ama ne fayda. Korkunun dağları beklediği ülkemiz şartlarında birkaç korkusuz kalem dışında ayağa kalkan filan da olmamıştır.
Değerli Basın Mensupları,
Aracılığınızla aziz Türk milletine sesleniyor ve iş işten geçmeden, bunca yıllık devlet tecrübemle yine uyarıyorum. Demokrasi, bir milletin elindeki en büyük nimetlerden birisidir. Milleti her türlü zorbanın tasallutundan kurtaracak olan seçimdir, seçim sandığıdır. Burada bozulma olursa her şey bozulur. Düzeltmenin de tek yolu vardır. O da; her şeyi olması gerektiği şekle döndürmek.
Bunun için:
1-YSK üyelerinin hepsi bir an evvel istifa etmelidir. Adaleti her şeyin üstünde tutacak yeni bir heyet oluşturulmalıdır. İktidar, kurulun üzerinden elini çekmelidir. Bunun referandumun evet-hayır çıkmasıyla bir ilgisi yoktur.
2-Referandum yenilenmelidir. Kurul istifa etmeden yenileme kararı almalıdır. YSK, majestelerinin hizmeti için, diğer bir deyişle “evet” için gerekin yapmıştır. Şimdi de millete hizmet için gerekeni yapmalı topluca istifa etmeden önce, referandumun yenilenmesi kararını almalıdır.
3-Bundan böyle seçimler ve referandumlar serbest ve adil seçim ilkelerine, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne, Anayasaya ve kanunlara uyularak yapılmalıdır.
Bütün bunları iktidar bilhassa kendi istemelidir.
İktidar sadece ülkemizin ve demokrasimizin yüce menfaatleri için değil, kendi menfaati için de bunu istemelidir. Basiretleri varsa hiçbir mahkeme ya da kurul kararını beklemeden bunu hemen yaparlar. İktidar, demokrasimizi içine girmekte olduğu büyük depremden kurtarmalıdır. Bu aynı zamanda kendi kurtuluşu olacaktır. YSK’dan elinizi çekmeniz en çok sizin yararınızadır. Her şeyi avucunuza almak her zaman iyi bir şey değildir. Hele adaleti ele almaya çalışmak mülkü-devleti çökertir.
Adil olmayan ve üzerine gölge düşmüş bir referandumun size de ülkemize de hiçbir hayırlı neticesi olmaz. Referandum ve seçim sonuçlarına güvenmeme şiddetli itiraz ve tepkiyi getirir. Şiddetli itiraz ve tepki aşırı baskı ve zorbalığı getirir. YSK ve iktidar ülkeyi nasıl bir çıkmaza sürüklediğini görmeli ve gereğini acilen yapmalıdır.
Balıkesir Milletvekili İsmail Ok’la birlikte TBMM’de bir basın toplantısı düzenleyen Okutan, “Bu ülkede artık ne seçim emniyeti, ne de seçim sonuçlarının güvenilirliği diye bir şey kalmamıştır. Hukuka ve serbest seçimlere olan güvenin yıkılması milletimizde büyük bir şok ve travma yaratmıştır. Tarihler 16 Nisan 2017’yi hem hukukumuz hem de demokrasimiz için kara bir gün olarak kaydedecektir. Referandum sürecinde ve sonrasında YSK ve hükümetçe yapılanlar milletimizi çok üzmüştür. İktidar sahiplerinin neleri kaybettiklerinin, ülkemize ve demokrasimize de neleri kaybettirdiklerinin hala farkında olmaması ise milletimizi daha çok üzmüştür. Milli iradenin kalbinden, Gazi Meclis’ten iktidarı tekrar ve tekrar uyarıyoruz. Farkında mısınız? Bindiğiniz dalı kesiyorsunuz. Sadece sizin değil, bizim de bindiğimiz, siyaseti taşıyan ve hepimize meşruiyet kazandıran dalı kesiyorsunuz. Sizin en önemli iddianız ve tek meşruiyet kaynağınız seçimle iş başına gelmekti. Ama siz, şimdi sizi iktidara getiren serbest ve adil seçim imkânını ve meşruiyetinizin temelini ortadan kaldırıyorsunuz.”Şeklinde konuştu.
Karardan acilen dönülmesini isteyen Isparta Milletvekili Nuri Okutan bu yapılmadığı takdirde en büyük iddiası seçimle iş başına gelmek olan iktidar sahiplerinin iddialarının bir anlamı kaymayacağını belirterek “ karar düzeltilmezse seçimle iş başına gelmek, hile ile göreve gelmekle eş anlamlı olur” dedi.“BEN BÖYLE BİR KARAR VERDİM, GİT DERDİNİ MARKO PAŞA’YA ANLAT” DENİYOR
YSK’ya yönelik uyarılarını 30 Mart 2017 tarihinde bir basın toplantısı düzenleyerek dile getirdiğini anlatan Okutan, şöyle devam etti: Propaganda sürecinde sahada karşılaştığımız engellemeler üzerine 30 Mart 2017 tarihinde bir basın toplantısı düzenlemiş ve aziz milletimize demiştik ki:
“Demokrasilerde referandumların ve seçimlerin eşit ve adil bir şekilde cereyan etmesi esastır. Bunu gözetleyecek ve denetleyecek olan da bağımsız yargıdır. Seçim kurullarıdır. Öyle görülüyor ki seçim kurulları ülkemizde hakim gücün safında yer tutmuş ve adaletin terazisi orada da şaşmıştır. Mesele bize miting izni verilmemesi değildir. Seçim kurullarına güven meselesidir. Bu seçim kurullarına güvenerek nasıl referandum ve seçim yapabiliriz meselesidir. Ülkesini seven demokrasiye inanan herkes şapkasını önüne alıp düşünmelidir. Aynı basın toplantısında devamla: Esas sorun şuradadır. Biz bu skandal kararları veren seçim kurullarına nasıl güveneceğiz. Kararlarını ilgili mevzuata değil de “dam üstünde saksağan vur beline kazmayı” misali ilgisiz alakasız mevzuata ve hâkim güce dayanarak karar verenlerin adil ve tarafsız bir biçimde referandum işlemlerini yürüteceğine nasıl inanacağız? Bize eşit ve adil propagandayı bile yaptırmayanlara nasıl itimat edeceğiz? Bu zihniyet nasıl sağlıklı bir seçim yapacak ve bu seçimin sonuçlarına biz nasıl güveneceğiz? Verilen karar “ben böyle karar verdim, git derdini Marko Paşa’ya anlat” demektir. (şimdi de yapılan tam da bu değil midir?)Hukuk askıya alınmış, demokrasi ayaklar altına alınmış, adaleti tesis edecek yer kalmamıştır. Bu manada artık tuz kokmuştur. Bu kadar kanun tanımaz, vicdan tanımaz, adaletsiz bir anlayışla karşı karşıyayız. Perşembe’nin gelişi artık Çarşamba’dan bellidir. Nihayetinde bu kurumlar artık tartışılır hale gelmiştir.” YSK ÜYELERİ TOPTAN İSTİFA ETMELİ, REFERANDUM YENİLENMELİDİR
Isparta Milletvekili Nuri Okutan daha önce milleti, partileri ve kamuoyunu uyardıklarını belirterek,
“Dolayısıyla bize açık haksızlık yapıldığı gün, bizim itirazımıza sessiz kalındığı gün, işin varacağı yer çoktan belli olmuştu. Bize de milletimizi uyarmak düşmüştü. Biz uyarı görevimizi yaptık. Uyarı görevini yapmanın bir faydası olmadığını yaşayarak gördük. Bizim uyarımızdan sonra tedbir alması gereken hükümet ve YSK idi. Ortaya çıktı ki YSK artık iktidarın emrine girmiştir. Ayağa kalkması gereken basın idi. Siyasi partilerdi. Kamuoyu idi. Ama ne fayda. Korkunun dağları beklediği ülkemiz şartlarında birkaç korkusuz kalem dışında ayağa kalkan filan da olmamıştır.” Şeklinde konuştu.
YSK üyelerini istifaya davet eden Isparta Milletvekili Nuri Okutan ve Balıkesir Milletvekili İsmail Ok, referandumun yenilenmesi, iktidar partisinin YSK’dan elini çekmesi, seçimlerin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Anayasa ve ilgili mevzuata uygun bir şekilde eşit ve adil şartlarda yapılması gerektiğini belirterek, bu yapılmadığı takdirde adaletin ve devletin çökeceğini ifade ettiler.MAÇ BİTMİŞ DEĞİLDİR,
TARAFSIZ OLMASI GEREKEN HAKEM BİR TAKIMIN FORMASINI GİYMİŞTİR
Nuri Okutan basın toplantısında Cumhurbaşkanının referandum sonucunu maç skoruna benzetmesine yönelik bir soru üzerine: “Biz artık evet-hayır meselesinde değiliz. İş artık daha da ileriye gitmiştir. Devletin bekası meselesi haline gelmiştir. Bunun farkında değil insanlar. Şu anda evet çıkmıştır, iktidar kurtulmuştur. Ama devletin bekası risk altına alınmıştır. Biz mahkemelere de güvenmeyeceksek, tuz da kokacaksa, ne yapacağız? Nereye gideceğiz? Kime güveneceğiz? Sorun budur. Biz bu sonuçların basit bir maç skoru meselesi şeklinde ele alınmasını doğru bulmuyoruz” cevabını verdi.
Aynı soruya yönelik olarak Balıkesir Milletvekili İsmail Ok da söz alarak şu cevabı verdi:
“ Maç bitmiş filan değildir. En vahimi de kanunları uygulamakla mükellef olan en başta Sayın Cumhurbaşkanı ve Başbakan onun nezdinde hükümet, kanunları ayaklar altına almıştır. Açıkça Türkiye Cumhuriyeti devletinin kanunlarında mühürsüz zarf ve oy pusulalarının geçersiz olacağı yazılmasına rağmen, mühürsüz zarflar ve oy pusulaları geçerli kabul edilerek kanun çiğnenmiştir. Bir defa Sayın Cumhurbaşkanı ve Başbakan bunlarla ilgili gereğini yapmak yerine ‘maçın kaç sıfır olduğunun önemi yok’ demekle bu ülkede kanunları çiğneyen en başta kişiler olması çok acıdır. Bir başka ifadeyle maçı tarafsız yönetmekle mükellef olan hakem, takımlardan birisinin formasını giyerek maçı yönetmeye kalkmıştır. Yüksek Seçim Kurulu’nun yaptığı tam budur. Yüksek seçim kurulu tarafsızlığını kaybetmiştir. Yüksek Seçim kurulunun kanunları ihlali dolayısıyla seçimlere gölge düşmüştür. Hiçbir kimse bu seçimlerin adil ve tarafsız olduğunu söyleyemez. Kısaca Türk milletinin gönlünde seçimler şaibelidir. Biz de milletin temsilcileri olarak bu şaibe ortadan kaldırılmadığı müddetçe, milletin inanmadığı seçimi sonuna kadar takip ederek, neticeyi almak için mücadele edeceğiz.”MİLLETİN İRADESİNE EL KONULMUŞKEN PARTİ VE İKBAL DÜŞÜNMÜYORUZBir Gazetecinin MHP’li muhaliflerin yeni parti kurması veya başka bir partiye geçmesine yönelik haberler olduğuna dair sorusu üzerine Nuri Okutan ve İsmail Ok “bunları gayri ciddi buluyoruz. Bizim birinci önceliğimiz milletin iradesine sahip çıkmaktır. Bu bir hedef saptırmadır. Bizi seçim sathı mahallinde dinlemeyenler, böyle kendi başlarına bir senaryo uyduruyorlar. Bizim ilgimiz alakamız, tamamen referandumun sonuçlarına yöneliktir. Milletin iradesine el konulmuşken, referandum şaibe altındayken parti meselesini, ikbal meselesini düşünebilir mi Türk milliyetçileri?” şeklinde cevap verdiler.
Nuri Okutan ve İsmail Ok’un birlikte düzenledikleri basın toplantısının tamamı şu şekilde:
BASIN TOPLANTISI METNİ
YSK’nın geçici açıkladığı referandum sonucu; tartışmalı ve şaibeli bir sonuçtur.
AKP’li seçmenler dâhil bütün seçmenler, referandum sonucunun YSK eliyle tartışılır hale gelmesinden fevkalade rahatsızdır. Hepimiz biliyoruz ki burada açık bir usulsüzlük ve kanuna aykırılık vardır. Bu durum, halkın iradesini gasp etmek anlamına gelmektedir.
298 Sayılı Kanunun 98. Maddesinde belirtilen mühürsüz zarfların ve 101. Maddesinde bahsedilen mühürsüz oy pusulalarının geçersiz olduğu açıkça belirtilmiş olmasına rağmen, Yüksek Seçim Kurulu almış olduğu mühürsüz zarf ve oy pusulalarının geçerli olduğuna dair 16 Nisan 2017 tarih ve 560 Sayılı kararla, hem kendi meşruiyetini, hem de referandumun meşruiyetini ortadan kaldırmıştır.
YSK’nın bu kararıyla; serbest ve adil seçim imkânı, Türk milletinin elinden alınmıştır. Bu ülkede artık ne seçim emniyeti, ne de seçim sonuçlarının güvenilirliği diye bir şey kalmamıştır. Hukuka ve serbest seçimlere olan güvenin yıkılması milletimizde büyük bir şok ve travma yaratmıştır. Tarihler 16 Nisan 2017’yi hem hukukumuz hem de demokrasimiz için kara bir gün olarak kaydedecektir. Referandum sürecinde ve sonrasında YSK ve hükümetçe yapılanlar milletimizi çok üzmüştür. İktidar sahiplerinin neleri kaybettiklerinin, ülkemize ve demokrasimize de neleri kaybettirdiklerinin hala farkında olmaması ise milletimizi daha çok üzmüştür.Milli iradenin kalbinden, Gazi Meclis’ten iktidarı tekrar ve tekrar uyarıyoruz.
Farkında mısınız? Bindiğiniz dalı kesiyorsunuz. Sadece sizin değil, bizim de bindiğimiz, siyaseti taşıyan ve hepimize meşruiyet kazandıran dalı kesiyorsunuz.
Sizin en önemli iddianız ve tek meşruiyet kaynağınız seçimle iş başına gelmekti. Ama siz, şimdi sizi iktidara getiren serbest ve adil seçim imkânını ve meşruiyetinizin temelini ortadan kaldırıyorsunuz.Eğer acilen bu yoldan dönülmezse, seçimle geldik diye övüneceğiniz bir şey kalmaz. İşin varacağı yeri söyleyeyim; bu gidişattan vazgeçilmezse seçimle iş başına gelmek, hile ile göreve gelmekle eş anlamlı olur. Bilhassa bu yolu açan iktidar sahipleri için.
Yüce Türk milleti;
YSK’nın aldığı kararlar ile artık nelere sahip olmadığımızı, devlet ve millet olarak neleri kaybettiğimizi yaşayarak gördük ve öğrendik.
Biz ise bu gelişmelerin yaşanacağını daha 17 gün önceden öngörmüş ve uyarmıştık. Propaganda sürecinde sahada karşılaştığımız engellemeler üzerine 30 Mart 2017 tarihinde bir basın toplantısı düzenlemiş ve aziz milletimize demiştik ki:
“Demokrasilerde referandumların ve seçimlerin eşit ve adil bir şekilde cereyan etmesi esastır. Bunu gözetleyecek ve denetleyecek olan da bağımsız yargıdır. Seçim kurullarıdır. Öyle görülüyor ki seçim kurulları ülkemizde hakim gücün safında yer tutmuş ve adaletin terazisi orada da şaşmıştır. Mesele bize miting izni verilmemesi değildir. Seçim kurullarına güven meselesidir. Bu seçim kurullarına güvenerek nasıl referandum ve seçim yapabiliriz meselesidir. Ülkesini seven demokrasiye inanan herkes şapkasını önüne alıp düşünmelidir.
Aynı basın toplantısında devamla:
Esas sorun şuradadır. Biz bu skandal kararları veren seçim kurullarına nasıl güveneceğiz. Kararlarını ilgili mevzuata değil de “dam üstünde saksağan vur beline kazmayı” misali ilgisiz alakasız mevzuata ve hâkim güce dayanarak karar verenlerin adil ve tarafsız bir biçimde referandum işlemlerini yürüteceğine nasıl inanacağız?Bize eşit ve adil propagandayı bile yaptırmayanlara nasıl itimat edeceğiz? Bu zihniyet nasıl sağlıklı bir seçim yapacak ve bu seçimin sonuçlarına biz nasıl güveneceğiz? Verilen karar “ben böyle karar verdim, git derdini Marko Paşa’ya anlat” demektir. (şimdi de yapılan tam da bu değil midir?) Hukuk askıya alınmış, demokrasi ayaklar altına alınmış, adaleti tesis edecek yer kalmamıştır. Bu manada artık tuz kokmuştur. Bu kadar kanun tanımaz, vicdan tanımaz, adaletsiz bir anlayışla karşı karşıyayız. Perşembe’nin gelişi artık Çarşamba’dan bellidir. Nihayetinde bu kurumlar artık tartışılır hale gelmiştir.” demiştik. Dolayısıyla bize açık haksızlık yapıldığı gün, bizim itirazımıza sessiz kalındığı gün, işin varacağı yer çoktan belli olmuştu. Bize de milletimizi uyarmak düşmüştü. Biz uyarı görevimizi yaptık. Uyarı görevini yapmanın bir faydası olmadığını yaşayarak gördük. Bizim uyarımızdan sonra tedbir alması gereken hükümet ve YSK idi. Ortaya çıktı ki YSK artık iktidarın emrine girmiştir. Ayağa kalkması gereken basın idi. Siyasi partilerdi. Kamuoyu idi. Ama ne fayda. Korkunun dağları beklediği ülkemiz şartlarında birkaç korkusuz kalem dışında ayağa kalkan filan da olmamıştır.
Değerli Basın Mensupları,
Aracılığınızla aziz Türk milletine sesleniyor ve iş işten geçmeden, bunca yıllık devlet tecrübemle yine uyarıyorum. Demokrasi, bir milletin elindeki en büyük nimetlerden birisidir. Milleti her türlü zorbanın tasallutundan kurtaracak olan seçimdir, seçim sandığıdır. Burada bozulma olursa her şey bozulur. Düzeltmenin de tek yolu vardır. O da; her şeyi olması gerektiği şekle döndürmek.
Bunun için:
1-YSK üyelerinin hepsi bir an evvel istifa etmelidir. Adaleti her şeyin üstünde tutacak yeni bir heyet oluşturulmalıdır. İktidar, kurulun üzerinden elini çekmelidir. Bunun referandumun evet-hayır çıkmasıyla bir ilgisi yoktur.
2-Referandum yenilenmelidir. Kurul istifa etmeden yenileme kararı almalıdır. YSK, majestelerinin hizmeti için, diğer bir deyişle “evet” için gerekin yapmıştır. Şimdi de millete hizmet için gerekeni yapmalı topluca istifa etmeden önce, referandumun yenilenmesi kararını almalıdır.
3-Bundan böyle seçimler ve referandumlar serbest ve adil seçim ilkelerine, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne, Anayasaya ve kanunlara uyularak yapılmalıdır.
Bütün bunları iktidar bilhassa kendi istemelidir.
İktidar sadece ülkemizin ve demokrasimizin yüce menfaatleri için değil, kendi menfaati için de bunu istemelidir. Basiretleri varsa hiçbir mahkeme ya da kurul kararını beklemeden bunu hemen yaparlar. İktidar, demokrasimizi içine girmekte olduğu büyük depremden kurtarmalıdır. Bu aynı zamanda kendi kurtuluşu olacaktır. YSK’dan elinizi çekmeniz en çok sizin yararınızadır. Her şeyi avucunuza almak her zaman iyi bir şey değildir. Hele adaleti ele almaya çalışmak mülkü-devleti çökertir.
Adil olmayan ve üzerine gölge düşmüş bir referandumun size de ülkemize de hiçbir hayırlı neticesi olmaz. Referandum ve seçim sonuçlarına güvenmeme şiddetli itiraz ve tepkiyi getirir. Şiddetli itiraz ve tepki aşırı baskı ve zorbalığı getirir. YSK ve iktidar ülkeyi nasıl bir çıkmaza sürüklediğini görmeli ve gereğini acilen yapmalıdır.