12 Eylül sonrası bir arkadaşım muziplik olsun diye öğrencilerini salar Çiftlik Caddesi’ndeki kitapçılara.
Amacı, “ticaret erbabı, alıcısı olan malı ne yapar, eder, bulur, buluşturur.” tezini ispatlatmaktır.
Öğrencilerini “öğretmenimiz ödev verdi” bahanesiyle aralıklarla birer ikişer kitapçılara gönderip Rauf Tamer’in “Solun Namusu” adlı kitabını sordurtur.
Bir iki kitapçıyı en sona bıraktırır.
Öğrenciler bir hafta sonra görürler ki kitap vitrindeki yerini almıştır.
O sona bırakılanlardan eğitimci kökenli olanına sorarlar:
-Solun Namusu var mı?...
Yok dese ayrı bir arıza, bitti dese başka türlü bir arıza, gelecek dese o anda “Solun Namusu”nun olmadığı ortaya çıkacak…
O eğitimci kökenli kitapçı:
-Git oğlum işine… Hani o işler bittiydi?... 12 Eylül boşuna mı yapıldı, der…
Şu 12 Eylül’ün namusunu lekeleyen Nurettin Soyer’in cins oğlu İzmir’de aday gösterildi ve kıyamet koptu ya, solun namusu yeniden sorgulanır oldu.
Eski solcular oturmuş, Kılıçdaroğlu’na yükleniyorlar. Dinliyorum, yeniden sorguluyorum solu ve namusunu…
-Bu dönemde niçin böyle bir adayı ortaya attı, diyorlar.
Namuslu insanlar, geçmişi işkence, hukuksuzluk lekesiyle kirli birisini tartışır ilk önce.
Ne bekliyordunuz?
Fetö’nün kasetiyle Genel Başkan yapılan birisi, şapkasından tavşan mı çıkarsaydı?
“Bu dönemde niçin böyle bir adayı ortaya attı”, şu demektir:
“O şerefli babanın oğluna bir sözümüz yok ama zamanlama yanlış oldu…”.
Her devrin bataklık domuzu(*) Oral Çalışlar, solun bu namussuzunu aklamak için çıkarıldığı TV programında:
“Tunç Soyer’in babası Nurettin Soyer bir devlet görevlisiydi. O dönemde solu da sağı da yargıladı, hatta beni de yargıladı” diye namusunun fotokopisini gösterdi.
Sanki 12 Eylül meşru bir yönetimmiş gibi kutsuyor baba Soyer’i…
Herkesi yargılaması ayrı, Türk Milliyetçilerine sistemli işkence yaptırtması ayrı konudur.
Zeki Kaman ve Dürüst Oktay… gibi “Pit bul” cinsi adamların dişlerini kanlandıran, alçak değilse, nedir?
6 Şubat 2019 Günlü yazısında Orhan Uğuroğlu denen cıvık solcu, Sayın Bahçeli’yi kast ederek “Yandaşlıkta AKP’lileri Geçti” başlıklı yazısında özetle:
“MHP İzmir’den aday göstermemesine rağmen yandaşlık görevi gereği Tunç Soyer’in babası aklına geldi… Oysa 2009’dan beri 10 yıl Seferihisar Belediye başkanlığı yaparken Tunç Soyer’i eleştirmek aklına gelmeyen…” diye devam ediyor.
Ey cıvık yandaş, Tunç Soyer’in o zamanlar Hendek İhanetine destek olduğu bilinmiyor, babasının dehşet ve vahşetinden gurur duyduğunu söylenmemişti ki…
Gelelim namus meselesine:
12 Eylül’ün hukuk tanımaz, insanlık onuru arızalı hukukçusunu hatırlama fırsatı verip kamu vicdanında yeniden yargılanmasına sebep olduğu için Sayın Kılıçdaroğlu’na teşekkür borçluyuz.
Ancak, solun darbelerle ve işkenceyle imtihanı geçer not alamamıştır.
(*) Bataklık domuzu: Kelebek romanında bir bataklığın arkasındaki adacığa sığınan kahraman ihtiyaçları için çıkacağı zaman beslediği domuzun ardına takılır ve öyle çıkar bataklıktan…