Bir eğitim-öğretim dönemi daha sona erdi. Çocuklarımız karnelerini aldılar. Sonra,
Sonrası, tatil elbette çocuklar da öğretmenler de yoruldular.
Örnek bir karneden bahsedeyim. Fen 21, matematik 29, Türkçe 34, yanına iki zayıf daha ekleyin. Sonra,
Sınıf geçti. Nasıl geçer demeyin bu sistemle geçer. Beden 100, resim 100, seçmeli derslerden iki tane daha 100, yılsonu ortalaması 51 olur. Sonra,
Sınıf geçti. Sistem kabul etsen de etmesen de bu. İçimiz kabul etmiyor fakat rejim, oldu-bitti,
ben yaptım oldu, diyebilecek kadar hukuk dışı olunca elbette yapacak bir şey kalmıyor. Sonra,
PİSA (Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı) açıklıyor. Dünya sıralamasında ülkemiz 46. sırada. LGS ve LYS’de 920.000 öğrenci fen bilimlerinden sıfır ekmiş. Matematikten 420.000 sıfır çeken var. Türkçeden 5.000 öğrenci, anadili olduğu halde sıfır çekmiş. Sonra,
Aklı evvelin biri çıkıp, Türkçe Olimpiyatlarına müsaade etmeyeceğim, diyor. Be Müslüman, kendin beceremiyorsun, bari bu işi adam gibi yapanlara engel olma, ya da gölge etme.
Fırsatları Arttırma ve Teknolojiyi İyileştirme Hareketi Projesi, aklıma geldi. Kısa adını FATİH koyarak, o güzelim adı da lekelediler. İsmi kısalttılar çünkü ezberde tutacak kadar Türkçeleri yok. Çocuklarımız dersen, 5000 tane sıfırcı var. Onlarla da olmaz.
El bilgisayarları şu ana kadar yemedi. Ben size bir tavsiyede bulunayım.
Bilgisayarları toplayın, kutusuna koyun, Türk okullarının mevcut olduğu – mesela Kenya gibi – bir ülkeye gönderin. Okulları kapatması karşılığında para ve bilgisayar teklif edin. Bilgisayar binlerce var, para desen kaynağı önemli değil ve mevcut, bence deneyin. Denedik, kabul etmediler derseniz sözüm yok.
Çocuklara kızamıyorum, geçen hafta LYS sınavındaki rezaleti canlı canlı yaşadım. İstanbul’da, sabah onda matematik sınavına giren öğrenciler on iki buçukta sınavdan çıktı. İstanbul’un bir yakasından çift vasıta ile diğer yakasına geçerek on dörtte başlayacak yabancı dil sınavına yetişmeye çalıştılar. Öğlen yemeği menüleri, annelerinin evde hazırladığı ekmek arası köfteydi. Bürokrata veya yüksek öğrenimini derece yaparak tamamlamış insanlara gerek yok, zekâsı vasatı tutturmuş, sıradan ilkokul mezunu bir esnafa bu işi bıraksalar, bu rezalet yaşanmazdı. Sıkıntı nerede derseniz, liyakatten uzak itaatkar yönetici kadrosundadır.
Rica ediyorum, oturduğunuz makamı haksız yere işgal ediyor olabilirsiniz, kafanız çalışmayabilir, emir kulu olabilir hatta dikte edilerek bazı kararlara zorlanıyor olabilirsiniz. Çocuklarınız bu günün torpillileri olabilirler, hatta okula gitmeden karne alabilir ve ticaret yapmadan zengin olabilirler. Üzerinde yaşadığınız şu mübarek ülkeyi ve sizin zümreniz dışında kalanları düşünün. Allah rızası için şu milli eğitime çeki düzen verin. Yakın zamanda sizi bile aratacak kadar vasıfsız bir nesil ortaya çıkacak ve bunun, - dilinizden düşürmediğiniz - Allah katında bir hesabı olacak.
Fatih Projesi, yani uzun adı ile Fırsatları Arttırma ve Teknolojiyi İyileştirme Hareketi Projesi. Proje kapsamında Milli Eğitim Bakanlığı ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı işbirliği ileTürkiye'deki tüm dersliklere birer adet dizüstü bilgisayar, projeksiyon cihazı ve akıllı tahta koymaktır. Projenin ön kısımlarında her öğrenciye tablet bilgisayar verilmesi öngörülmektedir. Projenin amacı, bilgi toplumu yaratmak ve eğitimde teknolojiyi yararlı kılmaktır.