Aşağıdaki haber, konunun özeti olması bakımından çok önemlidir.
“İstanbul'da düzenlenen Genç Erkekler özel basketbol turnuvasında antrenör Özlem B. herkesin gözü önünde oyuncusuna saldırdı. Genç sporcuya defalarca tokat atan kadın antrenör, daha sonra hızını alamayıp maçın hakemine de çöp kovası fırlattı”.
Sporcular, sanatçılar için ilk hoca, ilk usta çok önemlidir.
Veliler, çocuklarınızı spora, sanata (resim, müzik, iş eğitimine) yönlendirirken gelecekteki yetişkin tipine rol model seçtiğinizi unutmayın ve bu yüzden ilk önce iyi bir yetiştirici seçin.
İyi bir sporcu, iyi bir usta ve sanatçı:
İlk önce, ne yaparsa yapsın kurallara uymayı alışkanlık hâline getirir.
Kendi kendisinin hakemi, eleştirmeni olma özelliği kazanmıştır.
Haksız rekabeti kişiliğine hakaret kabul eder.
En iyi olmaya çalışırken emeğin şart olduğunu bilir.
Rakibine saygı duymanın meslek kardeşliğinin gereği olduğunu bilir.
Başarısızlığının hakemler yüzünden değil kendi noksanlıklarından kaynaklandığını hiç unutmaz.
Her karşılaşmada, konserde veya işte, neleri noksan yaptığının tespitini yapabilecek olgunluğa erişmiştir.
Her zaman, daha iyisini yapabileceğine olan inancını korur, kendine güveni tamdır.
Gücünün, ustalığının farkında olan her insan gibi olgun ve ağırbaşlıdır.
Şampiyonların, ustaların, üstatların genellikle en iyiler arasından çıktığını bilir.
En önemlisi, sporcu, sanatçı, usta olarak, ilk önce kendisiyle yarışma, her denemede kendisini geçme/aşma alışkanlığı olanların iyi sporcu, iyi sanatçı, iyi usta olacaklarını bilir.
Başta verilen örnek çok çarpıcıdır.
Biz özellikle spor sahalarında ne düzenbaz, saldırgan, cazgır, ufacık başarıda sporcusunu, çırağını göklere çıkaran, başarısızlığında onurunu kıran, şımaran ve şımartan hocalar/ustalar gördük.
Sporcusunun, çırağının özgüvenini yerle bir eden birinden hoca, yetiştirici, usta olamaz.
Çocuklarımızı hayata hazırlarken emanet edeceğimiz eğiticilerini/yetiştiricilerini titizlikle seçmeliyiz.
Sorsanız “Çok başarılı ama kişiliği vasat birini mi vasat biri ama kişiliği mükemmel birini mi seçeyim” diye “ikincisini seçin” derim.
İlk yazılan silinmiyor. Kişiliği mükemmelleşmemişlerin sporculuğu, ustalığı, sanatçılığı gelip geçicidir…
“Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlâklısını severim” diyen Mustafa Kemal Atatürk, aslında konuyu özetlememiş mi?