Teknolojideki hızlı ilerleme mutfaklarımıza çok fazla etki etmemişse de, mikrodalga fırın istisnai bir ürün olarak karşımıza çıkıyor. Özellikle yurtdışında başka türden bir fırın kullanılmıyor. Bunun nedenini anlamak çok kolay: Mikrodalga fırın saniyeler içinde pişiriyor ve ısıtıyor. Ocak karşısında saatler boyu ter dökmek zorunda kalmıyorsunuz. Çalışma prensibi son derece basit aslında: Her besinin içinde, su damlacıkları var. Gözünüzle göremiyorsunuz belki ama, hücresel düzeyde de olsa mevcutlar. Özel frekanslı radyo dalgaları, bu su zerreciklerini anında buharlaştırıyor. Besin, saniyeler içinde haşlanıyor ve pişiyor.
Geleneksel bir fırında, “altı ile üstü eşit olsun” diye kaç saat harcadınız? Yemeğin altını kaç defa yaktınız peki? Mikrodalga fırın, bu sıkıntıları yaşatmıyor. Besinin her yerini aynı anda “pişirdiği” için mükemmel şekilde hazırlanmış yemekler sağlayabiliyor. Mikrodalga fırınlarda yemeği karıştırmanız, ocağın altını kısmanız veya başında beklemeniz gerekmiyor. Önceden programlanmış zaman seçeneklerinden birini ayarlıyor ve işinize dönüyorsunuz – mikrodalga fırın o süre boyunca çalışıyor ve süre sonunda kendiliğinden duruyor. Size de sadece afiyetle yemek kalıyor! Özellikle donmuş ürünleri çözmek ve dolaptan çıkmış yemekleri ısıtmak konusunda başarılı; yemeğinizi dolaptan çıkardıktan 5 saniye sonra sıcacık yemeye ne dersiniz? Üstelik, altını yakma derdi de yok. Mikrodalga fırın basit ancak çok etkili bir icat ve zamanına değer veren herkes tarafından kullanılması gerekiyor.