Ölü beden önce buz kalıplarıyla soğutuluyor ve göğüs kafesi açılarak vücuttaki kan damarlardan çekiliyor. Yerine eksi 50 derecede gliserol enjekte ediliyor. Vücuda yayılımı sağlanan solüsyon vücut ısısının da eksi 50 dereceye düşmesini sağlıyor. Hücre çevresindeki yağların buzdolabında kalmış birkaç günlük yağlar gibi buruşmaması için de hasta içi sıvı nitrojen dolu büyük metal silindirler içerisinde, eksi 196 derecede korunuyor.
Tüm bedeni dondurmak 150 bin dolar. Başı dondurmanın bedeli ise 80 bin dolar!
Bu çalışmaları başlatan Amerika’da ki en büyük şirket Cryonics şirketi. Sonrasında ABD'li Alcor Life Extension Foundation. onu American Cryonics Society, Cryonics Institute ve Trans Time takip ediyor. Bu şirketlerde dondurulmuş olarak bir gün diriltilmeyi bekleyen toplam 230 hasta bulunuyor. Öldüğünde dondurulmak üzere anlaşmaya imza atmış insan sayısı ise 900 civarında. Ödeme kolaylıkları da sağlanıyor. Önce bir hayat sigortası yaptırıyorsunuz. Sigortanızın primlerini ölene dek düzenli olarak ödüyorsunuz.ÜLKEMİZDEN 19 KİŞİ BU PROGRAMA BAŞVURMUŞ!
Cryonics'in amacı ise şu anda var olan teknolojiyle tedavi edilemeyen hastaları gelecekte gelişmiş teknolojiler tedavi eder diyerek ölümcül hastaları dondurmak.Türkiye'de bu dondurulma anlaşmasını imzalayan isimlerden biri olan Güner Kuban, kendisi “Çerkez Ethem’in torunu”.ve “17 yaşında diriltilmek” istiyor.Ülkemizden de Güner Kuban, Alcor firmasıyla 1992 yılında dondurulma anlaşmasını imzaladığında şirketin Türkiye temsilciliğini de almış ve o zaman 16 Türk anlaşma imzalamak için kendisine başvurmuş. Ama bugün o isimlerin kimler olduğunu şirketin ticari sır olarak kabul ettiğinden söylemiyor.ÇERKEZ ETHEM’İN TORUNU GÜNER KUBAN’DA BU PROGRAMA BAŞVURDU
Buzlar içinde diriltilmeyi bekleyen kendisinin de dondurulmayı istemesinin nedenini ise şu sözlerle anlatıyor:"Ben diğer insanlar gibi yaşamaya çok meraklı olduğumdan, hayatımı sürdürmek istediğimden dolayı imzalamadım bu anlaşmayı. Tek istediğim kısa bir süreliğine de olsa gelecekte dünyanın nasıl olduğunu görebilmek. İleri teknolojinin gelişimini, ışınlanmanın, zaman makinesinin icat edildiğini, insanların beyin kapasitelerinin yüzde 100'ünü kullanmaya başladıklarını, diğer güneş sistemlerinin keşfedildiğini görmek istiyorum. 80 yıl içerisinde, dondurulan insanların yeniden hayata döndürülebileceğine inanıyorum çünkü nano teknoloji inanılmaz ilerliyor. Hatta istediğiniz yaşta uyanabileceksiniz. Ben 17 yaşımda uyanmak istiyorum. 50 yılda bir, birkaç haftalığına uyansam yeter bana."Şirketle yapılan anlaşma gereği Tüm dünyadan 230 cansız vücut, içi sıvı nitrojen dolu büyük metal silindirler içerisinde, eksi 196 derecede, tıbbın ilerleyip kendilerini yeniden dirilteceği günü bekleyecek!Evet okudunuz sevgili dostlar,"Dondur,bekle,canlandır"işlemi.ölümsüzlüğü taahhüt ediyor. Ölümün rapor edildiği tarihten makul bir süre sonra derece derece dondurulan bu beden, tıbbın çok elverişli bir düzeye ulaşacağı zaman diriltilmek üzere saklanıyor. Ve, bu süre zarfında oluşan hasarları tamir etmek içinse nano robotlardan faydalanılacak olan uygulamanın bedeli 30 ila 150 bin dolar arasında.HAYATINIZDAN MEMNUN DEĞİL MİSİNİZ?HAYAT SİZİ SIKIYOR MU?KOLAY DONDURT KENDİNİ 150 SENE SONRA ORTAYA ÇIK !Hayatınızda kimse umurunuzda değil mi?”.Bastırıyorsunuz parayı zınk diye sizi donduruveriyorlar.cryogenicse şirketi “Biz pragmatist değiliz haşa parada pulda değiliz insanlar iyi olsunlar tek diyorlar”. Yine de bu tedavi etme amaçlı bir yazı tura eylemi aslında bir nevi. Yani Cryogenicse göre“tarih normal seyrinde akacak, teknoloji bu hızla gelişmeye devam edecek, insanlık yine böyle huzurlu mutlu mesut kalacak”diye varsayılıyor.Müneccimlik durumu da var anlayacağınız gibi. Geleceği bu kadar net öngörebilen bir bilim dalı daha var mıdır? Görülmemiştir sanıyorum.HÜCRE YAPISINDA BULUNAN BAZI KOMPONENTLER BU GERİ DÖNÜŞÜM İŞLEMİNDEN KURTULAMAYABİLİR!
Hibernasyona getirilen eleştirilerden birisi de uygulanan işlemin hücre yapısında kalıcı hasar bırakabileceğine dair yapılan bazı araştırmalara göre dondurma işleminden sonra normal bir geri dönüş olmuyor. Hücre yapısı içinde bulunan DNA adaptasyon geliştirmek gibi bir lükse sahip olsa da hücre yapısında bulunan bazı komponentleri bu geri dönüşümden kurtulamayabiliyor. 1962'den beri devam eden araştırmaların kesin bir neticesi alınmış da değil bu hususta. ancak Cryogenics oldukça bilim kurgusal duran vaadiyle insanları cezp etmeye devam ediyor Ülkemizden de şimdiden 16 kişi dondurulma talebinde bulunmuş 2006 itibariyle. bu kişiler kimlerdir merak içindeyim şahsen.BU DONDURULAN İNSAN ÖLÜMÜ OLACAK? DİRİMİ?
Öngörülemeyen geleceğe dair yapılan bu yatırım insan hayatına''dur'denilmesidir “Bir yerde zamanı durduramıyorsak o zaman hayatı durdururuz”gibi bir anlayış güdülüyor. Lakin hayat da devam ediyor. Örneğin dondurulacak olan kişilere ait hukuksal durumlarda ne gibi düzenlemeler yapılacağı tamamen muallâkta. Şu anda. Kamu davası olan, mirasıyla ilgili durumu olan bu kişilerin dondurulma işleminden sonra ne şekilde tanımlanacağı belirsiz.“ölü olarak mı resmileştirilecekler yoksa diri mi?” ;yani diyelim ki çok zengin biri var ve dondurulmayı seçiyor. Bu kişi mallarını miras payı olarak vasilerine devredecek mi? Henüz bunlar cevapsız? Çünkü bu uygulama yaygın değil ve bir nevi uzay seyahatleri gibi sadece ÜTOPİK olarak algılanıyor. Ama Cryonics bir gerçek.“HER CAN ÖLÜMÜ TADACAKTIR"
Böyle bir uygulama dinimizin neresinde var ya da sığacaktır! “Ne kadar yaşarsan yaşa her canlı ölümü tadacaktır.” lümden kaçış yok! Mesele“kurtuluş olsun” diye dondurulmaksa bu bir çözüm olmayacaktır Allah’ın huzurunda her insan hesap verecektir. Bundan kaçış yok! Peki, tekrar seni çözdükten sonra geleceğin dünyada seni neler bekler ve sen yüzde yüz yabancı olacağın bu dünyaya adapte olabilir misin? Hadi diyelim adapte oldun. Bu geleceğin dünya sanıldığı gibi üstün bir teknolojiye sahip refah ve huzur dolu bir ortam mı olur yoksa Albert Einstein'ın meşhur lafında olduğu gibi” taşla sopayla dördüncü dünya savaşına hazırlanan bir yerde mi doğarsın?” İşte orası bilinmez.Bedeninin olmadığı sadece ve sana ait“saklanmış bir kafayla” neyi görecek! Neyi yaşayacak! Ya da “bedeninle olsun” “ara ara seni çözecekler merakını aldıktan sonra seni tekrar dondursunlar! Bu fiilen olur mu? Kanımca olur. Mesela biz Suni tohumlamada sıvı nitrojen tanklarında spermleri saklamaktayız! Çözdüğümüz vakit spermatozoitler canlı aktif hal geliyor. Bu işlem doğru olabilir ama “ne kadar kaçarsan kaç” ölümsüzlük diye bir şey ÜTOPİK bir düşünce. Ölüm vardır kaçış yok Allahu Zülcelal Hazretlerinin huzuruna çıkıp hesap vereceğiz.Kapsamhaber/Mustafa Kemal Bektaş