Birlik ve beraberliğe en çok ihtiyacımızın olduğu bu günlerde, gerekçesi ne olursa olsun,“Türk diye bir ırk yoktur,”ifadesinin kullanılmış olması, vahim bir hatadır. İki gün önce Türkiye’nin gündemine oturan bu anlamsız ifade geçmişimiz, tarihimiz ve Milletimize büyük saygısızlıktır. Kimin söylediği ve ne amaçla ifade edildiği önemli değildir. Biz bu makalemizde buna karşılık vermeyi bile ciddiye bile almıyoruz.Çünkü Türklüğün savunmaya ihtiyacı yoktur, bizim varlığımız bunun açık delilidir. Allah’ın yardımıyla bizim Türk kimliğimiz, kıyamete kadar sürecektir. Çünkü bunun arkasında Sevgili Peygamberimizin methi vardır, şan ve şeref dolu şanlı bir tarih vardır. bu bağlamda sözü fazla uzatmadan, Ülkücü harekete Türk-İslam ülkü fikrinin yerleşmesine öncülük eden, Arap kökenli merhum Seyit Ahmet Arvasinin anlayana, Türklerle ilgili tanımlarını, iki bölüm halinde vermekle yetineceğiz. Dikkatle okuyoruz…
Seyyid Ahmet Arvasi der ki: -Ben, Şanlı Peygamberimizin “Kişi kavmini sevmekle suçlandırılamaz… Kavminin efendisi kavmine hizmet edendir,” tarzında ortaya koydukları yüce prensiplere bağlıyım. İçi alev alev Müslüman, dışı pırıl pırıl Türk ve içi dışına hâkim, dışı içine köle, yeni Türk neslinin maya çanağı olmak ehliyeti hangi topluluktaysa ben oradayım…
-Sahabe döneminden sonra İslam’a en büyük hizmeti yapan Türklerdir. Bu millet yüzyıllarca İslam âlemini korumuş, kollamış ve bu uğurda hiç çekinmeden oluk gibi kanını akıtarak milyonlarca şehit vermiştir. Bunun yanı sıra İslâm kültür ve medeniyetinin gelişmesine de maddi manevi büyük katkıları olmuştur. Türk milleti İslâm’la bütünleşmiş ve iç içe girmiş bir millettir…
-Türkler millet olarak topluca İslâm’ı seçen tek millettir. Türk Milletinin İslâm’a büyük hizmetleri olmuştur ve hâlâ da olmaktadır. Bulgar da olabilirsin, Makedon da olabilirsin; hatta Afrikalı zenci de olabilirsin. Ama ne olursan ol, eğer Müslüman’san Türk’e saygı göstermelisin.Çünkü Bu milletin İslâm’a hizmeti unutulmaz, onun için de bu sevgiye layıktır…
-Avrupa’ya gittiğinizde hangi millettensin diye sorarlar. Eğer Türk’üm dersen ikinci soruya muhatap olmazsın. Çünkü bilirler ki sen Müslümansın. Türk demek, Müslüman demektir… Hayretle gördüm ki, bu ülkede Türk kelimesinden ürkenler var. Yine hayretle gördüm ki, bu ülkede İslam kelimesinden de ürkenler var. Ve yine ürpererek gördüm ki, bu ülkede Türk ve İslam kelimelerinin yan yana gelmesinden dehşete kapılan kişi ve çevreler var...
-Türkler, Kendilerini Allah ve Resulü’nün davasına adamış, sırf Allah rızası için canını, malını ve mevkini, din ve devleti, mülk ve milleti için fedaya hazır, şanlı, mukaddes ay yıldızlı bayrağın gölgesinde dövüşen, nefsini düşünmeyen ve ülküsüne fani olmuş yiğitlerdir. Onlar büyük ve şanlı tarihimizin doğurduğu, Allah ve Resulü’nün hizmetine sunulmuş ve küfrün bütün oyunlarını bozan, cesaretini kıran, yolunu kesen kadrolardır. Bu Millet Allah’ın İslam âlemine bir ihsanıdır…
- Ben, İslam iman ve ahlakına göre yaşamayı en büyük saadet bilen, büyük Türk milletini iki cihanda aziz ve mesut görmek isteyen ve böylece İslam’ı gaye edinen Türk milliyetçiliği şuuruna sahibim. İnanıyorum ki, hem Türk, hem Müslüman olmak, hem de muasır dünyaya öncülük etmek mümkündür. Ecdadımız bütün tarihleri boyunca bunu denediler ve başarılı oldular. O halde bizler niye bu tarihi misyonumuzu yerine getirmeyelim.
-Bir milleti teşkil eden fertlerin, ailelerin, sınıf ve tabakaların soy birliği şuurudur. Ortak bir şuur tarzında beliren mensubiyet duygusunun ve kan birliği şuuru biçiminde duyulmasıdır. Zaten biyolojik verasetin yanında, ortak kültür, ortak coğrafya, ortak hayat tarzı, ortak mücadeleler, bir milletin fert ve tabakalarını hem ruhî, hem de fizik bakımından bir birine yaklaştırır.
-Ben, Orta Asya’dan Türeyen, Anadolu’da Büyüyen, Avrupa İçlerine Yürüyen Türküm! Dağlarda Gemi Gezdiren, Taşlara Destanlar Kazdıran, Tarihi Baştan Yazdıran, Türküm! Atilla’yı, Yavuz’u, Fatih’i Var Eden, Kralları, İmparatorları Kendisine Yar Eden, Düşmanına Dünyasını Dar Eden Türküm Ben!.. Şimdilik Allah’a emanet olunuz. Devam edecek…