Dernekler birer (STK) Sivil Toplum Kuruluşları olup. Kısaca özetlersek Topluma karşılıksız hizmet edebilmektir. İnsanlar; sosyal bünyede bir bina meydana getirmek için birbiriyle kenetlenen, birbirine destek olan, yapıtaşları, gibi, pazıl gibi olmalıdırlar.
Benim Dernekçiliğe ilgim elbette ki, toplumsal sorunlara kayıtsız kalamayışımdan kaynaklanıyor. Yaklaşık 7-8 yıldır (STK)’ların içerisinde birisi olarak analizlerim; Sorunları çok olan bir toplum olduğumuzu düşünürsek Dernekler bir parça da olsun bu sorunlara merhem olmak için faaliyet göstermektedirler. Biz Türkler göçebe bir yapıdan geldiğimiz için (dayanışmacılık ) yardımlaşma, duygusu genlerimizde var olan yüksek bir toplumuz. Ancak güç birliği yaparak bu zorlukları aşabiliriz. Her şeyden önce zor işler emek ister, sabır ister. En önemlisi de gönülden bağlı olmayı ve beraberinde gelen zorluklara katlanabilmeyi gerektirir.
Elinden geleni yapmak ise zorluklara sakin ve şikâyet etmeden katlanmak, gerektiğinde tekrar tekrar denemek, yapabildiği her şeyi yapmak anlamında kullanılır. Bu aslında ilahi bir güçtür. Böylesi bir gücün içinde inanmak, umut beslemek, olumlu düşünmek, sabretmek gibi manevi değerler vardır. Toplum bireylerden oluşur ve hiç kimse toplumdan uzak tek başına yaşayamaz. Bu yüzden toplumu oluşturan bireylerin toplumsal sorunlara kayıtsız kalmaması tabi ki derneklere katılması, destek vermesi gerekir. Dernekleri benimsemek demek, kişinin içinde yaşadığı toplumun değişim sürecinde bir seyirci olmaktan çıkıp, toplumsal değişim olgusuna aktif katkıda bulunmaya karar vermesi anlamını taşır.
Değerli Okurlarım; tüm bunları yazmamın nedeni tarihte görülmesi zor olan tersten’ de yüzden de okunduğunda aynı olan 02-02-2020 Tarihinde Kurucusu olduğum ve benim bu günlere gelmemde büyük emekleri olan rahmetli annemin adını yaşatmak onun yolunda ilerlemek için kurduğumuz Leman Gebizli Tüm Engellilere Umutışığı Derneğimizin Genel Kurulunu yaptık, daha sonra da gönüllerinde güneşi barındıran gönlü güzel, gönüllülerimizle, yönetim kurulu ve üyelerimizle güzel bir havada, güzel bir kahvaltıda bir araya geldik.
Bir araya gelmek başlangıçtır, bir arada durabilmek ilerlemedir, birlikte hareket etmek ise başarıdır. İlkesiyle hep beraber yola koyulduk. Ekip olarak bundan sonra daha başarılı, daha aktif şekilde çalışmalar gerçekleştirebilmek, yaraları sarabilmek ortak hedefimiz, olunca şöyle bir düşündüm; Eserlerinde hiçbir kusurunu bulamadığımız Yunus Emre'ler, Hacı Bektaş-ı Veli'ler, Mevlana'lar, Şems’ler gibi olmak istiyorsak; Yunus gibi düşünmek, Mevlana gibi yanmak, Hacı Bektaş gibi eline, diline, beline sahip olmak, Şems gibi aşk insanı olmak gerek... Aynısını yapmak elbette kolay değil, en azından onları okuyup, feyz almak gerektiği inancındayım.
Bunu bir atasözü ile destekleyebiliriz” bir elin nesi var iki elin sesi var”
İnanıyorum ki hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için el ele gönül gönülle vererek çalışıp, Umutışığı olacak, umut köprüsünden çok kişileri geçireceğiz. Büyük işleri ve önemli atılımları ancak birlikte çalışma ile elde edebiliriz. Çalışmaların en güzeli, yücesi dostça kardeşçe önemli atılımlara imza atabilmek farklılıklarımızı bir yana koyarak birlik olmak,( Hacı Bektaşi Veli) bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, tüm insanlarla sevgimizi, aşımızı, işimizi paylaşacağız. İŞTE DERNEKÇİLİK BÖYLE BİRŞEY. Üzerinizdeki güneş ve Umut ışığı hiç batmasın. Sağlık ve esenlikle kalın.