Teknolojinin sınırları her geçen gün genişlerken, bilgiye erişim hiç olmadığı kadar kolaylaştı. Ancak “doğru bilgiye” ulaşmak ise her zamankinden daha zor hale geldi. 2025 Dünya Ekonomik Forumu Küresel Riskler Raporu’nda, yanlış ve yanıltıcı bilginin yayılması, doğal kaynak krizi ve iklim değişikliğinin yarattığı tehlikelerle birlikte dünyanın en büyük riskleri arasında gösteriliyor.
Özellikle Google’ın yeni nesil Veo 3 modeliyle birlikte gündeme gelen hiper-gerçekçi video üretimi ve “deepfake” teknolojileri, gerçek ile kurgu arasındaki sınırları silikleştiriyor. Peki, yapay zeka gerçekten güvenilir bir rehber mi, yoksa fark etmeden hepimizi yanıltıyor mu?
Yayınlanan son raporlara göre, yapay zeka tabanlı sohbet robotlarının doğruluk oranı düşündüğümüzden çok daha düşük. NewsGuard’ın her ay yayımladığı “AI Misinformation Monitor” raporlarına göre, ChatGPT ve DeepSeek gibi popüler modellerin %30.9’u yanlış bilgi tekrar ediyor, %10.6’sı ise yanıt veremiyor veya kaçamak cevaplar üretiyor. Doğru bilgi sunma oranı sadece %58.48. Yani neredeyse her iki yanıttan biri ya eksik ya da hatalı.
Bu durum, özellikle kurumsal hayatta riskleri beraberinde getiriyor. Yanlış bir regülasyon özeti veya teyit edilmemiş bir rapor, stratejik hatalara ve kurumsal itibar kaybına yol açabiliyor. Uzmanlar, hız ve verimlilik arayışında olan iş dünyası için doğrulama süreçlerinin asla göz ardı edilmemesi gerektiğini vurguluyor.
Gilda&Partners kurucusu Jilda Bal, “Yapay zekâ sonuçları hızlı ve etkili olabilir, ama etik süzgeci yok. Güven filtresi hâlâ insanda. Doğruya ulaşma sorumluluğu bize düşüyor,” diyor. Bal’a göre, İK uzmanlarından yöneticilere kadar herkesin, teknolojiyi kullanırken insan odağını kaybetmemesi ve etik pusulasını açık tutması gerekiyor. Zira yanlış bir veri, sadece bir projeyi değil; bir insanın kariyerini veya kurumun geleceğini de etkileyebilir.