Cahit Zarifoğlu’nun yıllar önce kurduğu bir cümle var, her okuduğumda içimi sızlatan:
“Ben bu çağdan nefret ettim, etimle kemiğimle nefret ettim.”
Zaman değişse de hakikat değişmiyor. Bu cümle her devrin aynası gibi duruyor karşımızda. Peki neden?
Sessizliğe Mahkûm Fikirler
Artık konuşmak fayda etmiyor, susmak da çözüm olmuyor. Fikirler ya linç korkusuyla içe gömülüyor ya da anlamını yitiriyor gürültüde. Düşünen beyinler, hisseden yürekler susturuluyor; çünkü hakikat rahatsız eder. En gür çıkan sesin haklı sayıldığı bir çağda, derinlik sığlıkla yer değiştiriyor. Gönüller sessizliğe, vicdanlar yalnızlığa mahkûm…
Edebin Tükenişi
Bir milletin dili çözülmeden önce edebi çözülür. Biz önce utanmayı unuttuk, sonra edebi terk ettik. Ne evde kaldı mahrem, ne sokakta saygı. Ne sanatta kaldı letafet, ne sözde hikmet. Edep, vitrinden kaldırılmış eski bir eşya gibi. Hatırlayan az, özleyen daha da az...
Eskiden haya bir taçtı başta taşınan, şimdi ağırlık görülüyor, çağ dışı sayılıyor. Perdesizliğe özgürlük, arsızlığa cesaret deniyor. Oysa edep, insanı insan yapan en büyük kıymetken...
Göstergeler Çağında İç Boşluğu
Her yerde "seviyorum" diyenler var ama sevginin izine rastlamak zor. Sözler var ama manasız; samimiyet yerine gösteriş hâkim. Sohbetin yerini yorumlar, muhabbetin yerini gündemler aldı. Dostluklar "beğeniye" göre, ilgiler "gösterime" göre ayarlanıyor. Gerçek yüzler maskelerin ardında kayboldu.
Sosyal Medya: Görünene Tapınma
Sosyal medya yalnızca bir araçtı ama biz ona kulluk etmeye başladık. Ekranların ardında kurulan sanal hayatlar, hakikati gölgeledi. İnsanlar kendini pazarlarken ruhunu harcadı. En çok bağıran haklı sanıldı, en çok görünen muteber oldu. Ne utanan kaldı ne haddini bilen…
Herkes Haklı Ama Yol Kayıp
Gariptir, herkes haklı. Kimse yanlış yaptığını kabul etmiyor. Herkes mükemmel, herkes doğru yolda. Ama yol yok, yön yok, pusula yok. İşte bu yüzden edep lazım bize. Edep, hakikatin pusulasıdır. Edep, kalbin aynasıdır. Edep, insan olmanın eşiğidir.
Eğer yeniden bir diriliş olacaksa bu edep ile mümkün. Edebin kaybolduğu bir toplumda ne hukuk işler ne vicdan. Medeniyet dediğimiz şeyin özü, insanlık mayasının hamurudur: Edep.
Zarifoğlu’nun o haykırışına katılıyorum ama bir farkla:
Ben bu çağdan nefret etmiyorum, lakin bu çağda edepsizliğe sessiz kalmayı da asla kabul etmiyorum.
Ve haykırıyorum:
“Edebin olmadığı yerde hiçbir şey yerli yerinde değildir.”
Yolunuz gül renginde , gül kokusunda olsun her daim...
Kıymetli Amine hocam teşekkürlerokuduk nasiplendik Elhamdülillah Yunus Emre'nin ifadesiyle "Girdim ilim meclisine eyledim kıldım talep dediler ilim geride illa edep illa edep"