Bir şehrin kapılarından daha fazlası açıldı 29 Mayıs sabahı… Sadece surlar yıkılmadı o gün, inancın, azmin ve hayalin önündeki zincirler de kırıldı. Sessiz taşlar dile geldi, yüzyıllardır fetih duasıyla bekleyen minareler, bir ezanın sedasına hazırlandı.
İstanbul…
Peygamber müjdesinin izinde, duaların gölgesinde bekleyen mübarek şehir.
Her köşe başında bir niyaz, her taşında bir sır. Ve o sır, 1453’te Fatih Sultan Mehmed’in yüreğinde açığa çıktı.
Henüz 21 yaşında bir sultandı ama yükü cihan kadar büyüktü.
Sadece bir şehri değil, bir çağın kilidini açtı, onun ordusu kılıçtan önce kalemle, baruttan önce dua ile donanmıştı.
Bir fetih düşünün ki içinde âlimlerin duası, şairlerin rüyası, ecdadın umudu olsun...
O gün gemiler karadan yürütülmedi yalnızca, yürekler de secdeye yürütüldü. Çünkü bu fetih sadece toprakların değil, gönüllerin fethiydi. İşte bu yüzden İstanbul’un fethi bir zafer değil, bir emanettir.
Ve bu emanet, sadece bir şehrin değil , adaletin, inancın, merhametin ve medeniyetin bayrağını taşımakla ilgilidir. Fatih, fethettiği şehri yakıp yıkmadı , aksine onu bir gül bahçesine dönüştürdü. Ayasofya’da okunan ilk ezan, bu fethin şanlı mührü oldu. Camiyle kilise yan yana yaşadı, farklı milletler aynı çarşıda ticaret etti. Çünkü bu fetihte kin yoktu, tevazu vardı.
Bugün bizlere düşen, taşla yapılan surları değil gönülle kurulan medeniyeti anlamak ve yaşatmaktır. İstanbul, sadece coğrafî bir merkez değil bir ruh hâlidir. O ruh ki vakarla yürür, edep ile konuşur, dua ile dirilir.
Fetih yıldönümleri, yalnızca zaferi kutlamak için değil, emanetin hakkını verip vermediğimizi hatırlamak içindir. Unutmayalım bir şehri almak kolaydır, ama ruhunu yaşatmak için yüzyıllık bir ahlâk gerekir.
Ve bugün de sormak gerekir kendimize
Fatih’in yüreğindeki iman bizde mi?
Akşemseddin’in duası gibi bir dua, dilimizde mi?
O şehir, bizde yaşamaya devam ediyor mu?
İstanbul, hâlâ fethin izini taşıyor…
Ama asıl mesele, biz o fethin izini taşıyor muyuz?
Serhadine aşk ile düşdü Nigâr-ı kudretin
Sancağında nur olur her şehîd-i gayretin
Feth-i dâr-ı küfr ola bir duâ-yı âşıka
İstanbul’un fethiyle gül açar devletin...
Fatih Sultan Mehmed (II. Mehmed) – İstanbul’un Fatihi (1432 – 1481)
Osmanlı Devleti'nin 7. padişahıdır.
En bilinen başarısı, 1453’te İstanbul’u fethederek Bizans İmparatorluğu’na son vermesi ve Orta Çağ’ı kapatıp Yeni Çağ’ı başlatmasıdır.
Çok iyi eğitim almıştır, Arapça, Farsça, Yunanca ve Latince bilirdi.
İstanbul’u fethettikten sonra Fatih unvanını almıştır.
Bilime, sanata, ilme çok değer vermiştir. Döneminde birçok medrese, cami ve ilim merkezi kurulmuştur.
Fatih Kanunnamesi ile devletin temel hukuk sistemini düzenlemiştir.
1481 yılında vefat etmiştir; mezarı İstanbul Fatih Camii’ndedir.