Günümüzün dijital dünyasında sosyal medya, bireylerin duygu ve düşüncelerini ifade ettiği, kendini özgürce ortaya koyduğu bir alan hâline geldi. Kimi zaman bir söz, bir alıntı ya da bir duygu paylaşımı aracılığıyla insanlar kendi iç dünyalarından bir kesiti yansıtıyor; kimi zaman da toplumsal bir meseleye dair fikirlerini dillendiriyor. Ancak bu özgürlük ortamı, beraberinde yanlış anlaşılmaları, önyargıları ve gereksiz polemikleri de doğurabiliyor. Örneğin ben beğendiğim bir sözü paylaştığımda hemen mesajlar ve telefonlar alıyorum. Ne oldu… Seni kim kızdırdı… Ya da kime laf vuruyorsun?
Birçok kişi, sosyal medyada paylaşılan bir sözden ya da yazıdan kendine bir anlam çıkarmaya, gönderme yapıldığına inanmaya meyilli. Hâl böyle olunca, çoğu zaman masum bir düşünce bile çeşitli yakıştırmalarla, kişiselleştirmelerle olduğundan çok daha karmaşık ve ağır bir hâl alıyor. Aslında ne yazanın kastı budur ne de paylaşımın doğasında böyle bir niyet vardır. Ancak okuyan zihnin arka planındaki duygular, yaşanmışlıklar ve güvensizlikler, algıyı bambaşka bir yöne sürükleyebiliyor.
Bu durumun temelinde, insanların eleştiriyi ve farklı bakış açılarını kişisel algılama eğilimleri yatıyor. Toplum olarak eleştirilmeye, farklı düşüncelerle yüzleşmeye pek açık değiliz. Eleştiri denince çoğu kişi bunu bir saldırı, bir küçümseme ya da bir suçlama gibi algılıyor. Oysa eleştiri, doğru bir üslupla yapıldığında hem yapıcı olur hem de gelişime katkı sunar.
Bazen hoşumuza giden bir sözü paylaşırız; belki bize bir anlam ifade ettiği için, belki de başkalarına da ilham vermesini dilediğimiz için… Ancak birileri, bu paylaşımdan kendi dünyasına uygun bir mesaj çıkarır, üstüne alınır ya da bundan bir eleştiri anlamı üretir. Bu noktada iletişim biçimimiz ve niyetimiz sorgulanır hâle gelir. Oysa niyet okuyuculuğu yapmak, çoğu zaman hakikatin üstünü örter. Kimin, neyi, hangi ruh hâliyle paylaştığını bilmeden yapılan yorumlar, yanlış anlaşılmaları ve ilişkilerdeki kırılmaları beraberinde getirir.
İşte bu noktada açık sözlü olmanın, dürüst ve doğrudan iletişimin önemi bir kez daha ortaya çıkar. Açık sözlü olmak; ne düşündüğünü saklamadan, lafı dolandırmadan, muhatabına doğrudan ve samimi bir şekilde ifade etmektir. Bu hem bir karakter göstergesidir hem de iletişimin sağlıklı temeller üzerinde kurulmasını sağlar. Elbette açık sözlülük, kaba olmak ya da kırıcı davranmak değildir. Aksine, saygılı bir dille ama net ifadelerle konuşmak demektir.
İnsanlarla yüzleşmekten kaçınanlar genellikle arka planda, kapalı kapılar ardında konuşmayı ya da dolaylı mesajlarla kendilerini ifade etmeyi tercih ederler. Ancak doğrudan iletişimi benimseyenler için bu tür yollar gereksizdir. Çünkü onlar, içlerinde saklı tutmak yerine söylemeyi, arkadan konuşmak yerine yüz yüze gelmeyi daha erdemli bulurlar.
Sosyal medyada her paylaşım, her söz, belirli bir kişiye yöneltilmiş bir gönderme değildir. Kimi zaman sadece bir düşünceyi ifade etmek, bir duyguyu paylaşmak amacıyla yapılır. Ancak insanlar çoğu zaman bu paylaşımları kişisel bir eleştiri olarak algılar. Oysa gerçek eleştiriler, muhatabının gözlerinin içine bakarak, samimiyetle ve açık yüreklilikle söylenenlerdir.
Öyleyse şu soruyu sormakta fayda var: Söylemek istediklerimizi dolaylı yollarla, örtük mesajlarla mı ifade edeceğiz, yoksa doğrudan, net ve dümdük bir şekilde mi? Elbette tercih kişiye kalmıştır. Ancak unutulmamalıdır ki açık sözlülük, yalnızca bir iletişim biçimi değil; aynı zamanda bir ahlak meselesidir. Cesaret ister, dürüstlük ister, bedel ödemeyi göze almak ister. Herkes açık sözlü olamaz; çünkü herkes gerçeği dillendirme yükünü omuzlamak istemez.
Neticede, sosyal medya paylaşımlarının çoğu zaman kişisel bir gönderme içermediğini anlamak, sağlıklı bir iletişim ortamı kurmak açısından hayati öneme sahiptir. Bir sözden kendine pay çıkarmak yerine, doğrudan iletişimi seçmek daha sağlıklı, daha olgun bir yaklaşım olacaktır. Çünkü söylemek istediklerimizi, gerektiğinde muhatabımızın gözlerinin içine bakarak ifade edebilmek, gerçek cesaretin ve olgunluğun ta kendisidir.
Ve belki de en çok ihtiyacımız olan şey, cesur yüreklerin içtenlikle konuşabildiği, kırmadan ama susmadan yol alabildiği bir toplum iklimidir.