Milliyetçilik, yüzyıllardır ulusların yolunu çizen bir düşünce biçimi olmuştur. Türkiye’de ise bu kavram en çok Atatürk ile birlikte anılır.
Cumhuriyet’in ilk yıllarından bugüne dek, Atatürk’ün milliyetçilik anlayışı topluma yön vermiş, milli birlik ve bağımsızlık ülküsünü yaşatmıştır. Ancak ülkemizde milliyetçilik yalnızca Atatürk ile sınırlı değildir.
Özellikle son yüzyılda, ülkücülük adı verilen bir başka akım da Türk milletinin tarihi yolculuğunda önemli bir yer edinmiştir.
Atatürk Milliyetçiliği, Bağımsızlık ve Birlik
Atatürk’ün milliyetçilik anlayışı, ırk ya da soy ayrımı yapmaksızın, milletin bütünlüğüne ve bağımsızlığına dayanır. O, milliyetçiliği yalnızca bir etnik kimlik değil, ortak tarih, dil ve kültür çerçevesinde ele alır. Atatürk için millet, vatandaşların bir arada yaşama arzusunu ve ortak değerleri paylaşmasını simgeler.
Bu düşüncenin temelinde, vatandaşlar arasında hiçbir ayrım gözetmeksizin eşitlik vardır. Atatürk, cumhuriyetçilik, halkçılık, laiklik ve devletçilik gibi temel ilkelerle, vatandaşın modern ve hür bir toplum olmasını hedeflemiştir. Milliyetçilik ise bu ilkelerin tam ortasında yer alır ve tüm vatandaşların birlikte, bağımsız ve güçlü bir devlet çatısı altında yaşamasını öngörür.
Ülkücülük, Türk-İslam Kültürünün Birlikte Yüceltilmesi
Ülkücülük, temelde Türk milliyetçiliği fikrini esas alır ve Türk tarihine, kültürüne özel bir değer verir.
1960’lardan sonra siyasi bir hareket olarak ortaya çıkmış, özellikle Alparslan Türkeş’in öncülüğünde “Dokuz Işık” doktriniyle gelişmiştir. Bu hareketin amacı, milli ve manevi değerleri korumak, Türk kültürünü yaşatmak ve Türk milletinin birliğini sağlamak olmuştur.
Ülkücülükte, Türk-İslam sentezi önemli bir yer tutar. Yani yalnızca milli değerler değil, inanç ve manevi değerler de birlikte ele alınır. Bu hareket, Türk milletini tarih boyunca var eden kökleri yaşatmayı ve gelecek kuşaklara aktarmayı bir görev bilir.
Ortak Noktalar ve Farklılıklar
Atatürk milliyetçiliği ile ülkücülük arasında bazı ortak yönler bulmak mümkündür. Her ikisi de Türk ulusunun bağımsızlığına, birliğine ve kalkınmasına önem verir.
Milli egemenlik ve toprak bütünlüğü her iki düşünce için de vazgeçilmezdir.
Atatürk’ün milliyetçiliği laiklik ve devletçilik ilkesini öne çıkarırken, ülkücülük milli değerlerin yanında manevi (inanç temelli) değerleri de vurgular. Ayrıca, Atatürk’ün milliyetçilik anlayışı daha çok devlet yapısı ve sosyal düzen üzerine kurulu iken, ülkücülük zaman zaman siyasi ve milli hareketlerle daha etkin bir yol izler.
Bugün, ülkemizde milliyetçilik dendiğinde hem Atatürk hem de ülkücülük akımı karşımıza çıkar. Her iki yolun da temelinde Türk milletinin birlik ve dirliği, hürriyeti ve modernleşmesi yatar.
Ancak bu yolların çıkış noktası, tarihsel kökenleri ve hayata geçirilme biçimleri farklılık gösterebilir.
Toplum olarak bize düşen ise, hangi düşünceyi benimsiyor olursak olalım, milli birlik ve beraberliğin değerini bilmek ve ülkemizi ileriye taşıyacak ilkeler etrafında buluşmaktır. Geçmişten aldığımız güçle, ortak değerlerimizi koruyarak, geleceğe umutla bakmak hepimizin görevidir.