Kimi zaman yorgun bir akşamda, kahvenin köşesinde bir dostun sesiyle yankılanır bu söz; kimi zamanda işten güçten bunalmış veya birilerine bir sebepten kızmış bir dostun haykırışlarıdır bu:
“Yapıyoz yapıyoz da ne oluyor?”
Yapıyoz Yapıyoz da Ne Oluyor?
Kimi zaman bir köy meydanında, kimi zaman büyük kentin dar sokaklarında, halkın diline düşen o tanıdık söz:
“Yapıyoz yapıyoz da ne oluyor?”
Kimi zaman bir işçinin ağzından dökülür, kimi zaman bir öğretmenin, kimi zaman da gönlünü ülkesine adamış, elini taşın altına koyan bir gencin...
Birçok kişi bu sözü bir sitem olarak kullanır. Yaptıklarının karşılığını görememekten yakınır. Ama asıl mesele şurada gizli: Bizim yaptıklarımız sadece kendi küçük dünyamızda mı yankı buluyor, yoksa büyük bir topluluğun uyanışına, dirilişine, birliğine mi hizmet ediyor?
Emek Bir İnsanın Değil, Bir Milletin Onurudur
İnancım odur ki, bir toplumu ayakta tutan, adı konmamış sessiz kahramanlardır. Kimse bilmez belki, kimin hangi köşe başında hangi iyiliği yaptığını, hangi garibanın başını okşadığını... Ama bu topraklarda her iyilik, her emek bir iz bırakır. Kimi zaman bir çocuğun yüzünde gülümseme olur, kimi zaman yaşlı bir annenin duasında yankı bulur.
Bir millet, ancak ve ancak kendi öz değerleriyle, dayanışma ruhuyla yükselebilir. İdeali olan insanlar, yaptıklarının hemen karşılığını almak için yaşamaz. Çünkü bilirler ki, her sağlam tuğla, büyük bir yapının gelecekteki duvarında yerini alır. Bugün küçük görülen bir iyilik, yarın bir ulusun kaderini değiştirecek bir başlangıç olabilir.
Toplumsal Sorumluluk ve İdeal Duruş
“Yapıyoz yapıyoz da ne oluyor?” diye sormak yerine, şöyle bakmak gerek:
Her verilen emek, her doğruluk, toplumun ortak birikimine eklenen bir damladır. Biz bugün karşımıza çıkan haksızlıklara karşı susmadığımızda, çocuklarımıza güzel bir örnek sunduğumuzda, yalnızca kendimiz için değil, toplumumuzun geleceği için de bir ışık yakmış oluruz.
İdeali yüksek insanlar için esas olan, sonuç değil; yolda olmaktır, mücadeleden vazgeçmemektir. Yaptıklarının karşılığını hemen almak istemezler. Onlar için asıl değer, inandıkları ülkü ve bir değer uğruna yılmadan, yıkılmadan ayakta kalmaktır.
Birlikte Güçlüyüz
Bu toprakların özünde, dayanışma ve yardımlaşma ruhu vardır. El birliğiyle kurulan sofralarda, birlikte yükselen evlerde, komşunun derdine koşan gençlerde bu ruh yaşar.
O yüzden, “Ne olacak ki?” diyerek umutsuzluğa kapılmak bize yakışmaz. Çünkü biliriz ki, toplumsal emek bir kişinin değil, tüm bir milletin onurudur. Her güzel davranış, toplumun geleceğine atılmış bir tuğladır.
Yolumuz uzun, yükümüz ağır olabilir. Bazen emeğimiz karşılık bulmaz, bazen çabamız görmezden gelinir. Ama bizler, vatanına, milletine, geleceğine inanan insanlar, umudumuzu asla yitirmemeliyiz.