Beyni sulanmış kafa, girdap-anafor arar;
Çıkmaz denilen sokak, hep zenginlere çıkar.
Sen misin böyle diyen, dünya mazlumlara dar:
Boşa telâşlanmalar, boşuna kıvranmalar;
Günü gelir görürsün rezâletleri birbir:
Suyu getiren de bir, testiyi kıran da bir!
Ne yolbaşı, kolbaşı, dertlere olur çâre;
Vurdumduymaz beyinler gezer bomboş, avâre.
Şu zat kemençe çalar, kimi kaval, nakkâre:
Nice sahte alkışlar, gelir de, bilâhare;
Bakarsın göremezsin acıyı çeker fakîr;
Suyu getiren de bir, testiyi kıran da bir!..
Soran var mı zevattan, nedir gençliğin hâli!
Hiç değilse, bir nebze bir teselli misâli!
Ya biz soruyor muyuz : “Ne, sizdeki kin hâli?”
Kültürsüz bakanlığın rezâlet festivali;
İster yan, ister kıvran; sarınca nefsi kibir;
Suyu getiren de bir, testiyi kıran da bir!..
Girersin makamına, kasıntı, kuruntu, naz!
Kıvranırsın, hizmette, çekmediğin şey kalmaz.
Niceleri utanmaz; kör görmez, sağır duymaz:
Köşeyi tutar kurnaz; işin başında aymaz;
Küle dönünce bina, boş söz, “Kim verdi emir?”
Suyu getiren de bir, testiyi kıran da bir!.
İnsan var, umursamaz; insan var ‘p(ı)ragmatik’;
Kimi “mozaik”,” lâik”; kimisi de” arkaik”!
Moderniteyi bilmez, neyi varsa “k(ı)lâsik”;
Maruzat arzedersin, yüzüne bakar dik dik;
Onca şeytan gezdirir, peşinde zâlim kâfir;
Suyu getiren de bir, testiyi kıranda bir!..
Şu; inkâr eder dîni; şu da, istismar eder!
Hangisi hangisinden, söyleyin daha beter?
Asalak kafalılar, düz gitmez, hep yan gider;
Gittikçe daralmakta, koparılmakta çember;
Kuru ayazda çocuk, yaşlı titrerse tir tir;
Suyu getiren de bir, testiyi kıran da bir!
Onların peşinden koş, rey ver, hizmet et, durma;
O, yürü derse, yürü; söylemeden oturma!
Boşuna, ey arkadaş, asla ham hayal kurma;
İnce düşün, fikreyle, havaya lâf savurma;
Kanarsın da yalana, dersin “Ne güzel fikir!” ;
Suyu getiren de bir, testiyi kıran da bir!
Uyan artık, kafana, tak tak vurmadan tokmak;
Bak, kim seni seviyor; kim diyor, sana, “Ahmak!”
Hep senin payında mı ömür boyu yas tutmak;
Alnı kara fitneci; seninki, bil ki, ap-ak!
Asîl insan, görür mü, başkalarını hakîr?
Suyu getiren de bir, testiyi kıran da bir!
Dünyada en kötü şey, yalandır, dostum, yalan!
Fazîlettir, insana, bâkî, dünyada kalan!
İçimize hâince onca korkuyu salan,
O zâlim rezillerin, herbiri karayılan;
Doludur onun ruhu binbir necâset ve kir;
Suyu getiren de bir, testiyi kıran da bir!
Deprem, göçük, heyelan, yangın, tusunami, sel..
Dökülüyor insanlık, ne gariptir ki, tel tel!
İnsan, hayvan ve ağaç, gemi, uçak ve otel..
Bekliyor kendisine sahip çıkacak bir el;
Neye yarar ki, devlet, dolduysa, her yan, kabir;
Suyu getiren de bir, testiyi kıran da bir!
Kim hücûm ediyorsa Türk’ün öz kimliğine,
Kim sevkediyorsa bizi, ayrılığa ve kine,
Bil ki, onlar bekleyip çıktılar yüze yine,
İnanma ey vatandaş kahpenin dediğine;
Saçıp dururlar zehir, her şeyleri kelepir;
Suyu getiren de bir, testiyi kıran da bir!
İsterim ki, her zaman, duyulsun iyi haber;
İsterim ki, her şeye, doğruluk olsun rehber;
İnşâ edilsin vatan; kırılsın kıskaç-çember;
Hep el ele verilsin, yaşanılsın berâber;
Fazîlet savaşçısı; her gün yazsa da şiir;
Suyu getiren de bir, testiyi kıran da bir!..