Zaman değişti. Delileri artık zincirlemiyoruz çünkü deliler ortalıkta yok; onun yerine ‘akıllı’ görünenlerle mücadele ediyoruz.
Görüyoruz ki bugün akıl çok, ama hikmet yok. Bilgi var ama ahlâk eksik. Herkes biliyor, konuşuyor, çözüm öneriyor; ama kimse kalben hissetmiyor. Kimse ruhen taşımıyor meseleyi.
Eskiden aklı olmayan deli denirdi. Bugün ise aklı olup izanı, vicdanı, ahlâkı olmayanlara ‘uzman’ diyoruz.
İşin en hazin tarafı da şu ki, bu tür ‘akıllıların’ toplumda etkisi, sesi, mevkii daha büyük. Ne garip çelişki...
Bu çağın sorunu delilik değil, deliliği aşan hesaplı akıllardır. Çünkü akıl, sadece faydayı gözettiğinde insanı insanlıktan çıkarır.
Akıl, imanla, vicdanla, merhametle yoğrulmadığında insana zarar verir. İşte bu çağın felaketi budur.
Modern zamanlar bize her şeyi hızlıca sundu ama anlamı unutturdu. Eşyaya, mala, gösterişe, alkışa doyan insanlar; kalben, fikren, ruhen aç kaldılar. Zihinler şişti ama gönüller kurudu. Aile dağılır, çocuk yalnızlaşır, toplum çözülürken kimse bunu bir insanlık meselesi olarak görmüyor. Çünkü meseleye sadece ekonomik, pragmatik ve maddi bakılıyor.
Oysa insan sadece beden değildir.
Millet sadece kalabalık değildir.
Güç sadece para değildir.
Bizim inancımıza göre; kalp aklın pusulasıdır, millet ise aklın istikametidir.
Bugün toplumun en temel meselesi: Millet olma şuurunu kaybetmek üzeredir. Aynı dili konuşmak, aynı şehirde yaşamak, aynı bayrağa bakmak yetmiyor. Aynı duayı etmeden, aynı yası tutmadan, aynı ideali taşımadan millet olunmaz.
Aksi halde, aynı kıtayı paylaşan ama birbirine yabancı kalabalıklar hâline geliriz. Bu da bizi millet değil, sadece ‘nüfus’ yapar.
Bize düşen şey; yeniden millet ruhunu diriltmek, maneviyatı yalnızca törenlerde değil, hayatın tam merkezinde yaşatmak, ahlâkı bir öğreti değil, bir hâl olarak yeniden kuşanmaktır.
Aklımızı süslü söylemlerin değil, hakikatin emrine vermektir. Çünkü akıl, milletin istikametine dönmediği sürece yol gösteremez. Ve bir toplumun kalbi kör olursa, gözü ne kadar görse de yol alamaz.
Dua ile bitirelim:
“Allah’ım, bize hakkı hak bilip ona uymayı, batılı batıl bilip ondan sakınmayı nasip et. Aklımıza feraset, kalbimize huzur, milletimize dirlik ver. Her işimizi razı olacağın şekilde düzenle. Âmin.”
Ve bir özlü söz:
“Milletini sevmeyen akıl, ya kandırılmıştır ya satılmıştır.”