Parti, 4 eski bakanın Yüce Divan’a gönderilmemesi yolunda ortaya çıkan gelişmenin sonuçlarını çok tartışacak.
En başta şunu teslim etmek gerekir, 19 Ocak tarihine kadar, hırsızlık ve yolsuzluk iddiaları bu iddianın hedefindeki isimlerin üzerinde idi. Komisyonun aldığı malum aklama kararının ve ardından da Meclis’te çıkan tablodan sonra söz konusu iddiaları, artık iktidar partisi kendi yüklenmiş oldu.
Bu tablo tartışılacak ama iktidar kulislerinden bazı bilgiler paylaşmakta yarar var. Bir kez, partinin başında olan Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Davos toplantıları dolayısıyla İsviçre’de bulunması dolayısıyla operasyon, bizzat Aksaray tarafından yürütülmüş.
Sarayın elçileri (danışmanlar), doğrudan Grup Başkanvekilleri ile irtibatta olmuş. “Kıdemli başkanvekilleri” dendiğine göre bu tanıma en uygun isimler Mahir Ünal ve Mustafa Elitaş olmalı.
İlk yapılan Zafer Çağlayan oylamasından sonra 38 firenin ortaya çıkması üzerine, Tayyip Erdoğan’ın çok öfkelendiği söyleniyor. Aynı saatlerde Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar’ın fire oylar için “İçimizdeki hainler” nitelemesi yapması “Evet” oyu vereni de “Hayır” oyu vereni de çok rahatsız etti.
Şamil Tayyar ve Mehmet Metiner, Erdoğan’ın adamı gibi meydanda söz kılıcı sallarken partiye zarar verdikleri o gece grup içerisinde çok konuşuldu. Erdoğan’ı çok sevdiği herkesçe malum bazı isimler bile Grup Başkanvekillerine gidip, bu ifadelerden duydukları rahatsızlığı dile getirdiler.
Mustafa Elitaş’ın yaptığı, “Haddi aştılar” ifadesi muhtemelen bu tepkiler sonrasında parti içindeki tansiyonu düşürme amacıyla söylenmiş ifadelerdi.
Öyle anlaşılıyor ki, cengaverlik yaparak ikinci dönemi garantileme peşinde olan Tayyar ve Metiner’in başları epey ağrıyacak gibi.
Bir de oy pulu göstererek yapılan kontrol sistemi ile ilgili ilginç anekdot var.
Bilindiği gibi, Yüce Divan’a gönderilmesini isteyen “Evet” anlamında beyaz, istemeyen de “Hayır” anlamında kırmızı pul kullanması gerekiyor. Bir de çekimser anlamında yeşil oy var.
Gizli oylamalarda, grup başkan vekillerinin uyguladığı bir yöntem vardır. Bu oylamada da benzeri yolla, vekiller üzerinde denetim yapılma yoluna gidildi.
Yani oy kullanan iktidar milletvekili “Hayır” anlamında kırmızı oy kullandıktan sonra, işlevsiz kalan beyaz pulu da getirip Grup Başkanvekiline gösterecekti. Öyle de yapıldı. Oy kullanan milletvekilleri getirip beyaz ve yeşil pulu parti temsilcilerine gösterdi.
Lakin bugüne kadar pek yapılmayan bir uygulama yoluna gittiler. Kendi aralarında bir şekilde anlaşan “Evet” oyu kullanan milletvekilleri, beyaz ve yeşil oy takası yaptılar.
Aslında yeşil/evet oyu kullanmalarına rağmen ödünç aldıkları ve ceplerinde yedek tuttukları beyaz ve yeşil oyu gidip yöneticilerine gösterdiler. Böylece, bugüne kadar bu yöntemle kolaylıkla kimin evet, kimin hayır oyu kullandığı belirlenirken, bu kez denetim mekanizması pek işe yaramadı.
Şamil Tayyar, bu yönteme dayanarak “Hain milletvekilleri en geç 48 saat içerisinde ortaya çıkarılacak” diye efelendimişti.
Peki kim bu “fire vekiller”?
AK Parti yönetiminin bir numaralı gündemi bu şu günlerde. Bu soruya doğru cevap bulmak.
Sanırım bu 47 ismi şöyle 4 grupta sınıflamak mümkün
1- Cemaatle gönül bağı olan ama henüz partide fazla göze batmamış isimler.
2- AK Parti’ye yürekten bağlı, Tayyip Beyi bu ülke için bir fırsat gören ama yolsuzluk iddiaları gibi sırtta bulunan kamburlardan kurtulmasını isteyenler.
3- “Uyuyan Gül ekibi” Bu ifade bana ait değil. Önceden kullanılıyor muydu bilemiyorum ama AK Parti’de Yüce Divan oylaması sonrası duyduğum bir tabir. Bu “uyunan Gül hücresi” diye nitelenen isimlerin artık kendilerini bir şekilde hissettirmenin zamanının geldiğine inandıkları öne sürülüyor.
4- Tabii bir de “üç dönemlik” diye tabir edilen milletvekillerinden kendilerinin yüz üstü bırakılacağını düşününler var.
Öyle ya da böyle 4 bakan oylaması, AK Parti’de yeni bir dönem başlattı. Başlayan dönem, bir taraftan bazı milletvekillerinin daha demokrat bir ortam istemesi, diğer taraftan da yönetimin daha titiz davranmak istemesi çerçevesinde çok daha iplerin sıkıldığı dönem olacak.
Son bir not: AK Parti'nin verdiği fire sayısı 48'den daha fazla. Bu hesabı yapanlar, muhalefete mensup milletvekillerinin tamamının Yüce Divan lehinde oy kullandıkları var sayımı üzerine kurulu. Oysa muhalefetten en az 10 milletvekili farklı nedenlerden dolayı gitmemeleri yönünde oy kullandı.
Bunların bir kısmı kişisel dostluk, vefa borcu, ya da başka türlü gerekçelerle 4 eski bakan lehinde oy kullandı. Durum böyle iken fire rakamı 48 demek, doğru bir hesaplama tarzı değil.